Galatasaray-Fenerbahçe derbi maçları Türkiye gündeminde her zaman hep ön planda olmuştur. Bu tür maçlarda tansiyon da her zaman yüksek olur. Bu tansiyon, hem Türkiye'nin sosyolojik coğrafyası, hem de bizatihi bir spor olayı olarak son derece normal. Ama nedense ben bu Galatasaray maçlarında adeta çılgına dönüyorum. Bu zaman zaman bir sevincin yükselmesi, zaman zaman da futbolcuların ve de hakemlerin beni çılgına çeviren tutumları sonucu oluyor.

İşte dünkü maç da heyecan dalgası yüksek maçlardan birisiydi. Ama nedense ben son yıllarda bu Galatasaray'dan fazla keyif alamıyorum.

Zaman zaman acaba bende mi bir sakatlık var diye de düşündüğüm oluyor elbette. Ama hayır, o eski coşkulu Galatasaray maalesef çok gerilerde kaldı.. Bunun Galatasaray'ın galip ya da mağlup oluşuyla bir ilgisi yok. Bu tamamen modern anlamda futbol kalitesiyle ilgili bir olay.

Ne yazık ki Şampiyonlar Ligi'nde mücadele eden Galatasaray, Avrupa standartlarında bir takım oluşturamadı.

Bugüne kadar hiç maç yorumu yazmadım. Şimdi bu maç yazısı da nereden çıktı diyenler beni bağışlasınlar ama, böylesine trişkadan bir hakemi görünce doğrusu dayanamadım. Hani insana durup dururken, "çüş be, bu kadar da olmaz" dedirten olaylar vardır, işte bu da öyle bir şeydi... Herkesin gördüğü bu kadar açık ve net bir penaltı pozisyonunu göremeyen bir hakemi böyle maçlara değil, patates tarlasına göndermek lazım. Allah için yakışıklı patatesler toplar bu adam... Hem de Boşat, FİFA kokartlı bir hakemmiş. Ekmek çarpsın ki, Muhittin Boşat bu "kokart"ı mahalle bakkalından almıştır. Siz hiç topa elle ya da ayakla vurulduğunu bile farkedemeyen bir hakem gördünüz mü, görmediyseniz, lütfen Muhittin Boşat'ı bir kez daha seyredin...

Şimdi daha iyi anlıyorum ki, Türk hakemleri sittin sene geçse Avrupa kupalarında maç yönetemezler. Arada sırada belki... Maalesef çadır tiyatrosu mantığı ile Avrupai anlamda hakem olmak o kadar da kolay değil...

MEHMET OCAKTAN

Künye

Temsilcilikler

ReklamTarifesi

Abone Formu

Mesaj Formu