Bilirkişiler komik sayılabilecek bir düzeyde ücret aldıkları halde, bazılarının oldukça fazla mal varlıkları bulunuyor ve bu kişiler holding patronları ile de daima dirsek temasında bulunuyorlar.

Adalet mülkün temelidir. Bu ilkeyi çok önemsiyorum. O nedenle bu yazıyı yazıp yazmamayı çok düşündüm. Ama vicdanım ve değer verdiğim dürüst, vatansever yargı mensupları yazmamı tavsiye etti. Bu günlerde bu konuda yaptığım araştırma ve incelemelerin daha başlangıcında bende de aynı kanaat oluşmaya başladı. Tüylerim diken diken oldu. Güvendiğim bazı yargı mensuplarını dinledikçe dudaklarım daha da uçukladı. İddialar korkunçtu. Bunlardan bir kaçı şöyle idi,"Bazı bilirkişilerin yargıda sürekli işi olan holding patronları ile yakınlığı, yargıdaki seçimlerde bazılarının lehine yaptıkları kulis faaliyetleri, sauna partileri, kışlık, yazlık çiftliklerde özel hafta sonu partileri gibi"

Hakimlerimiz yürürlükteki sistem gereği bazı konuları bilirkişiye göndermektedir. Bilirkişiler yaptıkları işin karşılığı mahkemelerden 50 veya 100 Milyon TL gibi komik sayılabilecek miktarda ücret almaktadır. Öyle bilirkişiler var ki bu kadar az ücrete rağmen ABD'de villalar alabiliyor, tatillerini oralarda yapabiliyorlar. Haklarında bilirkişi olarak görevlendirilmemesi ile ilgili yetkili kurumların kararı olmasına rağmen bilirkişi olabiliyorlar, tarafların geçmişte davalarında hakim olarak görev yapmasına rağmen hakem olarak görev alabiliyorlar. İleride bunları belgeleri ile bu köşeye taşıyacağım. Yargının en üst düzey eski bir başkanının,"Yargı vicdan ile cüzdan arasında"dediği sözü de hepimiz daha dün gibi hatırlıyoruz

YAŞA, VAROL, 28 ARALIK SÜRECİ!

Aç ve yoksul insanların çöplüklerde ekmek topladığı ülkemizde, siyasi gücü eline geçiren bazı siyasiler, kendilerinin ve ailelerinin geleceğini kurtarıyorlar. Lüks daireler, yatlar, katlar, çiftlikler alıyorlar, dolarları yurt dışına kaçırıyorlar. Tehdidin gerçek boyutunu ve getireceği sonuçları çok iyi gören Cumhurbaşkanı ve MGK'nın asker üyelerinin desteğiyle 28 Aralık 2001 günü yapılan MGK Toplantısında Yolsuzlukla Mücadele'nin önemi kararlaştırılarak kamuoyuna açıklanmış,Yolsuzlukla Mücadele hükümete tavsiye edilmişti. Bu konuda MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli öncülük yapmalı, bu göreve talip olmalıydı. Ne yazıktır ki hükümet bu konuda ağırdan almaktadır. Geçmişte 28 Şubat sürecinde MGK tavsiye kararlarına atmaca gibi atlayan bir kısım medya, bazı sivil toplum örgütleri, bazı kamu ve siyaset yetkilileri, Yolsuzlukla Mücadele ile ilgili tavsiyeyi neden duymazlıktan geliyor? Benim geçmişte "Sürekli aydınlık için,bir dakika karanlık" eylemini tertipleyenlere tavsiyem, öncülük yapsınlar ve "Kör kuruşun hesabını sormak için, Atatürk'ün huzurunda ant için" sloganı ile eylem başlatmalarıdır.

