|
|
'Erken doğum bir risktir'
Erken doğum normal süresi kırk hafta olarak kabul edilen gebeliğin otuzaltıncı haftadan önce sona ermesidir. Çoğu kez beklenmeyen bir durum olmasına karşın bazen de annenin veya bebeğin hayati tehlike içinde olmasından dolayı tıbbi bir gereklilik olabilir. Yaklaşık olarak her yirmi gebelikten birini etkileyebilen erken doğum tehlikesi zamanından erken doğan bebeklerin yüksek risk altında olmaları nedeniyle son derece önemlidir. Ancak son 20. yüzyılda yeni doğan yoğun bakım ünitelerinin gösterdiği gelişmeyle bu bebeklerin sağlıklı bir şekilde yaşatılabilmesi konusunda çok büyük başarılar kazanılmıştır. Erken doğum eyleminin nedenleri tam olarak bilinmemektedir. Buna karşın bazı faktörlerin erken doğum riskini arttırdığını kesin olarak söyleyebilmek mümkündür. Erken doğum riskini arttıran faktörler arasında; önceki gebeliklerde de erken doğum eylemi hikayesinin bulunması, hamileliğin ikinci üç ayında kanama olması, anne yaşının 20'nin altında ya da 35'in üzerinde olması, sigara ve diğer madde bağımlılıkları, anne adayının normal kilonun altında olması, hamilelik sırasında ağır çalışma koşulları ve yüksek stres, gebelik sırasında idrar yolları veya genital enfeksiyonun bulunması sayılabilir. Erken doğum tehlikesi tanısı için düzenli uterus (rahim) kasılmalarının ve rahim ağzında doğumun habercisi sayılan değişiklerin tespit edilmesi gerekir. Ancak ne yazık ki pekçok vakada anne adayı rahim kasılmalarını net olarak algılayamamakta ve müdahale şansının kalmadığı bir dönemde hekime başvurmaktadır. Erken doğumların bir kısmında da bunlardan önce bebeği çevre faktörlerden koruyan su kesesinin (amniotik kese) zamanından önce açılması söz konusudur. Bu hastalar ayrı bir grup olarak incelenir ve tedavileri diğer hastalara göre önemli farklılıklar içermektedir. Erken doğum tehlikesi tanısı almış bir hastada öncelikle buna neden olması muhtemel bir nedenin bulunup bulunmadığı araştırılır. Kesin yatak istirahati altında, varsa idrar yolları veya genital bölge enfeksiyonu tedavi edilir. Annenin kansızlığı düzeltilir. Aynı zamanda çeşitli ilaçlar kullanılarak hem rahim kasılmaları durdurulmaya çalışılır hem de erken doğan bebekler için en büyük risk olan solunum yetmezliğinin (repiratuar distres sendromu) önlenmesine yardımcı olmak için akciğer gelişimini hızlandırmaya çalışılır. Tüm bu tedavilere karşın erken doğan bebeklerin sağlıklı bir şekilde yaşatılmasında en önemli faktör bebeğin hayati bulgularının sürekli ve yoğun olarak izlenebildiği, bebeğe gerekli olabilecek tüm destek tedavilerin verilebildiği ve olası komplikasyonların önlenebildiği bir yeni doğan yoğun bakımının sağlanabilmesidir. Bugün bu koşulların sağlanabildiği ortamlara zamanından çok erken doğan bebeklerin yaşatılabilmesi mümkün olmaktadır.
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |