|
|
Bu zamana kadar neredeydiniz?
M. K... Açık adını yazmıyorum; aşağıda anlatacağım hikayeyle yolu şu ya da bu şekilde kesişmiş kişiler kimden sözettiğimi bileceklerdir. Aslında M. K.'nin kimliği, aidiyeti o kadar önem arzetmiyor. O görevini yaptı ve çekildi. Konumuz, vaktiyle M. K.'yle "yol arkadaşlığı" yapan, ortadaki açık "organizasyona" rağmen ısrarla onu himaye eden şahıslar. Onlar da kim olduklarını biliyorlar. Mezkur "organizasyon", Türkiye Cumhuriyeti'nin "seçilmiş" Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik "yok etme ve siyaseten bitirme kampanyası"ydı ve işbirlikçileri arasında 3 Kasım'da baraj altında kalan bir partinin genel başkanı, onun bankacı kardeşi, dönemin İçişleri Bakanı, "işkence" suçlamasıyla sonradan meslekten ihraç edilen bir polis şefi, yediği çanağa pislemekle maruf bir gazeteci, "psikolojik savaşa" koşullanmış bazı yayın organları, çok ünlü bir işadamı ve İstanbul Büyükşehir Belediye'sinin kimi bürokratları bulunuyordu. M. K. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı olarak çalışıyordu. Kaymakamlık, müfettişlik yapmıştı. Yegane düşü "genel sekreter" olmaktı. Ama, Ankara'yla bağlarını kesip (müfettişlikten istifa edip) belediye memurluğuna geçmeye de yanaşmıyordu. M. K. ruhen Ankara'yla imtizaç eden bir bürokrattı. Kimi mahfillerle, kimi politikacılarla içli dışlıydı ve milliyetçi-mukaddesatçı bir geçmişe sahip olduğu söyleniyordu. İki yıl önce, medyada sakız gibi çiğnendikten sonra ünlü bir işadamının diline düşen "Tayyip Erdoğan'ın 1 milyar doları var. Bu parayla cihad hazırlığı yapıyor!" iddiası M. K.'ye aitti. BİT soruşturmasını başlatan beyanların sahibi de M. K.'ydı. Merkez medyada yer alan "Tayyip Erdoğan ve yolsuzluk" haberlerinin kaynağında da M. K. vardı. M. K. boş durmuyordu. Bir yandan medyaya "yalan haber servisi" yapıyor, bir yandan İçişleri Bakanlığı'nı "enforme" (!) ediyordu. M. K., İçişleri Bakanlığı müfettişiyle görüşüp "belediye eski yönetimi"yle ilgili yalan beyanlarda bulunmuş, ardından malum "Temiz Şehir Operasyonu" başlamıştı. Operasyonlar çerçevesinde bir sürü insan gözaltına alındı. Bir çoğu işkenceden geçirildi. Kadınlar ve çocuklar rehin tutuldu. M. K., yaptığı jurnaller basına yansıyınca, "Hayır, ben kimseyi jurnallemedim. Siz nasıl insanlarsınız, bana mı inanacaksınız, yoksa devletin güdümlü müfettişine mi?" diye feveran etmeye kalkıştı ama, yalancının mumu yatsıya kadar bile yanmıyordu. M. K. güya ifşaatlarda bulunurken, "gizli kamera" konuşulanları kare kare zaptediyordu. Daha sonra Kanal D, gizli kamera görüntülerini yayımladı ve iftira şebekesine servis yapan belediye görevlisinin M. K. olduğu belgelendi. Bu hikayeyi niçin anlattım? İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ali Müfit Gürtuna, Tercüman gazetesinde yayımlanan röportajında, M. K. ve o dönemde yaşanan olaylarla ilgili bazı açıklamalarda bulunmuş. Daha doğrusu, kendini savunmuş. Elbette savunacak... Biliyoruz ki, AK Parti'ye göz kırpıyor ve yeniden Büyükşehir Belediye Başkanı olmak istiyor. İyi bir aday olabilir, buna itirazım yok. Gelgelelim, kamuoyu şu soruların cevabını merak ediyor: Recep Tayyip Erdoğan'ı yok etmeye koşullanmış "organizasyonun" faaliyetleri karşısında niçin sessiz ve tepkisiz kaldınız? Medyaya "iftira servisi" yapan belediye personelini niçin zamanında ayıklamadınız? Belediye'yle ilişkisi kesildikten sonra niçin M. K.'yı bir yıl daha İSKİ lojmanlarında ikamete memur ettiniz? En önemlisi de şu: Bu zamana kadar neredeydiniz?
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Karikatür | Çocuk |
© ALL RIGHTS RESERVED |