Türkiye'yi, cumhuriyet tarihinin en ağır ekonomik krizine sürükleyen tarihi MGK toplantısının üzerinden bir yıl geçti. Anayasa kitapçığının havalarda uçuştuğu Milli Güvenlik Kurulu toplantısının bedeli ağır oldu. Bir yıllık dönemde, Türkiye yüzde 60'lar düzeyinde fakirleşirken, milyonlarca kişi de işsiz kaldı. MGK toplantısında kavgaya neden olan yolsuzluklar konusunda ise bir arpa boyu yol alınmadı. Sorumlular yargılanmadı, siyasi olarak bir bedel ödenmedi.

Tarihler 19 Şubat 2001'i gösterdiğinde, IMF destekli istikrar programı uygulayan Türkiye, Kasım krizinin yaralarını sarmaya çalışıyordu. Her ay yapılan MGK toplantısı bu kez 19 Şubat'a alınmıştı. MGK toplantısından önce, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in talimatı ile Devlet Denetleme Kurulu kamu bankalarında ve bazı enerji ihalelerinde inceleme başlattı. Bu inceleme, Köşk ile hükümet arasında iplerin gerilmesine neden oldu.

Kitap krizin fitilini ateşledi

Sezer, MGK toplantısının başında yaptığı açış konuşmasında, hükümete yolsuzluklar konusunda ağır eleştiriler yöneltti. Bu eleştiriler üzerine Sezer ile Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan arasında, Anayasa kitapçığını fırlatmaya varan bir tartışma yaşandı. Ve, Ecevit başta olmak üzere hükümet üyelerinin, toplantıya terketmeleri ile MGK toplantısı tarihinde ilkkez yarıda kaldı.

Başbakan Ecevit'in, toplantı sonrası yaptığı açıklamalar, Şubat krizinin fitilini ateşledi. Ecevit'in açıkmaları ile birlikte, Merkez Bankası'na 7,1 milyar dolarlık döviz talebi geldi. Ve hükümet, 21 Şubat gecesi, IMF'nin dayatması ile dalgalı kura geçme kararını almak zorunda kaldı. Aynı gün Merkez Bankası, bazı bankalara 3,1 milyar dolar döviz sattı.

Krizin faturası çok ağır oldu...

MGK toplantısıyla fitili ateşlenen ekonomik krizin faturası çok ağır oldu. Türk ekonomisi, yüzde 8'ler düzeyinde küçüldü. Enflasyon yüzde 90'lara yükseldi. Ve şubat krizinin ardından, yaklaşık 1,5 milyon kişi işsiz kaldı. Binlerce işletmelerinin kapısına kilit vurdu. Her Türk vatandaşı ortalama olarak yüzde 60 oranında fakirleşti.

Şubat kriziyle birlikte, ekonomin başına Dünya Bankası Başkan Yardımcısı olarak görev yapan Devlet Bakanı Kemal Derviş getirildi. IMF ile yeni bir anlaşma yapılarak, Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı uygulamaya konuldu. Türkiye, son iki yıl içinde IMF'den yaklaşık 31 milyar dolarlık kredi taahhüdü aldı. Bunun büyük kısmı kullanılan bu kredilerle Türkiye IMF'ye en fazla ülke haline geldi.