Haber bizim gazetelere de yansıdı: Amerikan savunma bakanlığı (Pentagon), kurduğu yeni bir birimle, başta Müslüman ülkeler olmak üzere dünya kamuoyunu etkileme çalışmaları yürütecekmiş... Bir gazete, haberi, "Pentagon asparagas yapacak" başlığıyla verdi. Bu başlığı hak eden, Pentagon'un, besleyeceği ajanslara, kaynağını belirtmeden ve gerekirse yalana da saparak haberleri sunacak olması. Bu işle ilgilenecek yeni birimin adı, 'Office of Strategic Influence' (stratejik etkileme ofisi), niyeti yeterince açığa vuruyor.

New York Times gazetesi yeni birimin kapsama alanını şöyle özetliyor: Pentagon, izini belli etmeyerek, yabancı medya kuruluşlarına haber sızdıracak... Bunların bir bölümü halkla ilişkiler (PR) kampanyasının 'beyaz' haberleri olabildiği gibi, bir bölümü de dezenformasyon amaçlı 'kara' haberler olabilecek... Gazetecilere, kanaat önderlerine ve yabancı liderlere, gönderildiği adres belirsiz, temelde Amerikan görüşlerini savunan veya 'düşman' yabancı ülkeleri karalayıcı e-posta mesajlar gönderilecek...

Yeni kurulan birimin sorumlularından psikolojik savaş uzmanı bir albay, Thomas A. Timmes, "Savunma bakanlığının bugüne kadar uzak durduğu yöntemler bunlar" demiş üstlendikleri görev için. Pentagon, işi iyi bilmediğinden, daha önce CIA, Kuveyt Kraliyet Ailesi ve Irak muhalefeti ile çalışmış Rendon Group adlı bir şirketle anlaşmış...

Amerika'nın zoru, herkesin bildiği gibi, Irak ve Saddam Hüseyin'le. Afganistan'a savaş açarken yanında bulduğu ittifak, özellikle George W. Bush'un, Irak, İran ve Kuzey Kore için 'Şer mihveri' kavramını kullandığı 'birliğe sesleniş' konuşmasından sonra, çatırdamaya başladı. Irak'a saldırırsa, ABD, yanında en yakın müttefiklerini bile bulamayacak. Bu sebeple, ABD'nin, dünya kamuoyunu ve bir Müslüman ülkeye daha saldırılmasına sert tepkiler verebileceği düşünülen İslâm Dünyası'nı hazırlama amaçlı bir kampanya planlanmasını doğal karşılamak gerekiyor.

Aslına bakılırsa, 11 Eylül sonrasında, Amerikan yönetimi, Pentagon'da oluşturulan birimin görev alanına giren faaliyetleri hiç ihmal etmedi. Kendi deyimleriyle 'kara haber' denilebilecek pek çok 'dezenformasyon' kampanyası, savaş öncesi ve sırasında, ABD tarafından alenen yürütüldü. Irak'ı 11 Eylül eylemlerine bağlamak için ortaya atılan, o eylemlerde 'baş sorumlu' ilân edilmiş Muhammed Atta'nın, Prag'da, Irak'lı bir diplomatla görüştüğü haberini hatırlayacaksınız. Haberde adı geçen el-Ani adlı diplomattı. Atta ile görüştüğü haberinin 'dezenformasyon' olduğu sonradan anlaşılmasına rağmen, el-Ani, büyükelçi olarak bulunduğu Ankara'dan apar topar ayrılmak zorunda kaldı.

ABD yönetimi, 11 Eylül'den sonra başlattığı 'teröre karşı savaş' kampanyası içerisinde, yoğun bir 'PR' atağına girişme niyetinde olduğunu, gerekirse Hollywood teknik ve yöntemlerine başvurmaktan kaçınılmayacağını daha işin başında açıklamıştı. Başkan Bush'un, reklâmcılık merkezi Madison Avenue'den Beyaz Saray'a bu amaçla transfer ettiği bir de danışmanı var.

Öyle anlaşılıyor ki, yenilik, amaç ve kullanılan yöntemlerde değil, birimin savunma bakanlığı bünyesinde oluşturulmasında.

Böyle bir taşınma kararında, benzeri çalışmaların, bazı üçüncü dünya ülkelerinde, savunma bakanlığı veya askeri kuruluşlar içerisinde yürütülmesinin etkisi bulunabilir. 'Toplum mühendisliği' ve 'psikolojik savaş' gibi kavramlar, medya ile ilişkiler boyutu da eklenerek, çoğu kez, savunma ile ilgili devlet yapılanması içerisinde mütalaa ediliyor o ülkelerde. Pentagon bu konulara yabancı olabilir, ancak Irak, Suudi Arabistan ve refleksleri onlardan farksız başka bazı ülkelerde, toplumu belli bir çizgide tutabilmek için gerekirse yalana-dolana ve dezenformasyona başvurmayı öngören çalışmalar, kucaklatma veya karalama kampanyaları, 'savunma' alanına girebiliyor.

11 Eylül, pek yabancımız olmayan ilginç bir sürece dönüşüyor...

FEHMİ KORU

Künye

Temsilcilikler

ReklamTarifesi

AboneFormu

MesajFormu