T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Bunları biliyoruz zaten... Peki Derviş'e ne oldu?

Türk siyasetinin ve toplumsal yaşamının üzerindeki sis, mutlaka aralanmalıdır..

Açık ve seçik söyleyelim..

İMF'den kaç milyar dolar gelirse gelsin, toplumda ve piyasada eksik olan "güven" duygusu onarılmadıkça, bu paralar da çarçur olur..

Zaten "İMF kaynağı" denilen bu paralar, neticede "Türkiye'nin Dış Borç" listesine ekleniyor..

Yani Ecevit'in morali ile birlikte, Türkiye'nin dış borç rakamı da yükseliyor.

Bir önemli mesele şu..

Diyoruz ki, İMF'den ve Dünya Bankası'ndan 30 milyar doları aşkın para giriyor Türk Hazinesi'ne..

Biliyoruz ki, sadece şu ana kadar el koyulan bankaların açığını kapatmak için, "en az" 20 milyar dolar gitti..

Şimdi de, "öz-sermayesi olan ama durumları sağlam olmayan" tanımına giren bankalara 4-5 milyar dolar aktarılacağı söyleniyor..

Yani görüldüğü gibi "taşıma su"yla bu değirmeni döndürmek çok zor..

Adeta, "haydan gelen huya gider" gibi bir durum var..

Sebep de, bu Koalisyon İktidarı'nın, ekonomiye dönük alanlardaki iktidarsızlığı..

Hani, ilkokul 1'inci sınıftaki çocuğun durumunu anlatan hikaye var ya..

Öğretmen sormuş çocuğa..

-Kilosu 5 liradan 5 kilo pirinç, kilosu 3 liradan 3 kilo şeker, litresi 4 liradan 4 litre zeytinyağı alsan, bakkala ne kadar para ödersin?

Çocuk gülmüş, cevap vermiş..

-Bunları bakkaldan alınca hiç para ödemem.. Hepsini, deftere yazdırırım.. Aybaşında babam öder..

Ecevit ve yol arkadaşları da böyle..

-Doğalgazı ucuza satın, bankalara kaynak aktarın, köy-kente yol yapın.. Hesabı deftere yazdırın.. Aybaşında İMF Baba öder..

O kadar bilinçsizler ve duruma o kadar hakim değiller ki..

"Özelleştirme" yapacağız diye yola çıktılar..

Cumhuriyet tarihinin en büyük "Kamulaştırma Hamlesi" yapıldı.. El koyulan bankalar ve iştirakleri, devletleştirildi..

Bir Allah'ın kulu da çıkıp, "Yaptığınızın farkında mısınız" diye sormuyor..

Aslında herkes biliyor ki, bunlar ehliyetsiz..

İki yıla yakın süre, hiç tartışmadan "sabit kur"a teslim ettiler ekonomiyi.. İthalat arttı, ihraat düştü, üretim engellendi..

Şimdi de, "dalgalı kur"da döviz kurunu sabitleştirdiler.. Enflasyon hızı yüzde 86 çıkmış.. Doların değeri, bir ay öncesine göre daha düşük..

Bir anlamda, Türk Lirası, revalüe edildi..

Bu böyle giderse, 4-5 ay sonra, 2001'in şubatındaki noktaya gelinmez mi?

Ve döviz mevduat hesaplarının faizini, emir ve komuta zinciri altında, hâlâ sıfırlıyorlar..

Biliyoruz artık..

Bunlardan ne köy olur, ne kasaba..

Ama ya Kemal Derviş'e ne demeli?

Ne oldu "şeffaflık"?

Hani "rekabet" ortamı haklı olacaktı?

Derviş de, şeyhlerine uydu sonunda..

Kimin eli kimin cebinde olacak ve hangi banka kurtarılacak, kimse bilmiyor..

Acaba Mesut Yılmaz, Kemal Derviş'e "siyasette ve piyasada, teori ve pratik" konusunda ders mi verdi?

-Ne yaparsan yap.. Hiçbir şey olmaz, bu millet unutur, mu dedi acaba?

ŞAKA

Öyle değil mi?

Doğrudur..

30 yılda bir böylesine yoğun kar yağan kentlerde, kara karşı sürekli donanımlı olmak, elbet akıl kârı değil..

Bu mantıktan giderek, şunu da söyleyebiliriz..

100 yılda bir büyük deprem olan kentlerde, depreme karşı sürekli donanımlı olmak da, akıl kârı değildir..

İMAJ OYUNLARI

Asker, "Batılılaşma"nın engeli mi?..

Türkiye'de çok ciddi sorunlardan biri de "imaj" meselesi.. Türkiye, hâlâ "cilalı imaj çağı"nı yaşıyor.. Bunda da, medyanın payı çok fazla..

Örneğin şöyle bir görünüm sunuluyor kamuoyuna..

Siyasetçiler ve özellikle Mesut Yılmaz, demokrasiyi, insan haklarını, şeffaflığı ve Avrupa Birliği üyeliğini çok istiyor..

Ama, "ulusal güvenlik" gerekçeleriyle, belirli kurumlar ve özellikle Genelkurmay, Avrupa Birliği üyeliğimizi engelliyorlar..

Aklınız alıyor mu?

Siyasette "Şarklılık" denilen olgunun bütün öğelerini simgeleyen Mesut Yılmaz, Avrupa Birliği'ni isteyecek.. Yani "Şeffaflık", "Hukukun üstünlüğü", "Siyasi Ahlak" gibi kurumları, Türkiye'ye getirmeye uğraşacak..

Ve, bütün yapısı ile Batı'ya entegre olmuş bir Silahlı Kuvvetler, Türkiye'nin Ortadoğu'da izole olmasını savunacak..

Kısacası, bir "imaj oyunu" veya bir "yanıltma oyunu" var şu anda sahnelerimizde..


8 Ocak 2002
Salı
 
MEHMET BARLAS


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED