Ankara'da İnsan Hakları Olimpiyatı hız kazandı. 90 ülkeden 500 kişi 35 ayrı alt çalışma grubunda insan hakları ihlallerini gidermek için geliştirilmiş 100 yöntemi dinliyor, tartışıyor.

Dün insan haklarının kapsamının genişlediğini, sadece devletten değil gelenek ve kültürden gelen ihlallerin de dikkate alındığını, İnsan Hakları Olimpiyatı'nın bu çerçeveye oturduğunu belirtmiştim.

Nitekim Olimpiyat'taki alt çalışma gruplarından bir tanesi şu: "Dini İnançlar: İnsan haklarına bakışı değiştirmek".

Bu alt çalışma grubunda ele alınacak bir yöntem, "Yurttaşları, gündemde olan toplumsal meseleler ve hakları konusunda eğitmeye yönelik toplumsal çalışmalarda, inançların gereklerini kullanmak" başlığını taşıyor.

Yöntemi geliştirenler Malezya'dan Müslüman Kızkardeşler kuruluşu, temsilcisi ise Masjaliza Hamza.

Müslüman Kızkardeşler (SIS) kuruluşu, İslam dini çerçevesinde, kamusal alanda kadın haklarının tanınması için çalışıyor. SIS Kur'an'ın kadınlara eşit davranılmasını destekleyen yorumlarını öne çıkartıyor.

Bunun için, üç ayağı olan bir taktik kullanıyorlar: Medyadan yararlanıyorlar; hukuk alanında atölyeler düzenliyorlar ve bir dizi halka açık seminer, tartışma ortamı ve yayınla kitleleri bilgilendirmeye çalışıyorlar. SIS'e göre, kadınların hakları, dini cemaatlerde erkeklerin oluşturduğu güçlü gruplar tarafından çiğnenmekte; günümüzde bu gruplar genellikle Müslüman kadınların temel haklarını ihlal eden yasalar çıkartıyor. SIS'in medyanın ilgisini çekmeye yönelik faaliyetleri arasında, gazetelerin yazıişleri müdürlerine sürekli mektuplar yazmak; cinsel ayrımcılık yasalarını öne çıkaran basın toplantıları düzenlemek, önde gelen bir gazete olan Utusan Malaysia için hukuk alanında bir soru-cevap köşesi hazırlamak; ve kadın gazeteciler için eğitim çalışmaları düzenlemek bulunuyor.

SIS'in yaratıcı taktikleri, herhangi bir kültür içerisinde insan haklarını ilerletmeyi amaçlayan kuruluşlara ışık tutabilecek nitelikte.

Aynı konudaki bir başka yöntem Tayland'tan geliyor ve "Sangha Metta Projesi" adını taşıyor.

Sangha Metta Projesi, AIDS hastalarına pratik ve ruhsal destek vermeleri ve bu hastalıkla ilgili efsanelerle, yanlış bilgilerle ve utançla mücadele etmeleri için; Budist keşişlere, rahibelere ve rahibe ile keşiş adaylarına eğitim veriyor. Seminer ve atölye çalışmaları düzenliyor, Budist liderlerin, AIDS hastalarının bulunduğu bakımevlerini ziyaret etmesini sağlıyor.

Keşişler, bu faaliyetlerini Budizm'in ahlaki ve dini öğretilerine dayandırarak, topluluk içerisinde AIDS hastalığına yakalanmış kişileri kabullenmek ve onların sorumluluğunu üstlenmek açısından başkalarının da örnek alabileceği davranışlar sergiliyor. Bu çalışmanın topluluk üzerinde güçlü bir etkisi oldu; insanlara AIDS hastalarını kabullenmeyi ve onlara hoşgörüyle yaklaşmayı öğretti.

Olimpiyatlardaki 35 alt çalışma grubunun bir tanesi de "Tehdit altındaki insan hakları savunucularını, silahsız kişilerle korumak olarak" tanımlandı,

Bir başka alt çalışma grubunda sunulan şu yöntem de oldukça ilginç:

Macaristan'da Ulusal Etnik Azınlıklar İçin Hukuki Savunma Bürosu adlı bir sivil toplum örgütü, toplumda ayrımcılık yapıldığına yönelik iddialar karşısında, dava açmak için gerekli kanıtları toplarken, sözkonusu durumları sahada özel olarak denetliyor.

Örneğin, bir iş başvurusunda ayrımcılık yapılıp yapılmadığını denetlemek gerektiğinde; benzeri özelliklere, eğitime ve iş tecrübelerine sahip ama farklı etnik kökene mensup iki kişi daha aynı işe başvurmak üzere gönderiliyor. Bu kişiler iş görüşmesinde sorulan soruları ve kendilerine nasıl davranıldığını kaydediyor. Denetim sorumlusu, bu bilgiler ışığında, ayrımcılık yapılıp yapılmadığını inceleyebiliyor.

Tüm bu örnekler değişim gerçekleşmesi ve insan haklarının yaygınlaşması konusunda adımları devletten beklemenin ötesinde katılımın ve toplumsal çabanın ne denli önemli olduğunu ortaya koyuyor.

Örnekler ve yorumlara yarın da devam edeceğiz...

ALİ BAYRAMOĞLU

Künye

Temsilcilikler

Abone Formu

Mesaj Formu