AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Albaraka Türk

Y A Z A R L A R
Ayrılık operası

Ömrümüz boyunca hep yarım kalanların arkasından bakarız. Savunmasız, yapayalnız ve çırılçıplak... Küçük bir ürperme kalır avuçlarımızda, bir de son çiçekler ve mavi gözlerin yakıcı rüzgarı... Bizi özgürlüğe ve hayallere atan gözleri kaybedince anlarız, ölüme erken, aşka geç kaldığımızı.

Bir hafızın dile getirilemeyen tenhalığında gençliğimizin çılgın baharlarına uğrayıp, bütün aşk rüyalarımızı yeniden temize çekeriz. Ama rüyalar çoktan bitmiş olur, sadece iki yorgun yıldız kalır gökyüzünde. Birbirine göz kırpan ama asla birbirine uzanamayan...

'Göçmen aşklar'ın terkettiği 'eylül'ün son çırpınışlarında kendimize gömülürüz, batık bir aşktan geriye ise sadece iki çift söz kalır.

Tıpkı Yahya Kemal'in şiirinde olduğu gibi "fani ömür" biter ve hafızalarda sadece ömrün sonbaharı kalır:

Fani ömür biter, bir uzun sonbahar olur,
Yaprak, çiçek ve kuş dağılır, tarümar olur,
Mevsim boyunca kendini hissettirir veda,
Artık bu dağdağayla uğuldar deniz ve dağ,
Yazdan kalan ne varsa olurken haşır neşir;
Günler hazinleşir, geceler uhrevileşir;
Teşrinlerin bu hüznü geçer ta iliklere;

Gözlerindeki "mavi"ye iyi bak, çünkü "ayrılığın kışı" başlıyor. Şiirin özgürlüğe açılan duraklarındaki sırrı teslim etme kimseye. İkindi yağmurlarını bekleyen yazsonu hüzünlerine düşmesin yolun.

Başını alıp gitme "melek burcu"ndan, usul usul eriyen bir kandil gibi solmasın bir ayetle iki çift göz arasındaki dostluğun.

Ben yaz hüzünlerinden kurtardığım anıları, duyarlığın "gece mektepleri"nde saklıyorum. Ben seni her gece, şiirin atardamarlarında yeniden keşfediyorum. Ama mavi gözlerdeki o "aşk ilahisi" beni terkediyor. Kadere ayrılık harfleri düşmüş bir kere, bu yüzden hayata ve hafıza geç kalıyorum.

Biraz eksilip, biraz da çoğalarak çıktığımız aşk sınavları hep bir "ayrılık operası" ile mi biter, ya da gözlerini intihar şiirleriyle değiştirirecek kadar zalim midir bütün kadınlar?

Şimdi sahici yaşayıp, sahici ölmek için ve de adım ihanet listelerine yazılmasın diye kendi sırlarımda yanarak aşkla baş etmeyi öğrendim. Hayatın gerçeklerine çarpıp kırıldığımda, teselli olsun diye hep hayallerime tutulan aynalara kandım. Ve içimdeki hastalığın zehrinde tamamlandıkça eksildim.

Bir veli gibi vecd içinde hafızın gözlerinden geçerken aşkı yitirdim ama ölümü yeniden keşfettim. Ruhumu, kızıl bir kor gibi yanan gözlerinin örsüne bıraktığımda bir başka 'ben'le çıktım kendimden...


5 Ekim 2003
Pazar
 
MEHMET OCAKTAN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED