|
|
İtiraf ediyorum
"Hadi, hadi, yanıldığını itiraf et" diyorlar. Aynı türden medya saldırıları dünyanın her tarafında 'savaş karşıtları'na yöneltildiğine göre, muarızlarını köşeye sıkıştırmak sürecin yeni bir boyutu olmalı. 'Psikolojik savaş' sürecinin... Olsun. Ben kendi hesabıma itiraf ediyorum: "Washington'daki savaş lobisinin, kuzey cephesini açamayacağını anlarsa, hesaplarını yeniden gözden geçireceğini düşündüm; bunun da savaşı engelleyeceğini... Yanıldım. Kuzey cephesini açmadan da savaşı başlattı Washington'daki şahinler..." Benimki mâsum ve -emin olun- kimseye zararı dokunmayan, doğru çıksaydı insanlığa yararlı olacak bir konuda yanılgı... Ancak, mâdem başladık, savaşla ilgili itiraflar herhalde benimle sınırlı kalmamalı. 'Savaş lobisi', Washington'dakiler kadar içimizdekiler de, aylardan beri ileri sürdükleri iddialarının ne kadar yanlış olduğunu mutlaka itiraf etmeliler... En başta, bu savaşa sebep olarak gösterdikleri, Irak'ın elinde 'kitle imha silâhları' bulunduğu ve gözü dönmüş bir kâtil olan Saddam Hüseyin'in bunları kullanmakta tereddüt etmeyeceği iddiası... Irak'ta rejim düştü, kendisini kurtaracak bir son hamle olarak dünyayı ateşe verebilecekken, Saddam, elinde varolduğu iddia edilen biyolojik ve kimyasal silâhları kullanmadı. Bu durum, o kadar insanın canını alan bu savaşın 'meşruiyeti' bulunmadığının ispatı değil midir? Washington'un acelesinin sebebi buymuş demek ki... Sadece kitle imha silâhları değildi korkulan; Washington'daki 'savaş lobisi' ve içimizdeki uzantıları, köşeye sıkıştığında, Saddam Hüseyin'in, ülkesinin hayat damarı olan petrol kuyularını ateşe vereceğini ileri sürmekteydiler. Savaş taraftarlarının her vesileyle tekrarlayıp durdukları bu iddia da doğru çıkmadı. Bağdat'tan alevler yükseliyor, ancak, bunlar, ülkedeki asayişten de sorumlu olması gereken işgal ordusunun gözü önünde yakılan devlete ait binaların alevleri... "Açılmazsa savaş çıkmaz" dedikleri için savaşa karşı çıkanlara yükleniyorlar, ama 'kuzey cephesi' konusu esas 'savaş lobisi'nin hesap vermesini gerektiren incelikleri içinde barındırıyor. Ülkemizin dört bir yanındaki limanları ve havaalanlarını üs haline dönüştürerek Amerikan askerlerinin emrine tahsis etmek isteyenler, bunu, kuzey cephesinin önemini büyüterek gerçekleştirmeye çalıştılar. "Türkiye kolaylık sağlamaz ve kuzey cephesi açılmazsa, savaş uzar, çok Amerikan askeri ölür, Washington da bunun hesabını bize çıkarır" diyorlardı... Savaş gerçeği kuzey cephesinin büyütülecek kadar önemi olmadığını gösterdi. Biz siviliz, askerî konularda yanılmamız doğal; ama kendilerinin verdiği izlenimi ciddiye alarak "Kuzey cephesi açılmazsa savaş çıkmaz" diyenleri çarmıha germeye kararlı görünenler, askerî harekâtı planlayanların Saddam'ın direnmeyeceğini bildiklerini kabul etmek zorundalar... Peki, o zaman, kuzey cephesi için Türkiye üzerinde neden o denli büyük baskı uygulandı? Ak Parti hükümeti, TBMM, savaş öncesi ve sonrasında, ısrarla, kuzey cephesi için gerekli olduğu söylenerek, Amerikan askerlerinin topraklarımızda konuşlandırılması için neden sıkıştırıldı? Bu soruların bir tek cevabı olabilir: TBMM, 62 bin Amerikan askerinin ülkemizde konuşlandırılmasını kabul etmemekle, ABD'nin ileriye dönük hesaplarının önemli bir bölümünü boşa çıkarttı. Türkiye'de onbinlerce Amerikan askerinin konuşlanması en az Bağdat rejiminin düşmesi kadar önemliydi Washington'daki 'savaş lobisi' için... Birinci Körfez Savaşı'ndan sonra üç aylığına ülkemize getirilen 'Çekiç Güç' 12 yıl sonra bile görev başında; bunu unutmayalım... ABD askerleri, 'kurtarmak' için gittikleri Afganistan'dan çıkmadı; Afganistan'a komşu bütün ülkelerde şimdi üsleri bulunuyor ABD'nin... Gördüğünüz gibi, itirafa başlayınca, 'ters' gerçeklere de toslayabiliyoruz. Gerekçesiz, bu yüzden de meşru olmayan bir savaşa yalanlarla itildi dünya. "Irak'ın elinde kitle imha silâhları var" dendi; "Petrol kuyuları ateşe verilecek" dendi... Kuzey cephesinin önemi büyütüldü, tehdit, rüşvet ve şantaj dahil her yol kullanılarak onbinlerce Amerikan askeri ülkemiz topraklarında konuşlandırılmak istendi... Planlananın, Irak'tan başlayarak Ortadoğu bölgesinin bütününü, oradan bütün dünyayı egemenlik sınırları içine çekecek bir 'Amerikan İmparatorluğu' projesi olduğu, elde raporlar, mektuplar, belgeler ve bilgiler olduğu halde, ısrarla gözlerden kaçırıldı. İşte itiraf ediyorum; "Kuzey cephesi açılmazsa savaş başlamaz, Türkiye direnmeli" tezimde yanıldım. Peki ya, haksız, adaletsiz ve ahlâksız bir savaşla dünyayı karartanlar günahlarını ne zaman itiraf edecekler?
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |