Bir haber ki, ek bir yoruma ihtiyaç hissettirmiyor. O kadar net, o kadar gözlerin içine sokacak nitelikte... Haberi New York Times veriyor. Okuyalım:

"ABD Savunma Bakanlığı'nın (Pentagon) bünyesinde 11 Eylül saldırıları sonrasında kurulan "Stratejik Etkileme Ofisi", dünya kamuoyunu şartlandırmak amacıyla medyaya yalan haber yaymayı da görevleri arasına dahil etmeye hazırlanıyor.

Milyonlarca dolarlık bütçeyle kurulan "Stratejik Etkileme Ofisi", yabancı basın-yayın organlarını doğru bilgilendirmenin yanısıra, bilinçli biçimde yanlış bilgi vermenin de aralarında bulunduğu bir dizi plan hazırladı.

ABD'nin Afganistan operasyonunun ardından özellikle İslam ülkelerindeki halkın desteğini kaybetmesinden duyulan endişeler üzerine oluşturulan Stratejik Etkileme Ofisi, şimdi misyonunu Ortadoğu, Asya ve hatta Batı Avrupa'yı da içine alacak şekilde genişletmeyi ve normalde Dışişleri Bakanlığı tarafından yerine getirilen geleneksel rolü üstlenmeyi amaçlıyor. Hava Kuvvetleri'nden General Simon P. Warden tarafından yönetilen ofis, sadece yabancı basın ve İnternet'i değil, üstü kapalı operasyonları da kullanmayı amaçlayan bir dizi gizli öneri hazırladı.

Emekli albay ve psikolojik operasyonlar sorumlusu Thomas Timmes, Savunma Bakanlığı'nın bu şekilde yabancı kamuoylarını etkilemek için sahip olduğu araçları yürürlüğe koyduğunu ve geleneksel olarak yapmadığı işleri üstlendiğini bildirdi. General Warden'ın yanlış bilgilendirme ve gizli operasyonların yer aldığı "kara kampanya"dan, doğru ve açık bilgilendirmeyi içeren "beyaz kampanya"ya kadar geniş bir misyonu hedeflediğini kaydeden Pentagon yetkilileri, başka bir önerinin de, yabancı gazetecilere ve liderlere Amerikan görüşlerini yayan ya da düşman hükümetlere saldıran e-mail'ler göndermek olduğunu kaydettiler. Bu tür bilgilendirme, Amerikan ordusu ile doğrudan bağlantısı olmayan kuruluşlar aracılığıyla yapılacak.

Henüz Bush yönetiminin onayına sunulmamış olan ve Savunma Bakanı Donald Rumsfeld'in, hukuk müşavirine incelettirmekte olduğu öneriler, bazı Bakanlık yetkililerinin tepkisine neden oldu. Bunun, Savunma Bakanlığı'nın açık biçimde yaydığı bilgilerin inandırıcılığına gölge düşürebileceğini bildiren yetkililer, tek bir ofisin, "bilgisayar şebekelerine saldırı, psikolojik faaliyet ve yanıltma" gibi üstü kapalı yöntemler kadar Amerikan ordusunun tüm dünyaya ulaşabilen halkla ilişkiler kaynaklarını ve personelini kullanma yetkisine sahip olmasından da rahatsızlık duyduklarını kaydettiler.

Bu arada böyle bir yapılanmaya yönelik eleştiriler de var. Ofisi eleştirenler, bu yöntemlerin yasadışı olabileceği ve yabancı kamuoylarını yanıltmak için kasıtlı olarak Reuters ve AFP gibi yabancı ajanslara verilebilecek haberlerin Amerikan basın-yayın organlarınca da "doğruymuş" gibi kullanılabileceği uyarısında bulundular.

