T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Miloşeviç ne kadar Batılı?

Kafalarını, "Batı" ve "Komplo" kavramlarını birbirine karıştırmak için çalıştıranların, Yugoslavya'nın eski Devlet Başkanı Slobodan Miloşeviç'in yargılanmasını, dikkatle izlemeleri gerekiyor.

Uluslararası Savaş Suçluları Divanı'nda yargılanan ilk Devlet Başkanı Miloşeviç..

Eski Yugoslavya toprakları üzerinde olup-bitenler, Miloşeviç'e yönelik suçlamaları oluşturmakta..

Yani bir anlamda, "Bağımsızlık" ve "Ulusal Egemenlik" kavramlarının içeriği de yargılanıyor Lahey'de..

Seçilmiş ya da seçilmemiş, ama meşru oldukları tartışılmayan ulusal yöneticilerin, kendi vatandaşlarına, "birlik ve bütünlüğü korumak için", herşeyi yapabilme hakları var mı?

Lahey'de, bu konu da yargılanıyor.

"Soykırım", "insanlığa karşı işlenmiş suç", "Cenevre Konvansiyonları'nın ihlali", "savaş kanun ve geleneklerinin çiğnenmesi"..

Bu tür "suç"lar var iddianamede..

Özellikle Boşnaklar'a, sonra da Kosovalı Arnavutlar'a karşı, Sırplar'ın veya Yugoslav kamu görevlilerinin uyguladığı tedbirler, Miloşeviç'e göre, "Ulusal Egemenlik Kavramı"nın içeriğinde var.

Ve Miloşeviç, kendini şöyle savunuyor özde..

-Batı, Yugoslavya'nın birlik ve bütünlüğünü dinamitledi.. Yugoslav topraklarında ekonomik, kültürel, sosyal ve siyasal güçlerini egemen kılmak için, Yugoslavya'yı parçaladılar.. Önce Sovyetler'i parçalamışlardı.. Sonra da Yugoslavya'yı parçaladılar..

Miloşeviç'in bu sözlerinin benzerlerini, Türkiye'de de "Dış Düşmanlar" ve "Batı'nın Komploları"nı işleyenlerin ağzından, sık sık duymuyor muyuz?

Burada bir durup düşünmeliyiz..

-Batı kimdir, nedir?

Kimine göre Batı, Avrupa'nın ve Kuzey Amerika'nın oluşturduğu "Hristiyan Dünya" anlamına gelmiyor mu?

Ama Lahey'de, eski Yugoslavya toprakları üzerindeki Müslümanlar'ı soykırıma tâbi tutan, "Hristiyan Miloşeviç" yargılanıyor..

Diyelim ki Batı, NATO'nun içinde örgütlenen "emperyalist askeri güç"tür..

Bu da olamaz..

Çünkü, Türkiye de NATO'nun üyesi..

Üstelik dün, NATO'ya girişimizin 50'nci yıldönümü değil miydi?

Acaba Batı, bir "coğrafya" mı?

Buna bakarsanız, Miloşeviç'in Yugoslavya'sı, bizden daha Batı'da ve üstelik Avrupa'nın taa göbeğinde..

Ve Hitler de, Mussolini de "Batılı" değiller miydi?

Diyelim ki, Batı Türk Kurtuluş Savaşı'nda "Karşı Cephe"ydi.. Batı, bizim bağımsızlığımızın ezeli düşmanı ve birliğimizin tehdididir..

Neticede "Bütün Atatürkçüler, Batı'nın komplolarına karşı hazırlıklı olmalı ve 2'nci Kurtuluş Savaşı için işaret beklemeli"dir..

Peki o zaman Atatürk, bir Meclis oturumunda Batı'nın (veya İsviçre'nin) Medeni Kanunu'nu nasıl kabul ettirdi Türkiye'ye?

Neden Batı (veya Latin) alfabesini aldık?

Özetle, şu anda yargılanan Miloşeviç'in kafası ne kadar karışıksa, Türkiye'de "Batı" üzerinde çeşitlemeler yapan değişik kesimlerin kafaları, daha fazla karışık..

Ama sanmayın ki, bugün "Batı"yı simgeleyen ABD'nin kafası çok berrak..

NATO, 53 yıl önce, bir Süper Güç olan Sovyetler Birliği'ne karşı caydırıcı güç olarak kurulmuştu..

Şimdiki NATO, nerede olduğu bilinmeyen Usame Bin Ladin'in peşindeki polis veya dört Amerikan başkanından daha uzun süre iktidarda bulunan Saddam Hüseyin'in öcüsü konumunda..

Özetle, biz Batılı değilsek, Miloşeviç mi Batılı?

ŞAKA

Emredin.. Göreve hazırız!..

Ordu Yardımlaşma Kurumu'nun bankası "Oyakbank", reklamlarında "Emredin, göreve hazırız" sloganını kullanınca, bunu Hürriyet haber yapmış..

"Emir bekleyen banka olur mu", demeyin.

28 Şubat döneminde manşetleri ve köşeleri okuyanlar, "medya"nın her gün, "Emredin, göreve hazırız" sloganı attığını unuttular galiba.. Ayrıca şu anda, siyaset ve tüm ekonomi, İMF'nin emirlerini beklemiyor mu?

BAYRAM'I ŞİMDİDEN KUTLUYORUM

Bir hafta için ayrılıyoruz!..

Siz sayın okurlarımla, haftanın yedi günü, Yeni Şafak aracılığıyla birlikteyim..

Tatildeyken, yolculuklardayken bile ara vermedim yazılarıma..

Ama şimdi, bir haftalık bir yurt-dışı seyahat dolayısıyla, sizlerden izin istiyorum.. Gideceğim yabancı ülkelerde ne gördüysem, dönüşte sizlerle paylaşacağım..

Aslında biz yazarlar, kendimizi abartarak önemseriz..

Yazılarına ara veren bazı meslektaşlarım, "Ben yokken ülke ve dünya başıboş" kalacak endişesi içinde tatillerine başlarlar..

Hani, ilkokuldaki çocuğa, dünyayı, insanları ve rakamları anlatmak amacıyla, öğretmen bir örnekleme yapmış..

-Her nefes aldığında, dünyada bir insan ölüyor, demiş..

Sonra bakmış ki, çocuk, nefesini tutmuş öylece duruyor..

Ben o tür yazarlardan değilim..

Siz de, ben de biliyoruz ki, yazsak da, yazmasak da, "Kader" hükmünü icra edecektir.

Önemli olan, "yazının engellenmemesi"dir, "susturulmamak"tır..

Bir de "evrensel doğru"nun yanında olmaktır önemli olan..

Neyse.. Bir hafta için ayrılıyoruz..

Hepinizin Kurban Bayramı'nı kutluyorum!..

Yahya Kemal, Rumelihisarı'nda bir yokuşu çıkarken, terlemiş, yorulmuş.. Bir bakkalın önündeki boş sandalyeye oturmuş..

Hemen çıkmış bakkal, sormuş,

-Beyefendi birşey mi alacaktınız!

Yahya Kemal terini silerken cevap vermiş..

-Evet.. Biraz nefes alacaktım!

Benimki de öyle birşey işte..


19 Şubat 2002
Salı
 
MEHMET BARLAS


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED