Bugünkü Yeni Şafak |
|
|
Bârika'nın başına gelenler
"Bârika-i hakikat, müsâdeme-i efkârdan doğar." Lügat-i Nâcî'de bu cümle, "bârika" kelimesinin kullanımına örnek olarak verilir ve cümlenin "Kemâl Bey"e ait olduğu belirtilir. Muallim Nâcî için de, çağdaşları için de "Kemâl Bey" denince akla sadece Namık Kemâl gelir. Bir konuda birbirinden ayrı, hattâ birbirine aykırı görüşler olabilir. Bir görüşün sahipleri veya destekçileri, hele iktidara veya güce de sahipseler, kendi görüşlerine uymayan görüşleri ve sahiplerini görmezden gelme, bastırma ve susturma, hattâ yok etme yoluna gidebilirler. Oysa bu durumda yapılması gereken iş, farklı görüşleri yüzleştirmek, yüzleştirmekten de öte "müsâdeme"ye sokmak, yani "çatıştırmak"tır. Çünkü gerçeğin ne olduğu, ancak bu ayrı görüşlerin birbirleriyle girdikleri ölçüşme, tartışma, çatışma ile ortaya çıkabilecektir. Ölçüşme, tartışma, çatışma gibi ilişkilerin hep olumsuz sonuçlar doğuracağını sanmak, kötü bir yanılgıdır. Kullandığımız bütün nesnelerde, ölçüş-tür-meyle sağlanmış uyumlar, dengeler, güzellikler, vardır veya yoktur. Kantarlarda, terazilerde, basküllerde, alışlarda verişlerde, arzlarda taleplerde, emeklerde ücretlerde, devletlerde toplumlarda… birbirini tartan ve elverişli bir denge sağlamaya çalışan taraflar vardır. Bazı çatışmaların yıkıcı, yok edici nitelikler taşıdığı doğrudur ama altında barındığımız nice çatı, yapıcı çatışmalarla oluşmuştur. Nâmık Kemâl, neredeyse bir darb-ı mesel (atasözü) yaygınlığı kazanan vecizesinde, hakikat şimşeğinin doğuşunu fikirlerin çatışmasına bağlarken, şimşeğin oluşumunu örnek gösteren bir benzetme yapmıştır. Hakikaten, şimşek dediğimiz o göz alıcı parıltı; bulutla yer arasında, bulutla başka bir bulut arasında veya bir bulutun kendi içinde elektrik yüklerinin akışmasından, çatışmasıyla oluşmaktadır. Müsademe-i efkâr, yani fikir çatışmaları, ille de farklı kişiler veya topluluklar arasında cereyan etmez. Bir topluluk içinde tartışma, çatışma olabildiği gibi, bir kişinin kendi içinde de ayrı, hattâ çelişkili eğilimler, görüşler, düşünüşler bulunabilir ve o kişi, kararlarını ve davranışlarını bunları çatıştırarak üretir. Hareketten, tartışmadan, çatışmadan ürken, korkan, uzak durmak isteyen kişiler ve toplumlar, güdülmeye yatkın kişiler ve toplumlardır. Babasultankralpatrondevletşefâmir, ne buyurmuşsa ona boyun eğmek, daha uygun ve akıllıca bir davranış gibi görünür böylelerine. Hasan Pulur, 18.08.2005 tarihli Milliyet'te yukarıdaki vecizeyi "eskiler"e izafe ederek şöyle yazdı: "Müsademe-i efkardan barikayı hakikat doğar." Tamlamalardan birini doğru, ötekini yanlış yazması, tuhaf olduğu gibi bu söze verdiği anlam da tuhaftı: "Yani, fikirlerin çatışmalarında, hakikat güneşi doğarmış." "Fikirlerin çatışmalarında" ile "fikirlerin çatışmalarından"ı eşitlemek doğru mu? Yanlış, hem de çok yanlış! Ertesi gün, Hasan Pulur, yazısının sonunda bir "Düzeltme" yayımladı. "Dünkü yazımızda geçen "barikayı hakikat" deyiminin anlamını "hakikat güneşi" olarak açıklamıştık; doğrusu "hakikat kıvılcımı"dır. Bizden kaynaklanan bu hata için özür dileriz. H. P." 20 Ağustos Cumartesi günü karşımıza çıkan "Düzeltme / 2"de şunlar yazılıydı: "Barikâ" kelimesine takıldık kaldık; üst üste hata yapıyoruz, önce "güneş" dedik, sonra "kıvılcım" diye düzelttik. Sayın Cahit Kayra "barikâ"nın anlamının on sözlükte de "şimşek" olduğunu, kaynakları açıklayarak belirtti, "barikâ"nın Türkçesi de "berk"… Sanırız, bu konuda düzeltecek başka bir hata yapmayız. H. P." Hasan Pulur, "bârika"yı, Cahit Kayra'ya mı uyarak "barikâ"ya çevirdi, bilmem; kelimeyi bu imlâya uygun telâffuz etmeyi denese, son harfin üzerindeki o külâhın lüzumsuzluğunu hemen fark ederdi, sanırım. Hasan Pulur, "Düzeltme / 3"ü de yazmalı ve okuyucularına orada şu bilgiyi iletmelidir: Arapçada "şimşek, yıldırım, parlama" ve "telgraf" anlamına gelen "berk" ve "bârika" ile Türkçenin "pek, katı, sert, sağlam, dayanıklı" anlamına gelen ve "berkitmek" gibi bir eyleme de kaynaklık eden kelimesi arasında, ses benzerliğinden başka ilişki yoktur." Yeri gelmişken Avukat Bekir Berk'i rahmetle analım; mübârek hem sağlam idi, hem şimşek gibi parıltılıydı.
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Sağlık | Arşiv Bilişim | Dizi | Çocuk |
© ALL RIGHTS RESERVED |