Ancak müttefik ülkelerin, Amerikan ordusunun kendi sınırları içindeki basını etkilemeye yönelik herhangi bir girişime itiraz edebileceklerini belirten bir Pentagon yetkilisi de, "Dost olmayan ülkeler için bilgilendirme kampanyasının kullanılmasını herkes anlar, ama aynı araç ve taktiklerin dost ülkeler için de kullanılması rahatsızlık yaratır" dedi.

Bu arada Pentagon bünyesinde kurulan yeni Stratejik Etkileme Ofisi'ne yardımcı olmak amacıyla aylık ücreti 100 bin dolar olan bir de danışma firması tutulduğu bildiriliyor. Eski Amerikan Başkanı Jimmy Carter'ın seçim kampanyasında görev alan John W. Rendon Jr. tarafından yönetilen Washington merkezli Rendon Grubu'nun, daha önce CIA, Kuveyt Emirlik ailesi ve Irak lideri Saddam Hüseyin'e muhalif olan Irak Ulusal Kongresi için geniş çaplı çalışma yaptığı kadediliyor.

Rendon Grubu'nun, özellikle Irak'ın 1990'da Kuveyt'i işgal ettiği sırada uyguladığı vahşet konusunda Arap ülkelerinde de propaganda kampanyası yürüttüğü ifade ediliyor. Şimdi Bush yönetimi tarafından kiralanan grubun, "Saddam'ı devirmek" şeklindeki ortak hedef bünyesinde birleştiği de belirtildi. Bir Pentagon yetkilisi, "Saddam Hüseyin, büyük bir enformasyon saldırısı yürütüyor ve biz bunu karşılamak için hiçbir şey yapmadık" ifadesini kullanıyor."

Haber bu. Haberde bir "hazırlık"tan söz ediliyor. Oysa "Hazırlık" boyutunun fazla olduğunu not etmeliyiz. Amerika'nın eskiden de bir "dezenformasyon" birimi olduğunu, aslında her ülkenin böyle birimleri bulunduğunu ifade bile zait.

Ancak yine de taze boyutları bulunan böyle bir haberi okuduktan sonra Amerika'nın, diyelim Körfez Savaşı, diyelim 11 Eylül, diyelim Afganistan savaşı, diyelim yeni Irak harekatı ve diyelim Bush'un "Şer Ekseni" çıkışına "akıl sağlığı"nı koruyarak bakmanın ne kadar önemli olduğu bir kere daha anlaşılmış oluyor. Böyle bir haberi okuduktan sonra, peşpeşe ülkemizi ziyarete gelen ve Irak harekatında Türkiye'ye rol yüklemek isteyen Amerikan heyetlerinin hangi kara propagandanın uzantısı olduğunu sorma zarureti daha çok ortaya çıkıyor.

Burada en dikkat çeken şeyin, Amerika'nın ne kadar açıktan oynadığı hususu olduğu şüphesiz. Bunun da bir sebebi olmalı. Eğer çok net bir aptallaşma değilse, putlaştı kendi gözünde Amerika ve insan zihni ile alay edebileceğine inandı. "Ben açık bir dezenformasyon (bilgi saptırması, yalan bilgi üretimi) yaparım ve buna insanları inandırırım. İnsanlar buna inanacak kadar aptaldır veya bana buna inanacak kadar çok güvenirler. İnanmazlarsa da umurumda değil, çünkü ben dünyayı yalanıma boyun eğdirecek kadar güçlüyüm" diyecek bir çılgınlık sınırına geldi. Bush'un en son "Şer Ekseni" söylemindeki ton, tam bir megalomaniyi yansıtıyor ve Amerika'nın dostları (içerden gelen eleştiriler bile bunu anlatmaya yeter) bile bunun farkında.

Bush Hitlerleşiyor. Ona yön verenler, dünyayı bir cehenneme doğru sürüklüyor. Belki de şu anda yapılacak en acil iş, Amerika'yı akıl sağlığına çağırmak...

AHMET TAŞGETİREN

Künye

Temsilcilikler

ReklamTarifesi

AboneFormu

MesajFormu