|
|
Turuncu
Işıklı insanlar vardır bilirsiniz, hep "istediklerini" yapmak peşinde insanlar. İmkânları, konumları, durumları, mekânları ne olursa olsun, hayal edip durmak yerine onların peşinde ömür kateden kişiler yani. İçtenlikli iyi şeyler, hakikaten iyi işler çıkar bu insanlardan, dedik ya ışıklı... Gönül işin içindedir çünkü, mümkün mü aksi? Durdurup birdenbire "bir saniye, birileri birşeyler yapıyor" dedirtebilir bu yol almalar insana. Hareket alanı olan çemberinin dışına çıkartıp, "başka bir şey"den bahsettirebilir aniden. Velhasıl, bir dergi çıkıyor Ankara'da. Yayıncılık işinde az biraz vakit harcamış olanlar bilir, İstanbul dışındaki her türlü yayın, "taşra" tabir edilir bir küçümseme yaklaşımıyla karşılanır. Bunlar, "İstanbul ve diğerleri" şeklindeki iki saftan kıymetsiz olanında çaba gösterir bir süre. Ve sonra, basının ilgisine ne yapsa mazhar olamadığı için, burnu büyük İstanbullu yayınlar karşısında tutunamayarak yayınına 'bir süreliğine ara verir'. İşte Ankara'da bir avuç 'hayalinin peşinde' kadının çıkardığı, henüz üç beş aylık çiçeği burnunda dergi Turuncu, bu kadim anlayışın saydam örtüsünü yırtarak, dolu gündemi, başarılı politikasıyla başını çıkaran nadir süreli yayınlardan biri... Kadınlar korkmasa... Elif Şafak söylüyordu bir yerde, "kadınların birbirlerinden korkmaları, birbirlerinin farklılığına tahammül edememeleri daima canımı acıtmıştır" diye... İşte bu, kendilerini ve bir ileri adımla herkesi seven birkaç kadının elele verişiyle ne müthiş işlerin çıkarılabileceğini, derin gönüllerin birleşmesiyle ortaya çıkan şeylerin, olaylara "sen-ben", "bizden-sizden" ayrımına düşmeden mutedil ve hakiki bir kadın perspektifi getirebileceği, renkli şalını omzuna alıp yürüyüveren sevimli, sözünü bilir bir hanım gibi önünüzde salınabileceğini kanıtladı ki, bu yüzden dikkat çekici. Biri çok öfkeliyken, diğerinin şefkatle omzuna dokunmasıyla bir şey olması ve öfkenin birdenbire unutulmasına benziyor bu, başkalarının anlayamayacağı derecede mutfak kokuyor. Aslında Turuncu, 'kadınlar birbirlerinden korkmasa...' diyor... Renkler tel tel önünde Adı gibi bir şey dergi... Tüm renkleri tel tel, damar damar ayırıp önünüze seriveriyor. Bir sayıda üç sayılık malzemeyle, elini uzatarak İstanbul'dan isimlerden "İstanbullu röportajlar" çıkarıyor, kültür başkentinin daha naif şeylere dokunan gündemini doğru teneffüs etmeyi, ettirmeyi başarıyor. Kravatlı, entrikalı bir şehirden ta buralara yani, bir avuç kadının hayali geliyor. Hayalin peşinden gitmek dedik de, varılan bu yer öyle "yüreğinin götürdüğü yer"lere pek benzemiyor, oralara ulaşmak, çalışmak, didinmek, ses vermek, yankısını beklemek ve daha bir sürü asap bozucu, zor süreci işaret ediyor. Arkada duranlara başarılar dilemek kalıyor.
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Karikatür | Çocuk |
© ALL RIGHTS RESERVED |