AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ |
||
Bugünkü Yeni Şafak |
|
|
Kopenhag Kriterleri çerçevesinde, temel hak ve özgürlükler alanında adım atan hükümet, şimdi 'din ve vicdan özgürlüğü' sınırlarını genişletmek için çalışma başlattı. Çalışma, gayrimüslümlere özgürlükleri kapsıyor.
Kopenhag Siyasi Kriterleri çerçevesinde, temel hak ve özgürlükler alanında adım atmaya devam eden hükümet, şimdi "din ve vicdan özgürlüğü" konusunda yapılacakların reçetesini çıkardı. İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, Adalet Bakanı Cemil Çiçek'in başkanlık ettiği son Reform İzleme Grubu toplantısına Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin de katıldı. Beş temel başlık altında Türkiye'nin reform sürecini gözden geçiren grup, "temel hak ve özgürlükler" başlığı altında "din ve vicdan özgürlüğünü" masaya yatırdı. Toplantıda, İnsan Hakları Başkanlığı, ABGS ve ilgili kurumların temsilcilerinin gündeme getirdiği dini özgürlükler ile ilgili eksiklikler ele alındı. Dini özgürlükler olarak bakanların dikkatine sunulan başlıklar ise şöyle: Bir dine inanıp inanmama Din değiştirebilme ve dinden çıkabilme Kişinin sahip olduğu din nedeniyle kınanmaması, ayrımcı muameleye tâbi tutulmaması Dini inancını dışa vurabilme özgürlüğü Dinin gereklerini yerine getirebilme özgürlüğü (bireysel ve toplumsal ayin düzenleme) Dinini tebliğ ve telkin etme özgürlüğü Dini öğretim ve eğitim özgürlüğü Dinini dışa vurmaya zorlanmama hakkı Gayri müslim ruhanilerin protokoldeki yerleri. Din özgürlüğünün sınırları da çizildi AB Genel Sekreterliği tarafından hazırlanan gündeme başörtüsü nedeniyle yaşanan kısıtlamalar ise alınmadı. Din değiştirmede "müftülükten belge" uygulamasına son verilirken, din ve vicdan özgürlüğünü sınırlamanın "sınırları" da toplantıda tespit edildi: Dini sınırlamalar kanunla düzenlenmelidir. Dini sınırlamaların meşru amacı bulunmalıdır. Din özgürlüğü için atılan adımlar AB sürecinde Türkiye'nin din alanında son 2 yıl içerisinde attığı adımlar ise şöyle: Bahailer: Geçtiğimiz yıllarda İlerleme Raporları'nda yer alan Bahilerin ibadet mekanları sorunu bu yıl çözüldü. Bahailerin kutsal mekanı kabul edilen Edirne'deki İzzet Ağa bahçesi Milli Eğitim Bakanlığı'nın mülkü olan okuldan feragatıyla Bahailere verildi. Asompsiyon Rahipleri: Asompsiyon rahiplerine ait olan 20 dönümlük arazinin kamulaştırılmasına karşı dava AİHM'ye taşınmıştı. Türkiye, AİHM'de dostane çözüme gitti. Arsanın mülkiyet hakkı devlette, intifa hakkı ise Asompsiyon Rahipleri'nde kaldı. Cemaat Vakıfları: Cemaat vakıflarının mallarının iadesini öngören düzenleme önümüzdeki günlerde TBMM'ye gelecek. Cemaatlere taşınmaz mal edinme, bu mallar üzerinde tasarrufta bulunma ve ibadethane açma hakkı tanındı, yurtdışı etkinlikleri kolaylaştırıldı. Hristiyanlar: Son iki yıl içerisinde pekçok kilise yeniden ibadete açıldı. Bu çerçevede Alanya Kalesi içerisindeki kalenin restorasyonu yapıldı, tarihi kilisenin dini tesis alanı yapılmasına imkan tanındı. Diyarbakır ve Antalya'da da çok sayıda kilise açıldı. Dinler terörün değil kardeşliğin kaynağıdır Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Bardakoğlu, "Din gibi yüksek ideallerle terörü bağdaştırmamak gerekir" dedi. Bardakoğlu, Mardin'deki Deyrulzafaran Manastırı'nı ziyaret ederek, Metropolit Nuri Salibe Özmen ile görüştü. Bardakoğlu, Deyrulzafaran Manastırı'nın şeref defterine, "Dinler arası kardeşliğin ve barışın ön planda tutulması insanlığın temel görevi olmalıdır" diye yazdı. Özmen ise hoşgörünün sağlanmasında din adamlarına büyük görevler düştüğünü belirterek, "Bizler hoşgörüden yanayız" dedi. Özmen, Bardakoğlu'na "Deyrulzafaran Manastırı" yazılı bir saat hediye etti. Bardakoğlu, manastır çıkışında bir gazetecinin "İslami terör" sözcüğünü nasıl değerlendiriyorsunuz? şeklindeki sorusunu, şöyle yanıtladı: "Dinler, terörizmin kaynağı değildir. Kardeşliğin, birliğin ve beraberliğin tesisidir. Din gibi yüksek ideallerle terörü bağdaştırmamak gerekir. Ekonomik dengelerin sağlanması terörü bitirir." DUYGU GÜVENÇ - KEZBAN BÜLBÜL / ANKARA
|
|