T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

K Ü L T Ü R

Şiirin dervişinden Sebepsiz Serçe

YAZGIÇ acının şairidir ama şiirin dervişidir de. Ve acıyla pişiyor ve oluyor. Bu acı bombardımanı altında şu sorunun cevabı aranır: Yürünmemiş yollardan / başka nedir aşk?

Suavi Kemal Yazgıç, şair ve öykücü. Sebepsiz Serçe, Yazgıç'ın şiirlerini topladığı ilk kitabı. Kırklar Edebiyat serisinin 5.ci kitabı olarak yayınlanan Sebepsiz Serçe, Birey yayıncılık imzasını taşıyor.

Suavi Kemal Yazgıç'ı tanıyanlar tanır, onu tanımayanlar için söylemek gerekir ki, o, içtenlik ve tevazünün zirvelerindedir. Haddini bilen ve aşmamaya çalışan bir fıtrat ve karakterdedir. Hayatında olduğu gibi şiirinde de gösteriş ve şaşaadan uzaktır. Şiiri gösterişli olmamakla beraber, kendini farkettiren ve soyluluğunu hissettiren bir yapıdadır. Kendini çabucak ele vermesi ise onun basitliğinden değil sağlam bir zemine basmasından kaynaklanır.

Sebepsiz Serçe, Yazgıç'ın yıllardır sürdüregeldiği şiir çalışmalarının ilk durağı. Sessiz adamın şarkısı, Kuğunun son rüyası, Ecel meleğine övgü, Garb ve darb gibi ilginç başlıklar taşıyan şiirlerin de yer aldığı kitapta, Suavi K. Yazgıç, 28 şiirine yer vermiş. Büyük Mevlana'nın "Şiir siyah bir buluta benzer / onun arkasına saklı ayı severim" dizeleriyle açılıyor kitap ve ana teması acı ve hüzün olan şiirlerle devam ediyor. Hüznü bu kadar içselleştirmiş genç şair sayısı çok azdır. Bundan dolayı Yazgıç için hüzün şairi demek gerekir diye düşünüyorum. Yazgıç'ın kitabında acı ve hüznü belirten kelimeleri araştırmaya başladığımızda karşımıza çok uzun bir liste çıkıyor. Korku, ölüm, hüzün, gurbet, dar aralık, yılan, kördüğüm, gece, kurt, idam, dağlanmak, hançer, evsizlik, acı, cinnet, ağlamak, bıçak, ceset, parçalamak, kara, yara, yangın, darb, hazin, baldıran, körlük, kayıp, ah, ecel, mahkum, gayya kuyusu, batış, tayfun, kahır, ağu, tükeniş, talan, yitik, siyah, kuytu, yabancı surat, yurtsuz, yorgunluk, ağrı, bitab, esrik, kabus, harab, uçurum, feryat, ayrılık, yoksulluk, parçalamak, unutuluş, yangın, ateş, eski, yenilmek, mezar, med-cezir, boğulmak, batış, suskunluk, perişan, gömmek, sessiz, yırtık, kırık, yanmak, kan... bu uzun liste karşısında Zarifoğlu'nun meşhur sorusu akla gelmiyor değil: ne çok acı var? Buraya şu notu da iliştirmek gerekir ki, evet, o acının şairidir ama şiirin dervişidir de. Ve acıyla pişiyor ve oluyor. Bu acı bombardımanı altında şu sorunun cevabı aranır: "yürünmemiş yollardan / başka nedir aşk? Sararmış yüreğim / sahafa satılsın" demek Suavi Kemal Yazgıç'a yakışıyor.

Gül öldü bağçe perişan / dudaklarımızda yarım kaldı buselik / kimliklerimizi gömdüğümüz tarih /unutturuldu astarda / bizi yalnız yağmur tanıdı / yağmur yazdı toprağa halimizi / soldu yüz / sözler sözde kaldı / gül öldü / öldü gül

Suavi Kemal Yazgıç, Sebepsiz Serçe / Birey Yayınları / Kırklar Edebiyat Kitapları / 511 33 69

  • SAADETTİN ACAR



  • 29 Temmuz 2002
    Pazartesi
     
    Künye
    Temsilcilikler
    ReklamTarifesi
    AboneFormu
    MesajFormu
    Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
    Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
    Bilişim
    | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür

    Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
    © ALL RIGHTS RESERVED