MEDYADA YENİ OLUŞUM SİNYALLERİ

Siyasi Yeni Oluşum peşinde olan Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı İ. Melih Gökçek'in Flash TV, TGRT'nin patronları ile pazarlıkları bitirdiği ve Kanal A ile birlikte üç kanala etkili olduğu, Başbakan Yardımcısı A. Mesut Yılmaz'ın kardeşi ANAP MKYK üyesi Turgut Yılmaz'ın da eski gazete patronu M. Ali Yılmaz ile birlikte %50 şerlik eşit hisselerle Milliyet gazetesine talip oldukları pazarlıkların devam ettiği Ankara siyasi ve medya kulislerinde en çok konuşulan konulardır. İtalya'da Berlusconi başbakan seçildikten sonra, Türkiye'de aynı yoldan gitmek isteyenler çoğaldı gibi.

İP'İN 'NEREDEN BULDUN?' EYLEMİ

3628 Sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanunu yürürlükte ve Vergi Usul Kanunu 30/7'ye göre herkes tasarruflarını Maliye'ye izah etmek yükümlülüğünde iken İşçi Partinin "Nereden Buldun" kampanyasına ihtiyaç var mı? Önemli olan bu yasalara işlerlik kazandırmak değil mi? Bu yasaların içeriği aynı zamanda nereden buldun kanununun boşluğunu dolduruyor mu? Bu yasa hükümlerine uygun olarak 57.TC. Ecevit hükümeti üyeleri kendilerinin ve eşlerinin tasarruflarının kaynağını bildirdi mi? Bu tasarruflar mal, ev, daire, villa, şirket, alımında kullanıldı mı? diye sorular çoğaltılabilir. Bu yasal düzenlemeler yeterli de görülmeyebilir. Hatırlamakta fayda var, mevcut Yolsuzlukla Mücadele yasalarının üç ana sorumlusu vardır.

*Vatandaş: Cumhuriyet savcılarına ihbarda bulunacak,

*Mal beyanı kabul eden yetkili inceleyecek,

* Savcılar işlem yapacak.

Açıkça görüldüğü gibi işin başı vatandaşlık görevi ile başlıyor.

DSP'de gizli savaş!

12-13 Şubat 2002 günleri İstanbul da yapılan ve Hıristiyan Avrupa ile Müslüman ülkeleri buluşturan, Uygarlık ve Uyum Toplantısı Organizasyonun Mimarı Dışişleri Bakanı İsmail Cem; DSP de içten içe devam eden Ecevit sonrası Genel Başkanlık yarışında, Devlet Bakanı Kemal Derviş'i, Devlet Bakanı Şükrü Sina Gürel'i, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan'ı bir puan farkla önde solladı. Ancak, Medeniyetler Buluşması'na, ABD'nin katılmadığını, yapılan bazı açıklamalardan da rahatsız olduğunu göz ardı etmemek gerekir. İMF ve Dünya Bankası para musluklarını elinde tutan ABD Yönetiminin, Kemal Derviş lehine verebilecekleri bir sinyalin bir puanlık farkı kapatabileceğini de yok saymayalım. Yarışın her geçen gün daha fazla kızışacağı ve tarafların tüm güçlerini seferber edeceği günler pek uzakta değil gibi. Siyasetin eski kurtlarından olan Bülent Ecevit ise tavrını en son gün ve dakikaya bırakmışa benziyor.

TOPLUM, AYIBI ALKIŞLIYOR

Yargıtay Başkanı Doç. Dr. Sami Selçuk'un "Zorba Devlet'ten Hukukun Üstünlüğüne" adlı eserinin, Yolsuzluklar bölümünde; Gallup araştırmalarına göre; toplumun %51'i ekonomik iyileşmeden, %27'si zengin olmadan yana. "Su akarken küpünü doldur sözü yerinde mi?" sorusuna %62 evet, diyor. "Çalışmadan köşeyi dönmek mi?"sorusuna %74 doğru diyor. Selçuk "Toplum ayıbı alkışlıyor" diyerek, esef ediyor. Yolsuzlukla Mücadele de neden başarılı olamıyoruz? diye soranlara duyurulur.

Tüm okuyucularımın ve Yeni Şafak ailesinin Kurban Bayramı'nı en içten duygularımla kutlarım.

TEVFİK DİKER

Künye

Temsilcilikler

ReklamTarifesi

AboneFormu

MesajFormu