T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
Y A Z A R L A R | 20 ARALIK 2005 SALI | ||
|
Birkaç hafta önce hırsızlık suçunda yakalanmış 8/11 yaşındaki P.B'ye İstanbul Emniyet Müdürü nasihat etmiş, o da alışılageldiği şekilde pişmanlığını ifade etmek yerine, "çıkınca yeniden yapacağını" söyleyerek rest çekmişti. Okumak istemediğini söylüyor P.B. Yapmak istediği tek şey hırsızlık. Bu gerçek olabilir mi? Bu nasıl bir gerçekliktir? P.B'nin bakışları asla sekiz yaşındaki bir çocuğun bakışları değil. Bu bakışlar beni I'm David filmine götürdü. Yaşıtları bebek oynarken, hırsızlığı kendine misyon olarak seçtiğini gururla ifade eden bu bakışlar. David'in babası İngilizdir ve Bulgarları kominist rejime karşı örgütlemektedir. Yakalanır eşi ve çocukları ile tutuklanır. Baba kampta öldürülür, anne kendisine öteden beri aşık olan gardiyanın yardımıyla özgürlüğüne kavuşur. David bu gardiyanın gözetiminde kampta yaşamaya devam eder. En son komutanın sabununu çaldığı ortaya çıkar. Sabunu yanındaki arkadaşı ondan alır. David'i koruyan gardiyan esasında sabunu David'in çaldığını bilmektedir ama, komutanın kurşuna dizin emrini, tam arkadaşı sabunu David'in elinden aldığı esnada, suçsuz olan bu beden üzerinde icra eder. Gardiyan görev yeri değiştiğinde, artık koruyamayacağı için David'in kaçmasını planlar.Kampı ayıran tel örgülerin dışına bir parça ekmek, pusula ve bıçak koyarak David'e bir takım nasihatlarda bulunur, Danimarka'ya gitmesini söyler. David kamptan kaçar, önce Yunanistan'a ardından İtalya'ya varır. Karnı açtır. İtalyan fırıncı ona ekmek verirken aynı zamanda polisleri de çağırır. Çocuğun yüzünün hiç çocuk yüzüne benzemediğini söyler. David yaşıtı olan çocuklar gibi değildir. Çünkü tebessüm etmeyi bilmiyordur. Aşırı ciddi bir yüz onu her yerde ele vermektedir. P.B'nin o hiç de sekiz yaşa ait olmayan bakışları götürdü işte beni filmin atmosferine.. Çocuklar ne yaşıyor? Neler yaşıyor. Çocukların kalbi iyilikten yana maya tutmaz mı oldu? Bu haberler kötülüğün maya tutmasına, kötü olanın normalleşmesine bir katkı değil mi? Şiddet toplumu olduğumuzun göstergesi P.B'nin yaşına uygun olmayan o bakışları. Ben ki, sokakta, vapurda gördüğüm her yerde o çocuklarla sohbet ederdim. Burnu aka aka kağıt mendil satan çocuklardan tek şartla mendili alacağımı söyler sonra aldığım mendili gün boyu burnunu sil diye geri verirdim. Çocuklarımı da öyle yetiştirmeye çalıştım. Yerde dilenen kadınlara para değil de simit almayı akıl eden, suyunu yavaşça, dilenci kadınların- çocukların önüne bırakan kızımı düşündüm P.B'nin bakışlarında. Çocuklardan korka korka yaşamaya dayanamam. Ama işte P.B'nin bakışları, korkunun tohumlarını ekiyor içimize. Ben bu yazıyı yazıp yayınlamayı beklerken P.B kaçtı. Oyun oynamak mı/hırsızlık yapmak mı? Hırsızlığı seçti. Yayınlamadım yazıyı. Erteledim. P.B sekiz yaşında değilmiş zaten. Ailesi özellikle küçük yazdırmış. P.B'nin şahsında ailesinin hırsızlığı bir ideoloji olarak benimsettiği, yaşam tarzını, başkalarının emeğini ve canını almak üzerinden kurduğu bir durum bütün çıplaklığı ile yeniden karşımızda. Ankara'da çökertildiği söylenen, hücre evi gibi çalışan kapkaç çetesinin örgütlenme biçimi, hırsızlığın bir ideoloji olarak nasıl kurumsallaştırıldığının bütün teferruatlarını gözler önüne seriyor. Güneydoğudan, ailelerinden 100 YTL karşılığı kiralanarak Ankara'ya getirilip, "yetiştirilen" çocuklar ölüm saçıyor. Çocukların çocukları, gençlerin gençleri para için öldürdüğü bir ülkede alt ve üst kimliği tartışmak fazlasıyla lüks gibi görünüyor.
|
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |