|
|
İrtica ile mücadele
devam etmeli
Siz ne düşünüyorsunuz bilmiyorum ama, bana sorarsanız insanlar gibi ülkelerin başarıları da istikrara bağlı. Bir hedef seçilmiş, bir politika belirlenmişse şartlardaki değişiklikler bahane edilerek o hedeften, o politikadan uzaklaşılmamalı, taviz verilmemeli. Bu bakımdan ben şahsen Türkiye'de yürütülen "irtica ile mücadele" politikasındaki istikrara bayılıyorum. Ne ekonomik kriz, ne sosyal patlama ve ne de devletin iki kuruşa (dolara yani) muhtaç hale gelmesi bu politikada bir gevşemeye yol açmadı. Ben istikrar diye işte buna derim. Bakın İmam Hatip Liseleri eski gücünün onda birine düştü, Kur'an Kursları kapatıldı, üniversitelerimizde bir iki istisna dışında başörtülü öğrenci kalmadı. Ne kadar "modern" bir görünüme büründü farketmiyor musunuz? Bin yıl sürecek istikrarlı mücadele azmi sayesinde birkaç yılda sonuç alındı, fena mı oldu yani? Bu konuda Batı üniversitelerini bile geride bırakmış bulunuyoruz. Birçoğunuz benim gibi düşünmüyor, kapanan işyerleri, çıkarılan işçiler, uzayan ekmek kuyrukları, soğuktan donan insanlar, içi boşaltılan bankalar, hortumlanan devlet hazinesi, şişirilen doğalgaz, elektrik faturaları ve kapımıza dayanan sosyal patlama, ülkesinden soğuyan ve kaçmaya çalışan insan manzaraları gibi gerçek problemler dururken hala "irtica" gibi sanal problemlerle uğraşılmasını saçma buluyor olabilirsiniz. Kusura bakmayın ama yanılıyorsunuz; bu yaşta okuyucu dalkavukluğu yapamam, yanlış yoldasınız. Bunu açık ve seçik olarak görüyorum. Görüyorum çünkü birçok büyüklerim gibi ben de –çok şükür– aslında gerçek problem diye sayılanların ardında da irticanın var olduğunu biliyorum, bilgimden de adım gibi eminim. Bu irtica öyle büyük bir güç ki varlığı farkedilmesin diye ortaya sanal problemler atıyor. O sizin gerçek dediğiniz problemler aslında irticanın kendi varlığını gizlemek için bize musallat ettiği belalar. O anayasa metnini bir büyüğümüzün başına attıran ve ekonomik krizi tetikleten asıl gücün kim olduğunu düşünüyorsunuz? Peki ekonomistlerimizi önce çıpalı kur, sonra serbest kur diye yanıltıp yalpalatan kim? Birçok iş yerinin kapanmasına, birçok fabrikanın kapısına kilit vurulmasına ne sebep oldu sanıyorsunuz? Ülkenin kurtuluşu için geceyi gündüze katarak çalışanları bir gecede eski kurdan milyarlarca dolar sattırarak vatandaşın gözünden düşüreni de farketmediniz mi? Bankalara 20 milyar doları kaptıranlar kimler? Ya ülkeyi faiz cenneti yapanlar? IMF'nin her dediğine boyun eğdirenler? Siz farketmemiş olabilirsiniz ama şunu bilesiniz ki bütün bu olumsuzlukların ardındaki güç irtica... Bu konuda çok inandırıcı kanıtlar var ama her kanıt da açıklanamaz. Siz de sayın başbakanımızın Afganistan konusunda ABD'ye duyduğu güven gibi bir güven duyacak, madem ki büyüklerimiz ulaştıkları delilleri inandırıcı buldular, biz de onların inandırıcı olduğunu kabul eder ve dahi şehadet getiririz, diyeceksiniz. Böyle dedikten sonra gerisi kolay. Şimdi böyle bir güçle mücadele edilmemeli mi sizce? Elbette edilmeli, bin yıl sürse de edilmeli. Bu bakımdan ben şahsen Yeni Şafak gibi yok örümcekmiş, örümcek ağıymış diyerek "hedef şaşırtan" yayın organlarına "hukukun üstünlüğünü" hatırlatan müdahaleleri "şaşırtıcı" bulmuyorum. Örümcek ağının gücü ne ki onu manşete taşıyorsunuz? Tabii bu arada birtakım olumsuzluklar sebebiyle ülke zor durumda kalabilir, nitekim kalıyor da. Hatta ekonomik, politik ve siyasal bakımdan iflas edebilir, nitekim kapısındayız. Ancak tarih bu ülkenin irticaya boyun eğmediğini onunla mücadelede başarılı çıktığını yazacak. İflası irticaya boyun eğdiği için olmayacak. Bu az başarı mı sizce?...
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |