T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Kar yoları keserken kesik kesik

Kar yağdı, çocuklar sevindi. Kartopu oynamak, kardan adam yapmak, pekişip kayganlaşmış kar üzerinde kaymak ve nihayet okulların tatil edilmiş olması onları sevindirmeye yetti de arttı. Yumuşak, beyaz ve temiz kar üzerinde yatıp yuvarlanmak bile, başlı başına bir eğlence oldu onlar için.

Her gün göre göre alıştığımız, renklerini ve biçimlerini iyiden iyiye eskitip kirlettiğimiz, birçok ayrıntısını görmeyecek denli kanıksadığımız çevremizi bütünüyle kaplayan; geçici, göstermelik ve bölücü renklerini iptal eden, her yeri büyük ve ürpertici bir örtüyle...

* * *

Kar yağar, çocuk sevinir. Ah, her taraf bembeyaz bir örtüye bürünmüş! Okul kitaplarında gördüğü resim, az çok gerçek olmuş. Lapa lapa yağmış işte kar. Pencereden bakıyor işte ona. Kardan adam bile yapılmış işte, en uygun yere. Ama o yeterince, ama o doyasıya oynayamayacak karda. Bir annesinin sesini işitecek: "Çok çalışmalısın oğlum!" Bir babasının uyarısı çınlayacak kulaklarında: "Çok çalışmalısın kızım!" Öteden öğretmeninin sevimlileştirmek için özel bir çaba harcadığı az çok hissedilen tatlı sert sesi: "Ama yavrum, böyle yaparsan bu yarışta..." "Ama tatil oldu ya okullar, dersaneler!" diye karşı çıkmaya kalkışınca, alacağı cevap belli: "İyi ya, bu senin için, senin daha çok çalışman için, senin eksiklerini tamamlaman için ne güzel bir fırsat!" Ah, şu sınavlar... Ah, bu anlamsız yarış!

* * *

Kar yağdı, Karac'oğlan uyandı:

İncecikten bir kar yağar
Tozar Elif Elif diye
Deli gönül abdal olmuş
Gezer Elif Elif diye

Yüzyılların türkü olarak taşıdığı bu sözleri, neden şarkı biçiminde bestelemekten kendini alamadı Saadettin Kaynak? Neden "Saadeddin" yazınca "yanlış" diye altını çiziyor bu makine, bu makinenin yazım denetim programı?

* * *

D. Mehmet Doğan'ın "Doğan Büyük Türkçe Sözlük"ü daha da genişlemiş. Sözcük sayısı yetmiş beş bine ulaşmış, ne güzel! Mademki kar yağdı, "karsambaç"a bakmalı. Nasıl tanımlandığını görmeli. Fakat "karsambaç" yok işte sözlükte. Sayın Doğan "yöresel" buldu da, ondan mı almadı sözlüğüne? "Kar helvası" var ya, yeter diye mi düşündü? Ama karsambaç, karlı pekmez, pekmezli kar... (Detantör / dedantör de yok sözlükte, hayatta var olduğu halde; ah, kitaplarımız hep gerisinde mi kalacak hayatımızın? Ah hayatımız... Mimar'ın karşılığı olarak duran "şeneltici" önümüze düşer de, şeneltir mi acaba şehirlerimizi?)


8 Ocak 2002
Salı
 
İBRAHİM KARDEŞ


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED