|
|
Hacı Fellini lakaplı Mehmet Tanrıseven kendi film şirketini kurduktan sonra, yurtdışından getirttiği ilk film "Müslüman'' oldu. Çekimleri Mosfilm tarafından yapılmasına rağmen, daha sonra yine Mosfilm tarafından piyasadan çekilen belki ilk film ünvanını elinde bulunduruyor. Kısaca filmi hatırlatmak gerekirse, Afganistan savaşı sırasında cephede görev yapan bir çavuşun dramı anlatılıyor. Savaş sırasında mücahitlere esir düşen bir Rus çavuş, gördüğü insani muamemelerden dolayı, oradaki insanları irdelemeye başlıyor. Kendileri ile mücahitlerin verdiği mücadeleyi kıyas ediyor ve sonuçta haksız olduklarını, hiç uğruna kanların döküldüğüne kanaat getiriyor. Bununla yetinmeyip, İslam'ın genel yapısından etkilenerek Müslümanlığı kabul ediyor. Bir süre Afganistan dağlarında yaşadıktan sonra memleketine geliyor. İşte dram orada başlıyor. Psikolojik baskılardan dolayı hayatı zindan oluyor. Anne, baba ve çevrenin baskısının yanısıra, devletin hazımsızlıkları dahi ona yükleniyor. İlk önceleri kahraman gibi karşılanan ve Müslüman olduğunu açıkladıktan sonra vatan haini olarak ilan edilen Çavuş Nikolay'ın hikayesi dramatik bir gerçeği gözler önüne seriyor. Aile ve çevrenin baskısıyla birlikte, Sovyet hükümetinin hazmedememesi olayları daha da ilginçleştiriyor. Filmin sonunda ise, savaş sırasında komutanı olan bir KGB ajanı tarafından öldürülüyor Nikolay. İşte bu Afgan savaşı sırasında yaşanan ve beyaz perdeye aktarılan binlerce olaydan biri. Aslında beyaz perdeye ve kitaplara konu olmayan öyle olaylar cereyan ediyor ki, Müslüman filmi yanında devede kulak kalıyor. İşte buna bir örnek: Rusya'nın Saratov şehrinde ilginç bir rehabilatasyon merkezi var. Bu merkez halka açık değil. Orada sadece savaş sonrası müslüman olan askerler kalıyor. Merkezde binden fazla er ve erbaş bulunuyor. Ailelerinin dışında kimseyle görüştürülmüyor. Bunları anlatan sözkonusu rehabilatasyon merkezinde çalışan İ.S. adındaki psikolog. Haklı olarak ismini vermemizi istemeyen İ.S, aslında merkezin bir tedavi yeri olduğunu ancak oraya gelen er ve erbaşların daha da hastalandığına dikkat çekiyor. Sebebi ise, yoğun baskılar. Baskıyı yapan ise, askeri görevliler. Bunun yanısıra kilise tarafından gönderilen papazlarında ciddi manada psikolojik baskılar yaptığını hatırlatıyor İ.S. Rehabilitaston merkezinin kuruluş amacını soruyorum İ.S'ye. Savaş sırasında psikolojik rahatsızlıklar geçiren askerlerin tedavisi için kurulmuş. Önceleri gerçekten amaca hizmet etmiş. Daha sonra Afganistan ve Çeçenistan gibi ülkelerde savaştıktan sonra İslam'la tanışıp Müslüman olan askerler buraya gelmeye başlamış. İlk önceleri normal bir hasta muamelesi yapılıyor. Gecici bir olay olarak değerlendiriliyor. Uzun uğraşlara rağmen Müslüman olan askerlerin İslam'a daha çok bağlandıkları görülüyor. Bu durumu tehlike olarak algılayan yönetim, olaya derhal el koyuyor. Merkez istihbarat birimine devrediliyor. Baskı ve yıldırmalar yetmiyormuş gibi, papazlar sözkonsu merkezi ablukaya alıyor, müslüman askerleri yeniden hiristiyanlaştırmak için çaba sarf ediyor. İ.S, gelişmeleri psikolojik olarak değerlendirirken, orada yapılan baskıların insanlık dışı olduğu söylüyor. Çünkü, yeniden hristiyanlığa dömeyenlere vatan haini muamelesi yapıyorlar. Aslında hiç birinin vatan haini olmadığını vurgulayan İ.S, savaş esnasında hiç birinin askeri sır vermediğini, bilakis barışa katkı sağlamak için çaba sarf ettiklerini gözledik dedi. Aslında "Müslüman'' fılmindeki aynı sahneler orada da tekrar ediyor. Devlet bir türlü din değiştirmelerini hazmedemiyor. İstihbarat birimleri de iyi biliyor ki, o askerler vatan haini değiller.
|
|