|
|
İstanbul Film Festivali toplu gösteri bölümünün konuğu Fransız oyuncu Alain Delon 13-28 Nisan tarihlerinde düzenlenecek olan 21. Uluslararası İstanbul Film Festivali, geçen yıl büyük ilgi gören Marcello Mastroianni toplu gösterisiyle başlatmış olduğu efsanevi oyunculara adanan yeni bölümünü, bu yıl Fransız sinemasının unutulmaz jönü Alain Delon'a ayırdı. Festivalde "Le Samourai/Kiralık Katil"den "Monsieur Klein/Kaderi Arayan Adam"a, oyuncunun belli başlı yapıtlarından oluşan 9 filmlik bir seçki sunulacak. Oyunculuktan önce Hindiçin'de paraşütçü olarak görev yapan, daha sonra garsonluk, pazarlamacılık gibi çetin işlerde çalışan Alain Delon, ilk filmini çektiği 1957'den beri 45 yıldır sinemaya hizmet ediyor. Onun adını duyurmasına aracı olan yönetmen ise Visconti'den başkası değil. İtalyan ustanın Rocco ve Kardeşleri adlı filminde rol alması, Delon'a izleyen yıllarda iyice pekişecek uluslararası bir ün kazandırdı. Sahne oyunları da dahil olmak üzere Visconti'yle bir çok projede biraraya gelen aktör, 60'ların başından itibaren şöhret basamaklarını hızlı biçimde tırmandı. Eşsiz güzellikteki fiziğine uygun biçimde romantik aşık rollerine çıktığı ilk yıllarda, Fransızların James Dean'i olarak sivrildi. Ona gerçek bir oyunculuk fırsatı sunan ilk filmi ise, Festival'de izleyeceğimiz Kızgın Güneş oldu. Patricia Highsmith'in ünlü romanından uyarlanan bu filmde, kurbanının kimliğine bürünen Tom Ripley rolünü canlandırdı ve karakterinin psikolojik çalkantılarını başarıyla yansıttı. "Rocco ve Kardeşleri"nde ona tamamen farklı bir rol öneren Visconti'yle çalışmak üzere bir süre İtalya'da kaldıktan ve orada çeşitli filmler yaptıktan sonra Vurgun ile suç-gerilim filmlerine dönüş yaptı. 1970'lerde yapımcılığa el atan Delon, 1981'de yönetmenliğe de soyundu. Bertrand Blier'nin yönettiği Ayrı Odalar 1985'te Alain Delon'a En İyi Erkek Oyuncu dalında Cesar ödülünü kazandırdı. Nathalie Baye'in de rol aldığı filmde, evliliği sallantıda olan orta yaş krizindeki bir adamı canlandıran aktör kendi klişesini bir kez daha sarstı. Yine bu dönemde Schlondörff'ün L'amour de Swann Swann'ın Aşkı adlı filminde de rol alarak sanat sinemasına adını bir kez daha yazdırmayı başardı. Festival programında yer alan en yakın tarihli filminde Delon, yaşamının ve sinema oyunculuğunun özeti sayılabilecek bir role çıktı: Edouard Niermans'ın yönettiği Kazanova'nın Dönüşü'nde (1992) ünlü soylu çapkın Kazanova'yı başarıyla canlandırdı. 1995'te Berlin Film Festivali'nin Onursal Altın Ayı Ödülü'nü alan oyuncu sadece etkili bir yüz olmanın ötesinde ünlü yönetmenlerin yapıtlarında sinemaya kazandırdığı ilginç tiplemelerle sadece ülkesi Fransa'da değil, dünya çapında da çabul gören bu büyük oyuncu, hiç kuşkusuz 21. Uluslararası İstanbul Film Festivali'nin hakkında en çok konuşulan isimlerinden biri olacak.
HER DÖNEMİYLE BİR OYUNCU
İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı'nın düzenlediği Uluslararası İstanbul Film Festivali, bu yıl Fransız sinemasının 'yakışıklı yüzü' Alain Delon'a özel bir bölüm ayırıyor. 13-28 Nisan tarihlerinde gerçekleşecek olan Festival'de, sanatçının 1960'lardan 1990'lara uzanan zengin sinema kariyerinden seçilmiş 9 film, "Beyazperdede Bir İlah" başlığı altında gösterilecek. Oyuncunun hemen her dönemine uzanan söz konusu seçki, aynı zamanda Rene Clement'dan Henri Verneuil'e, Bertrand Blier'den Jean Pierre Melville'e Fransız sinemasının usta yönetmenlerini de biraraya getiriyor. Delon'a ayrılan bölümde, Clement'in/Kızıl Güneş (1959), Melodie en sous sol/Vurgun (1963), Melville'in Kiralık Katil (1967), Jacques Deray'in Sen Benimsin (1968) ve Üç Adam Ölecek (1980), Joseph Losey'in Kaderi Arayan Adam (1976), Blier'in Ayrı Odalar (1984), Edouard Niermans'ın Kazanova'nın Dönüşü (1992) ile aktörün kendi yönettiği Bir Aynasızın Postu İçin (1981) adlı filmler yer alıyor.
|
|