SEVDA ALKAN / İSTANBUL
Herkesin kalbinde ayrı önemi olan bir şehir vardır. Ya hüznü canınızı acıtmıştır, ya yaşattığı mutluluk ya da korku. Ani Harabeleri ise çorak bir alanda kalıntılarına baktığınızda bütün duygularınızı şahlandıran bir şehir. Eski bir şehirde yol alırken ruhun bedenden ayrılıp, harabeler arasında koşmasına engel olamıyor ve bir kentin dilini çözmeye çalışıyorsunuz. Ermenistan ile Türkiye arasında sınır olan 'Arpaçay Nehri' bütün gizemiyle ve güzelliğiyle toprağın derinliklerinde sessizce akıyor. Kimselere eski bir şehrin sonunda bir nehrin akabileceği ihtimalini hissettirmeden.

Karşısı Ermenistan

Harabeler, Karsın 45 km doğusunda Ermenistan sınırında yolun sonunda karşımıza çıkıyor. Ani, Ermeni inanışınca kutsal sayılan yerlerden biri. Ancak Ermenistan'ın Kars'taki Ani harabelerine 100 metre mesafede kurduğu taş ocaklarında patlattığı dinamitler buradaki eşsiz tarihi eserlerin her geçen gün yok olmasına neden oluyor. Milattan önce bir kale şehri olarak kurulan Ani Harabeleri, ününü ancak Ortaçağ'da duyurabilmiş. Ani 1064 yılında Selçukluların eline geçti. Daha sonra Gürcüler, Moğollar, Akkoyunlular egemen oldu.1538 yılında Osmanlı topraklarına katıldı. Ani harabeleri içinde camiler ve kiliseler birarada bulunuyor.

1072 yılında Seddatoğulları'ndan Ebu Süca Manucehr tarafından yaptırılan 'Menucehr Cami', Selçukluların Anadolu'da inşa ettikleri ilk cami olması nedeniyle çok önemli. Antik kent de bir kısım yapılar neredeyse tamamiyle yıkılmış bir kısmı da çok iyi varlığını geçmişten bu yana korumayı başarmış. Bunlardan biri olan Meryem Ana Katedrali ya da 'Fethiye Cami'si. Yine harabeler arasında Ebul Muammeral Cami, Keçel Kilisesi, Abughamrent Gregor Kilisesi, Güvercinli Kilise, Kemserakanlı Kilise, Eltos Kilisesi harabeler arasındaki cami ve kiliseler arasında bulunuyor.