|
|
Hükümetten daha güçlü devlet olmaz
İlk insandan günümüze kadar "adalet odaklı yönetim" bütün kurum ve kuruluşların ana sorunu olmuştur. Hem Doğu'da hem de Batı'da pekçok düşünür, uzum ömürlü bir yönetimin özü, biçimi ve ana özelliklerini ele alan ayrıntılı araştırmalar yaparak, başarılı bir devletin nasıl olması gerektiğini ortaya koymaya çalışmışlardır. Günümüz'de "good governance" yani, "iyi yönetim" uluslararası kurumların da ana tartışma konusudur. Uluslararası kuruluşlara göre "İyi yönetim, açık ve öngörülebilir bir karar alma sürecini, uzman bir bürokratik yönetimi, yürütme ve uygulamadan sorumlu bir hükümeti, kamu alanına katkıda bulunan sivil toplum kuruluşlarını ve hukukun üstünlüğüne dayanan bir uyum ve düzeni anlatır". Bir yönetimde hükümet devlet mekanizmasını işletmek için vardır. Türkiye'de olduğu gibi, devletten güçlü bir hükümet yoksa, ekonomik, sosyal ve kültürel krizlerin üstesinden gelinmez. "Üsküdar Girişim Grubu"nda bu ayın konuşmacısı Prof. Dr. Mehmet Altan'dı. Altan üniversite yıllarından beri, hayatın ve medyanın içinde bir akademisyen. Akademik kademeleri aşarken, Türkiye'nin IMF'yle ilişkileri, Amerika ve Rusya'nın Türkiye'deki yatırımları darbeler ve ekonomik krizler arasındaki ilişkiler ile ilgili, önemli çalışmalar yapmıştır. Üniversite'de öğretim üyesi olmak, Altan'ın medyayla olduğu gibi, kültür ve sanatla da bağını koparmamıştır. Altan konuşmasında Türkiye'nin devletten güçlü bir hükümete ihtiyacını olduğunu vurguladı. Soğuk Savaş yıllarının "Amerikan düşmanlığı" ile "savaşa hayır" eylemleri bütünleşince, Türkiye'nin Ortadoğu'daki yeniden yapılandırılma çalışmalarının, dışında kaldığını söyledi. "Son bir ay içinde hükümet ve devlet yetkilileri ne söylediyse, birbirleriyle çelişmeleri bir yana, hiçbirinin tahmini doğru çıkmadı" dedi. Altan Zbigniew Brzezinksi'nin "Büyük Satrançı Tahtası" isimli kitabından çıkarak, Amerika'nın Yirmibirinci yüzyılda gücünü koruyabilmek için, Avrasya ekseninde yeniden yapılanmaya gittiğinin üzerinde durdu. Türkiye'nin üretimi artırmaktan daha çok güvenliğini pekiştirmeye dönük militer yapısı, ülkenin Batı ve İslam dünyasıyla olan ilişkilerine büyük darbe vurdu. Devlet ile hükümet arasındaki uyumsuzluk, Türkiye'yi bütün dünyadan soyutladı. Amerika ekonomik ve askeri güç bakımından, dünyanın iyi yönetilen ilk ve tek büyük gücü değildir. Yeni yüzyılda Irak'ın dayatmacı yönetiminin devrilmesi son savaş ve Amerika'da son büyük güç olacaktır. Amerika 1975'de dünyadaki üretimin yarısını, 2000'de ise dörtte birini gerçekleştirdi. Önümüzdeki yıllarda bu oran daha da düşecektir. Bunun sonucu da, Amerika ekonomik üstünlükle birlikte askeri üstünlüğünü yitirecektir. Yirmibirinci yüzyılda ülkelerin gücü, ordularından değil, dayatma ve yolsuzluğun olmadığı, devletten daha güçlü, insiyatif ve vizyon sahibi hükümetlerinden kaynaklanacaktır. Hükümetlerin başarısı dünyadaki trendleri doğru tahmin etme yanında konjonktürü de iyi okumaya bağlıdır. Amerika'nın Irak'taki yönetimi değiştirmede birden fazla planın olup olmadığını tahmin edemeyen, diplomatik ve istihbarat kanalları çalışmayan bir hükümet ve devletin dış politikada bir ağırlığı olmaz. Bir ülkenin sahip olduğu güç, yetki ve sorumluluklar hükümetin değil de, devletin elinde toplanıyorsa, o ülkede demokrasiden söz edilmez. Türkiye'nin geleceği, iç ve dış politikada risk almasını ve inisiyatif kullanmasını bilen hükümetlere bağlıdır.
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |