T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

G Ü N D E M

Ben MİT'i MİT beni izliyordu

Ferman Demirkol, Ebulfez Elçibey'le olan görüşmelerinin, MİT Müşaviri Güven ile Büyükelçi Karamanoğlu arasında tartışmalara neden olduğunu anlatıyor.

OMON Birlikleri Komutanı Ruşen Cevadov'un Azerbaycan Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev'e karşı 1995'te başlattığı hareket içinde yer alan Ferman Demirkol, Diktatörleri Uyku Tutmaz isimli kitabında tartışmalara neden olacak ilginç anekdotlar yer alıyor. Kutlu Savaş'ın hazırladığı Susurluk Raporu'nda dönemin Başbakanı Tansu Çiller, DYP Milletvekili Ayvaz Gökdemir, MİT ve Emniyetin Aliyev'e karşı harekette aynı noktada oldukları ileri sürüldü. Ancak Demirkol, kitabında tam aksine Çiller'in, Aliyev'e destek verdiğini açıkladı. Kutlu Savaş'ın kendisiyle görüşmemesini eleştiren Demirkol, Susurluk Davası'ndan mahkum edilen Özel Harekat Dairesi eski Başkanı İbrahim Şahin'in Bakü'de yaptığı temaslara da ışık tutuyor.

Kenan Gürel MİT'e güvendi

"Kenan Gürel'in dikkatsizce MİT'e bilgi verebileceği endişesi içindeydim. Ben Ankara'ya güvenmiyordum diyerek Süleyman Demirel ve Tansu Çiller'i kastetmiştim. Çünkü her ikisi de Aliyev'i destekliyorlardı. Oysa biz Aliyev karşıtı bir hareket içindeydik. Daha sonra hapis yatan Kenan Gürel'in, burada yaptığı itiraflarından haklılığım ortaya çıktı."

MİT Müşaviri istenmeyen adam

27 Mart 1995 günü yani olaydan 10 gün sonra Ankara'ya geldiğimde Büyükelçi Altan Karamanoğlu ile MİT Müşaviri Ertuğrul Güven istenmeyen adam statüsü ile THY uçağı bile beklenilmeden ilk Azerbaycan uçağı ile yurt dışı edilmişler. Oysa bu kişiler, olayın sıcaklığını koruduğu, olaydan sonraki üç-dört günde istenmeyen adam değillerdi."

General Alan'la diyalogtaydım

"Engin Alan Türkiye'nin Bakü Askeri Müşavirliği'ne tayin olduktan sonra tanıdığım bir generaldir. MİT Müşaviri Ertuğrul Güven'in bir anlamda sürgün olarak Bakü'ye gönderilmesi nedeniyle bir etkisinin olmadığını gördüğümden ben, Bakü'de yakın diyaloğumu Mehmet Ali Bayar'la birlikte General Engin bey ile sürdürüyordum. Ertuğrul Güven MİT Müsteşar Yardımcısı iken MİT'teki iç çatışma nedeniyle Bakü'ye müşavir olarak gönderilmiş birisiydi. Benim, Büyükelçiliğin diğer müşavirleri ile olan ilişkim ne mesafede ise Ertuğrul Güven ile ilişkim aynı mesafedeydi. MİT mensupları gözümüzde esrarengiz ve soğuk insanlar gibi görünseler de görüşüp konuştuğunuzda onların da devletin diğer kurumlarında çalışanlardan hiç de farklı olmadıkları anlaşılır.

Güven MİT'ten ihraç edilecekti

Ertuğrul Güven ile ilişkilerimde anladım ki kendisinin Ankara'da hiçbir etkinliği yok idi. O sadece İsmail Hakkı Karadayı'nın Genel Kurmay Başkanı olması durumunda belki MİT Müsteşarı olmak için şimdilik Bakü istasyonunda zaman geçiriyordu. Ancak büyük talihsizlik olarak 1995 Mart olayı meydana geldi. Tesadüfen bir telefon konuşmasında adı geçtiği için Haydar Aliyev, Güven'i Türkiye'ye apar topar geri gönderdi. Benim dışımda Güven, Cevadov ve Kenan Gürel'e neler söylerdi onu bilmiyorum. Ancak 17 Mart'taki katliam günü Kenan Gürel ölmüş müydü yoksa yakalanmış mıydı belli değildi. Bir ara öldüğü haberi gelince Güven, 'Kerata öldü kurtuldu, bazı şeyler de kapandı' şeklinde bir cümle sarfetti. Daha sonra Gürel'in ölmediği yakalandığı haberi gelince Güven oldukça bozulmuştu. Güven benden önce Bakü'yü terketmek zorunda kalmıştı."

MİT Müşaviri ile Büyükelçi kapıştı

Ferman Demirkol, Bakü Büyükelçisi Altan Karamanoğlu ile MİT Müşaviri Ertuğrul Güven arasında bilgi alışverişi konusunda tartışma yaşandığını da aktarıyor kitabında. Büyükelçi, Demirkol'un 1995 darbesi öncesinde Elçibey ile gizli görüşmeler yaptığından kendisini haberdar etmeyen MİT Müşaviri Güven'e çıkışıyor. Olay kitapta şöyle anlatılıyor: "Büyükelçi Karamanoğlu, 'Demirkol, Elçibey'le görüşüyor, sizin ya haberiniz olmuyor ya da bana haber vermiyorsunuz' diye sert bir çıkışta bulunmuş. Ertuğrul Güven de 'Beyefendi bu olaydan haberimiz olmadı. Olsa da size bildirmek zorunda değiliz' demiş."

Karaman defalarca arabuluculuk yaptı

Kitabında Rovşen Cevadov'un OMON karargahında Aliyev kuvvetlerine karşı direnirken, Türk Büyükelçisi Karaman'ın defalarca araya girdiğini ifade eden Demirkol, Aliyev'in söz vermesine rağmen beyaz bayrak çeken OMON birliklerine ateş açtığını, Cevadov'un bu sırada öldürüldüğünü yazdı. Cevadov son ana kadar Büyükelçi'yle telefonla konuşuyor. Büyükelçi, Cevadov ve Aliyev arasında hızlı bir telefon trafiği yaşanıyor. Ancak Aliyev, ateş kesilecek demesine rağmen Cevadov ve adamlarına ateş devam ediyor.

ŞAHİN ÖZEL TİMİ YETİŞTİRECEKTİ

Bir gün Azerbaycan TV'sini izlerken İbrahim Şahin'in Bakü'ye geldiğini duydum. Ertesi günü Cevadov tarafından başka bir bakan yardımcısının da katıldığı yemekte kendisiyle tanıştırıldım. Cevadov ile yaptığımız görüşmelerde Şahin'in Azerbaycan'a daveti ile ilgili olarak iki konunun gündeme getirileceğini sezdim. Bunlardan birisi Azerbaycan İçişleri Bakanı'nın belli miktarda göndereceği polisin özel harekat elemanı olarak yetiştirilmesinin sağlanmasıydı. Şahin bu konuda yardımcı olmaya hazır olduğunu ifade ediyordu. Şahin'in kafasındaki diğer bir konu da PKK militanlarının Aliyev iktidarı tarafından korunması, saklanmasının önünün alınması ve bu kişilerin teslim edilmesini sağlamaya yönelikti. Ruşen Cevadov katledildi ve bu iş de yarım kaldı."

ÇATLI HER İŞİNDE BAŞARILIYDI

Abdullah Çatlı'nın isminin 1995 olaylarında anılması, basit bir senaryodan kaynaklanıyor. Ayrıca Elçibey'in görüştüğü bir lejyonu Çatlı zannederek, Çatlı'yla görüştüğünü söylemesi ve daha sonra bunu düzeltmemesi de Çatlı'nın Azerbaycan'a geldiği yönündeki söylentilerin kaynağıydı. Yoksa Çatlı herhangi bir yolla, herhangi bir şekilde Azerbaycan'da olmamıştır. Ancak amaç zorlamalı da olsa Çatlı'yı olayların içinde göstermekti. Çatlı hakkında basında yazılanlara bakılacak olursa, Çatlı'nın girdiği hiçbir işte başarısızlık olmamıştır. Abdullah Çatlı, Azerbaycan işinde olmuş olsaydı, başarısızlık olur muydu? Çatlı'nın tek başarısızlığı ölmesine engel olamamasıdır.

'BASIN KARŞISINA ÇIKMAMI ÖZELLİKLE ENGELLEDİLER'

Uzun süre konuşmadınız; neden?

Baskılar nedeniyle konuşamadım. Azerbaycan'dan döndükten sonra 20 gün basın karşısına çıkarılmam engellendi, konuşturulmadım. Azerbaycan Hükümeti'nin Türk medyası üzerindeki baskıları nedeniyle pek çok programa çıkamadım. Ben de cesaretimi toplayarak kendimi yazarak ifade ettim. Bundan sonra da baskıların devam edeceğini düşünüyorum.

Azerbaycan'a ne zaman gittiniz?

1990-1991'de Azerbaycan Devlet Üniversitesi'nin çağrısı üzerine izin alarak gittim. Hem Devlet Üniversitesi'nde çalıştım hem de Meclis'de Anayasa danışmanı olarak görev aldım. 5 yıllık bir süre ile gitmiştim. 1995 Mart'ındaki olaylar üzerine Aliyev beni de Cevadov ile birlikte olmakla suçladı. Türkiye'den gelen bir özel uçakla Ankara'ya götürüldüm.

Kitapta neler anlattınız?

Kitapta çok şey var. Şimdiye kadar yazılmamış, açıklanmamış konularla ilgili orijnal bilgiler yer alıyor. Türkiye'nin Bakü politikası ile ilgili önemli ipuçları var. Darbe ile ilgili kimsenin anlatmadığı gerçekleri yazdım.

MİT ajanı olduğunuz söylendi hep, ne diyorsunuz?

Bunlar gerçek dışı iddialar. Kitapta bu konu ile ilgili pek çok şey söylüyorum. Azerbaycan Milli Meclisi'nde danışman olarak görevlendirildim. Türk Dışişleri'nin oluru ile başladım. Elbette Bakü'deki Büyükelçilik görevlileri ile temaslarımız, görüşmelerimiz oldu. Bunlar arasında doğal olarak MİT müşavirleri de vardı askeri müşavirler de.



19 Şubat 2002
Salı
 
Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu
Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED