|
|
Fazla kuşku akla zarar
Kriz öncesinden başlayarak sürekli 'telefon diplomasisi' yaptığımız bir dostuma, övgü cümlelerini dinledikten sonra, "Bu süre içerisinde iyi çalıştın, 'uluslararası komplo' deyimine kadar aldıklarını iyi aktardın, buna hiç kuşku yok" dedim, "Bundan sonra senden güzel ve özel bilgiler bekliyorum..." MHP'ye yakın grupların desteğindeki internet sitelerinde bir haftadan beri en çok kullanılan sözcük 'Bilderberg'... Türkiye'de olan-bitenlerden ABD yönetimini suçlayanlar da var. Suçlamalar Washington'a kadar taşındı ve önceki gün, bir gazeteci, dışişleri sözcüsü Richard Boucher'e, "Ecevit hükümetini alaşağı etmede bizim parmağımız gerçekten var mı?" diye sordu. Boucher'in cevabı şu: "Türkiye'nin iç politikasıyla ilgili tavır almayız. Değerli bir dost, NATO-müttefiki ve hemen her konuda iyi bir ortağımız olan Türkiye'yi yüzde 100 destekliyoruz." Bu cevabı artık ne yana çekerseniz, çekin... Bu gevşek cevaba rağmen, şu anda olup bitenler ile ABD yönetimi arasında birebir ilişki kurmakta zorlanıyorum ben. Tercih Washington'a bırakılsa, kendi çıkarları açısından, Ecevit'in başında bulunduğu mevcut hükümetin devamını yeğlerdi gibime geliyor. Ancak, Bilderberg'in durumu farklı... "Bilderberg" dendiğinde aklımıza hemen gelmesi gereken isim politika-dışı bir kişi: Selahattin Bayazıt... Önemli bir işadamı Selahattin Bey ve kurulduğundan kısa süre sonra Bilderberg ile irtibatlandı... Bilderberg'in sürekli çekirdek kadrosunda Türkiye'den bir tek o var. Yaşlandığı için çekirdek kadrodaki yerini 1999 yılından itibaren Suna Kıraç (Koç) hanıma bıraktığını sanıyordum. Yanılmışım. Selahattin Bayazıt'ın hâlâ faal olduğuna dair ipucunu Milliyet yazarı Güngör Uras'ın şu satırında buldum. "Cumartesi akşamı Selahattin Bayazıt beni Mehmet Ali Bayar ile tanıştırdı." Cumartesi akşamı Bayar'ı Selahattin Bayazıt çevreye tanıttı; ertesi akşam da, Mustafa Koç, ülkemizi ziyaret eden Paul Wolfowitz ile son Bilderberg katılımcılarından Kemal Derviş'i aynı masa etrafında buluşturdu. Yemekte Suna Kıraç ve Selahattin Bayazıt da var mıydı acaba? Wolfowitz'in de başkatılımcılarından olduğu Washington'da yapılan bu yılın Bilderberg'inde Türkiye'yi temsil eden üç kişiden ikincisi olan Koç Holding CEO'su Bülent Özaydınlı patronu tarafından yemeğe herhalde çağrılmıştır... Yanlış anlaşılmaması için kaydedeyim: DTP lideri M. Ali Bayar Bilderberg'e katılmış değil; Bayar soyadlı bir Bilderbergçi var, ama o kardeşi... Uğur Bayar 1998 Bilderberg'ine katılmıştı... Aynı yılın Bilderberg'ine katılan bir başka önemli isim de İsmail Cem'di... Ne zaman Bilderberg'e katılan bizim politikacılardan söz etsem, Washington'da görevli bir gazeteci dostum, "Mesut Yılmaz listende yok" diye mesaj gönderir. Örgütün resmi katılımcılar listesindeki isimlerden oluşan 'Türkiye'den katılanlar genel listesi' içerisinde 1990 yılı atlanıyor; Mesut Yılmaz'ın Bilderberg'e katıldığı yıldı 1990. O toplantı sonrasında ANAP'a genel başkan ve ardından başbakan oldu Yılmaz... Bilderberg katılımcılar listesinde her katılımcının ismine yer verilmediğini de biliyoruz. 1999 Bilderberg toplantısı Portekiz'de yapıldı. Evsahibi Portekiz'in başbakanı Antonio Guterres'in resmi özgeçmişinde, "1994 Bilderberg toplantısına katıldığı" bilgisi yer aldığı halde, Bilderberg'in o yıla ait 'katılımcılar listesi'nde Guterres ismine rastlanmıyor. Guterres, Bilderberg'e katıldıktan bir yıl sonra (1995) başbakanlığa tırmanmıştı. Bilderberg'in geçmişe ait bilinen bir hükümet düşürme planı Türkiye'ye ait. Bilderberg gözlemcisi 'The New World Order Intelligence Update', Refahyol'un iktidara getirilmesini 1996 Bilderberg'inde alınan karara bağlıyor... Şaşırdığınızı görür gibi oluyorum. Bilderberg gözlemcisi, sonraki planlarına yarayacağı için, Bilderberg'in, Türkiye'de, bir süreliğine de olsa, 'İslâmcı politikacılardan oluşan' bir hükümet arzuladığını yazıyor. Şöyle diyor: "1996'da Toronto'da (Kanada) yapılan toplantıya Türkiye'den Emre Gönensay ile Gazi Erçel katılmışlardı. Ülkelerine döndükten sadece dört gün sonra Türk hükümeti düştü. Başbakan Mesut Yılmaz, sürpriz bir davranışla, Tansu Çiller'in DYP'si ile kurduğu hükümetteki başbakanlık koltuğunu acele terk ediverdi. Böylece, İslâmi Refah Partisi'nin iktidarına yol açmış oldu. Nitekim, Cumhurbaşkanı, dün, hükümeti kurma görevini RP başkanı Erbakan'a verdi." Bu Bilderberg gözlemcileri biraz fazla kuşkucu oluyorlar. Selahattin Bayazıt'ın genç bir politikacıyı etkin bir yazara tanıtması ile dönemin başbakanına telefon edip "Siz iktidardan çekili, yerinize Refah gelsin de bizim örgütün istediği gelişmeler yaşansın" demesi arasında dünya kadar fark var... Aynı abartma durum bugün yaşadıklarımız için de söz konusu olabilir. Bülent Ecevit 1975 yılında Çeşme'de yapılan Bilderberg toplantısına katılmıştı; İsmail Cem onun dışişleri bakanı olduğu sırada Bilderberg'e gitti. Bilderberg bir Bilderbergçi'ye diğerini neden düşürtsün? "Yerine yabancı biri gelmesin" diye mi? "Ölü DSP'yi bu yolla diriltmeye çabalamak" için mi? Sizler de fazla kuşkucusunuz... Fazla kuşkucu olmayı şahsen sağlıklı bulmuyorum. Ama, şu sırada isimleri geçen herkes neden Bilderberg ile irtibatlı?
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |