|
|
Kıvır kıvır...
İyi kıvırıyorsun...
Hâlâ aynı görüşteyim: Koalisyon ortaklarının "seçim" diye bir derdi yok. Mümkün olsa, yani DSP'deki "hesaba katılmamış" gelişmeler "yeni bir siyaseti" icbar etmese, pekala sözlerinin üzerine yatıp, kör-topal yürüttükleri ortaklığı yeni krizlerle taçlandıracaklar. Olmadı... Hüsamettin Özkan unsurunu hesaba katamadılar. Blöfçüler blöfleriyle, Avrupa Birliği'ne "tarafmış gibi" yapıp koalisyonun bekasını AB'ye tercih edenler kuru gürültüleriyle başbaşa kaldılar. İlk seçimde de sandığın dibini boylayacaklar. Ayıptır söylemesi, bu satırların yazarı, fena halde şiştiği dünkü yazısında Özkan unsurunu hesaba katmayı akletmiş, ortada "istifalar"ın "i"si yokken şuna benzer şeyler söylemişti: Siyaseti yorumlayanlar, Özkan'sız DSP'de birlik ve bütünlüğün sağlanamayacağı, dolayısıyla ağır toplarını (Özkan'ını, Derviş'ini, Cem'ini) CHP'ye, ya da bir başka partiye kaptırmış DSP'nin daha fazla yaşamayacağı/yaşatılmayacağı görüşündeler. Demek ki seçimlerin DSP'siz yapılma ihtimali var... Demek ki bu mesele hallolmadan "erken seçim" hayal... Bilal Yılmaz dostumuz haklı. Siyasette, değil bir hafta, 24 saat bile çok uzun süre. Bugünden yarına nelerin değişeceği, örneğin DSP'deki kopuşların nerede duracağı, "varlık nedeni" ortadan kalkmış hükümetin görevi ne zaman bırakacağı, Kemal Derviş'ten yüz bulamayan istifacıların bu kez hangi kapıyı çalacağı, siyasi geleceğini DSP'deki "oldu-bitti"lere endekslemiş İsmail Cem'in "vefa istifaları"ndan sonra nasıl bir tavır takınacağı, 3 Kasım blöfüyle ortaklarını zora sokan Devlet Bahçeli'nin bu kez hangi muhayyel tarihi işaret edeceği... Meçhul... Belki içinde istifacıların ve DYP'nin de yer alacağı yeni bir hükümet kurulacak. Belki Tansu Çiller Başbakan olacak. Belki Kemal Derviş fikrini değiştirip istifacılarla hareket edecek. Belki bu hükümet kendi küllerinden yeniden doğacak. Belki hiçbir halt olmayacak. Bilmiyorum... Ama ben görüşümde ısrarlıyım: "Devletin hassas dengeleri" gözetilerek o konuma getirilip yerleştirilmiş, rant mekanizmasının başında haketmedikleri payelerle taltif edilmiş politikacıların erken seçimi göze alacaklarını sanmıyorum. Buna bazı muhalefet partileri de dahil. Beklenmedik, hesaba katılmadık, "tahayyül ötesi" gelişmeler olmadığı sürece, her opsiyonu sonuna kadar kullanacaklardır. Nitekim, bu satırların yazıldığı saatte, Başbakan Ecevit, istifacılardan boşalan koltuklara yeni atamalar yapıyordu. "Çıkmadık candan umut kesilmiyor", gördüğünüz gibi. Hayır, hükümete ömür biçmiyorum. Seçimlerin ne zaman yapılacağı konusunda öngörüde de bulunmuyorum. Fal, hiç açmıyorum. Son tahlilde hiçbiri beni ilgilendirmiyor. Ayrıca, hiç kimsenin değiştirmeye cesaret edemediği bu sefil siyasi partiler kanunuyla yapılacak bir erken, normal ve geç seçimin ülkeye yararlı olacağına da inanmıyorum. Fakat keyfiyet, televizyondan gelişmeleri "anında" izleyip fikir sahibi olan T. Özçay gibi terbiyesizlere, "Kıvır kıvır, iyi kıvırıyorsun" şeklinde "terbiyesizlik" etme hakkı bahşetmiyor.
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |