T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
İşte, 'siyasette ne oluyor' sorusunun şaşırtıcı cevapları

Siyasette, gerçekten çok şaşırtıcı şeyler oluyor ve bu şaşırtıcılık sadece; DSP'nin mum gibi eriyişiyle sınırlı değil. Belirsizlik arttıkça partiler de esnekleşiyor ve siyasetin bütününü kuşatan, tüm yığınak noktalarında şaşırtıcı tavırlar ortaya çıkıyor. Yine de şaşkınlık yerine bütün bu olup bitenleri doğal ve anlaşılır şeyler olarak görmek gerekir zira; Türkiye'de şu anda alenen bir siyaset dizaynı gerçekleştiriliyor.

Nitekim, DSP'deki istifaların bir dizayn girişiminin ilk adımı olduğu ve Hüsamettin Özkan'a vefa ile ilgisinin bulunmadığı daha ikinci, üçüncü istifadan sonra anlaşılmıştır.

Bakanlar ve milletvekilleri daha önce istikameti belirlenen ve adresi kendilerince malum bir hedefe varmak için ard arda istifa ettiler, ediyorlar, edecekler.

Ecevit'in farkına varıp Özkan'ı diskalifiye ederek kendince önlem aldığı; DSP içinde denenmek istenen bu girişim şimdi, serbest siyaset alanına taşınmıştır.

Ayrılanlar partisi

DSP'de yönetimi değiştiremeyenler çareyi, değiştiremedikleri yönetimi orada bırakarak yeni bir parti kurmakta bulmuşlardır. Gidenlerin adresi ve hacmini belirleyecek olan temel faktör de Kemal Derviş ile İsmail Cem'in Özkan ve müstafi DSP'lilere katılım kararları olacaktır. Bu aşamadan sonra, DSP'de kalacakların, yani Ecevitler'i tercih etmeye devam edeceklerin sayısının en iyimser tahminle 50 olacağı tahmin ediliyor. Rakamın 25 ya da 50 olması fark etmez. Bu istifaların birinci anlamı, sonuçta hükümetin bitmesi demektir. Hükümetin bitmesi demek de sadece DSP'nin değil, MHP'nin de hükümet dışında kalması demektir.

Peki, bu nasıl olacak?

Elbette fotoğrafın bütününü görebilmek kimse için kolay değil. Çünkü, ortadaki çok bilinmeyenli bir denklemden daha da muğlak ve karmaşık bir siyaset problemi bulunuyor. Neyse ki, kimse çözüm için risk almaya niyetli değilse de en azından muhtemel bir çözümü engellemeye niyetli görünmüyor da tabloda yer yer netlik elde edilebiliyor.

Yeni hükümetin çatısı

Nitekim, DYP ve AK Parti bu konudaki tavırlarını net ve tartışmasız biçimde ortaya koydular. İki parti de seçim hükümeti olması şartıyla yeni bir hükümete destek vereceklerini açıkladılar.

Zaten, bir yandan da bu amaçla kurulması düşünülen yeni bir hükümet modeli üzerindeki çalışmalar da hızla ilerlemektedir. Modelin adı, "ANAP-DYP ve DSP'den ayrılanlar hükümeti"dir. Yani, bir Avrupa Birliği hükümeti!

Bu koalisyonun ANAP ve DYP toplamı 164'ü buluyor. DSP'den ayrılanların sayısı minimum 70 olsa, rakam 234'e ulaşacak. Geriye böyle bir hükümeti güvenoyu rakamı olan 276'ya ulaştıracak ilave Meclis desteği kalıyor. Bunun için de tavrını daha önce "içinde yer almayacağımız bir seçim hükümetini destekleriz" diyerek açıklayan Ak Parti'nin Meclis grubuna güveniliyor. Sadece Ak Parti değil, Saadet Partisi'nin de seçim ve AB uyum yasaları takvimini ilan eden böyle bir hükümete destek vermesi, en azından çekimser kalması ihtimal dahilindedir.

Başbakan –belki de- Yılmaz!

Düşünülen hükümet modeli bu. Yine de geriye, önemli bir soru daha kalıyor: Başbakan kim olacak? İşte cevabı: Mesut Yılmaz! "Bu kadar da olmaz" diyenlere, dünkü telefon trafiğimin en ilginç diyaloglarından birisini aktarıyorum. Muhatabım, ANAP ve Yılmaz'a en mesafeli parti olan DYP'nin "2.adamı" konumundaki isim, Genel Başkan Yardımcısı Hasan Ekinci. Aramızda geçen diyalog da şöyle:

- Bundan sonra neler olabilir?

- Tahminime göre Ecevit'in yanında 25'ten fazla milletvekili kalmaz. Bu durumda da Başbakan dayanamaz ve hükümet düşer..

- Sonra!..

- ANAP ve DSP'den ayrılanlarla birlikte, AB konusunda tercihini belli eden partiler olarak hükümeti kurarız. Böyle bir tasarım var zaten. Bu hükümetle, AB yasalarını, seçim ve siyasi partiler kanununu değiştiririz. Bu durumda tabi, MHP dışlanır.

- Bu projede başbakan olarak Yılmaz'ın adı geçiyor. Buna ne dersiniz?

- Neden olmasın! Bu ülke hepimizin, bu zor durumda çözüm için uzlaşmamız şart. Yasaları çıkartır, sonra da Kasım'da ya da gelecek yıl Nisan'da seçime gideriz.

- Yılmaz'a "evet" diyeceğinize emin misiniz?

- Başbakan'ın kim olacağı konusunda sorun çıkmaz. Tekrar söylüyorum bu ülke hepimizin!

Dizayn deyip geçmeyelim. Sözünü ettiğimiz, sadece seçim öncesinin değil, seçim sonrası Türkiye'sinin dizaynıdır. Yeni dönem, yeni aktörler, yeni partiler ve gerçek erken seçim tarihi!.. Bunlar da Cuma'ya.


10 Temmuz 2002
Çarşamba
 
MUSTAFA KARAALİOĞLU


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED