|
|
Sebat katı defansı bırakınca...
Sırf savunma ile futbol oynanmaz. Ne Plevne ne de Kanijya savunmalarının kahraman komutanları Gazi Osman Paşa da, Tiryaki Hasan Paşa da sonunda en azından barutları bittiği için kalelerini kaybetmişlerdi. Sebatspor'un üstelik baştan beri barutu kıt! Oyunun ilk yarısında önde bir Metin Karaca, gerisi 10 kişilik defans. Top bu Majina Hattı'ndan döndüğünde nereye gidecek? Tabiki Galatasaray futbolcularının ayağına. Oyunun ilk yarısında Sebatspor, bu yanlış taktiğine kurban gitti. Galatasaraya atak yaptı, Sebat top çıkardı. Galatasaray mahalle takımları gibi yüklendi, Sebat aynı kaliteyle önlemeye çalıştı. Sonra 35. dakikaya gelindi. Fenerbahçe maçında Luciano'nun koluyla buluşan topa hakem Muhittin Boşat'ın penaltı düdüğü çalmayışının ardından günlerce "adaleeeet!" diye haykıranlar, işte bu dakikada Hakan Şükür'e yapılan harekete faul düdüğü çalan hakemle aradıkları bütün ADALET'i sonunda "!" buldular sanırım. İnşaallah hakem de, "aranan adalet bulunmuştur" diye sevinç feryatları atanlar da oyunun 35. dakikasında De Boer'in golü attığı serbest vuruş pozisyonundaki düdük için gece vicdan rahatlığıyla yatıp uyuyabilmişlerdi. Maç orada koptu. Sonrası 3-0'a kadar Galatasaray yönünden rahat oldu. Akçaabat artık savunma da yapmıyor, işi oluruna bırakıyordu. Ancaaak skor 3-0 olduktan sonra Sarı-Kırmızılı takım maç bitmiş gibi gevşedi, Sebat'ta o katı ilkel defans anlayışını bıraktı ve de olanlar oldu... Akçaabat bir anda skoru 3-2'ye taşıdı. Geri kalan 10 dakika ise karşılıklı hatalar ve gollerle bir kabus gibi geçti. Galatasaray seyircisi takımına yuhaladı ve sloganlar attı, ama şans meleği galibiyeti Sarı-Kırmızılı takıma sundu.
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Karikatür | Çocuk |
© ALL RIGHTS RESERVED |