|
|
Krizseverler bu kez sonuç alamadı
Adalet, dağıtılması en zor şeydir. Çünkü, dağıtılan ve dağıtılmayan her şeyin, adaletle ilgisi vardır. Memura maaş dağıtırken, aynı zamanda adalet de dağıtırsınız. İnsanlara iş dağıtırken, aynı zamanda adalet de dağıtırsınız. Adalet dağıtırken bile, aynı zamanda adalet dağıtırsınız. (Ya da dağıtamazsınız.) Ülkemizdeki seçim sisteminin, 'temsilde adalet' dağıtmadığını herkes biliyor, kabul ediyor. Ama, seçim sistemini değiştirme gücünü elinde bulunduranlar, az oyla çok sandalye formülünün hep kendi lehlerine işleyeceğini düşündükleri için, az oy alan partilerin oylarından elde edecekleri 'imkan'ı korumak istiyorlar. Elbette, seçimlerdeki barajın, 'rejim kaygıları'yla ilgili başka gerekçeleri de var. Çözümsüzlüğü, çözümün yerine ikame etmek adet olduğu için, Türkiye'nin bazı bölgelerinde başka partilerden daha çok oy alan partinin Meclis'e girip girmemesi olgusu da, dikkatle, gözetiliyor. Adaletin dağıtılacağı zemin, daha başından, adaleti adil bir şekilde dağıtmaya elverişsiz hale getiriliyor. Yine de, bu şartlar çerçevesinde, seçim yapılıyor. Herkes, seçime katılan partilerden birini tercih edip, oylarını veriyor. Sonuçlar ilan ediliyor. Milletvekilleri Meclis'e giriyor. Kanunlar çıkarılıyor. Anayasa değişiklikleri yapılıyor. Aradan 11 ay geçiyor. 11 ay sonra, seçime katılan partilerden birinin evraklarını eksik olduğu halde tam gösterdiği anlaşılıyor. O partinin suçlu bulunan yöneticileri cezalandırılıyor. Ve bu olaydan yeni bir meşruiyet tartışması üretiliyor. Bu mantık hangi cümleye sığar?
Bu tartışma, dünyanın en garip cümlelerinden birinin doğmasına sebep oluyor. Şöyle bir cümle: (Bir görüşe göre) Evrakları eksik olan partinin, yani DEHAP'ın, seçime katılmamış sayılması, ona oy veren 1 milyon 950 bin insanın, o oyları hiç vermemiş sayılması, o oylar verilmemiş sayıldığında, verilen toplam oy miktarı azaldığından, verilmiş oylara göre barajın altında kalan bir partinin, DYP'nin, verildiği halde verilmemiş sayılan oylar sayesinde barajı aşmış sayılması ve Meclis'e giren milletvekillerinden 66'sının Meclis dışına çıkarılıp, oylar verilmemiş farzedilmesi halinde barajı geçeceği varsayılan partiden milletvekili adayı olan 66 kişinin Meclis'e milletvekili olarak girmesi gerekiyor. Yani, bir bakıma, DEHAP'a verilen oylar, adres değiştiriyor. DEHAP seçmenleri, 3 Kasım'da DEHAP'a oy vererek, aslında DYP'nin adaylarını tercih etmiş oluyorlar. YSK, önceki gün, 3 Kasım seçimlerine yapılan itirazları kabul etseydi, böyle bir mantık galip gelmiş olacaktı. Türkiye'de hiç olmazsa bazı işlerin iyiye gitmesinden rahatsız olan çevreler, kaos üretim merkezleri, krizseverler, sevinmiş olacaktı. Tartışma bitti mi? Hayır. Tartışacaklar. Çünkü, onların geleneklerinde 'taş üstüne taş koymak' yok, üstüste konulan iki taşın niçin birinin altta ötekinin üstte olduğunu sorgulamak ve mümkünse yapılanı bozmak var. Yeni Şafak'la, yeni hedeflere doğru
Yeni Şafak, nitelikli bir okur kitlesine hitap ediyor. Yeni Şafak'ın, Türk basınında çok özel bir yere sahip olmasında, etkisinde, gücünde, 'okur niteliği'nin önemli bir payı var. Tiraj da, gazetelerin 'gücü' ile ilgili önemli göstergelerden biri. Ve Yeni Şafak, son aylarda yaptığı atılımlarla, bu doğrultuda büyük adımlar atıyor. Yeni Şafak'ın satış rakamları, aylar önce belirlediğimiz 200 bin hedefine doğru adım adım ilerliyor. Geçen hafta, iki yeni haber vermiştik. Okurlarımıza, yaklaşmakta olan Ramazan-ı Şerif'in güzelliğine yakışan, güzel bir eser hazırladığımızı bildirmiştik. Kampanyalarımız başladı. Yarından itibaren, Yeni Şafak sayfalarından ve gazetenizden, yeni kültür hizmetimizle ilgili ayrıntılı bilgileri alabilirsiniz. Bir diğer haber, Yeni Şafak'ın Avrupa baskısıyla ilgiliydi. Bütün hazırlıklarımız tamamlandı. 20 Ekim'den itibaren, Yeni Şafak'ın bir ayağı Avrupa'da olacak. Yeni Şafak çizgisi, Avrupa'ya da ulaşacak. Yeni Şafak, ulaştığı hedeflerde durmayacak. Yeni Şafak, hedefini, her geçen gün, daha da büyütecek.
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Karikatür | Çocuk |
© ALL RIGHTS RESERVED |