T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Aruz ya da Osmanlı kalesi

Mekke'deki son Osmanlı kalesinin Suud yönetimi tarafından yerle bir edilmesine gösterilen tepkiler bir kez daha resmi söylemin tarih karşısında takındığı tutum ve modern kimlik/ler inşa iddiasının tarihle ilişkilendirilemeyişini göz önüne serdi. Suud rejiminin malum olduğu düşünülen Osmanlı karşıtı tutumu, Türk karşıtlığına indirgenerek Osmanlı/ tarih boyutuna ilişkin bakışımızın sorgulanmadan geçiştirilmesinde kullanıldı.

Oysa bu tarihsizlik içeren ideolojik duruş sadece Suud için değil bizimi için de geçerli. Burada tartışılması gereken Osmanlı karşısında komplekse düşen bir hanedanın tarihi hatırlatacak izleri silmesi ya da yeni bir tarih inşa etmesi değil. Kurmaca da olsa tarih inşa ihtiyacı tarihle ilgili bir bakışı, en azından ideolojiyi, söylemin varlığını gerekli kılar. Suud'la ilgili olarak burada dikkati çekmek iztediğimiz sorun özelde ne Arap milliyetçiliği ne Osmanlı karşıtlığına ilişkin olmanın ötesinde boyuta sahip.

Tıpkı Türk modernleşmesinin tarihe yaklaşımı gibi Suud köktenciliğinin tarihe; Osmanlı tarihine yaklaşımı içerik olarak birbirine benzeşiyor. Bu benzeşme; Türk eltinin modernleşme projeleri ile Suud elitinin/resmi söyleminin kök/edönme projesinin benzeri görülmedik benzeşmesinin hikayesidir. İki farklı projeyi ortaya çıkaran benzer zihin yapısının tezahürleri o kadar fazla ki.

Türk modernleşmesini yürüten kadroların tarihi yok sayarak nevzuhur bir ulus oluşturma, kafa biçimlendirme ameliyesi ile Suud'un dinin köklerine dönme adına tarihi yok sayması aynı zihni yapının tezahürüdür.

Tarihe takılıp kalmak ayrı bir sorun. Ancak tarihi yok saymak gibi olmazı zorlayarak yeni bir toplum/zihin/inanç icat etme deneyimi açısından Suud köktenciliği ile Türk çağcıllığı/modernleşmesi karşılaştırması ilginç sonuçlar çıkarabilir. Tarih tek başına bir zihin yapısı oluşturmaz. Tarih üzerinden din ilişkisi biçimleniyor. Bu açıdan bakıldığında, tarihin her iki taraf için de ideolojik hatta itikadi boyut kazandığı örnek zor bulunur.

Suud örneğinde, sadece Osmanlıyı ilişkin değil, İslam medeniyetinin oluşturduğu tarihi tüm birikimlerini yok sayarak yeni bir dini düşünce ve dini toplum inşasının imkansızlığı ile karşı karşıyayız. Osmanlı kalesini yıkan tarih korkusu ile sahabe dönemine ait en küçük hatırayı bile şirk sayan kuşku aynı tavrın eseri. Müslümanların imanından kuşku duyan şüpheci zihin yapısının sağlıklı bir toplum inşa etmesi mümkün değil. Kaldı ki İslam düşüncesine, İslam medeniyetine katkıda bulanabilsin. Tarih karşıtlığının fetişizme vardığı bir yönetim anlayışının ancak abes uygulamalar ortaya çıkar. Bidatle ugraşmak adına tarih yok edilirken modern bidatler kutsal beldeleri sarıp sarmaladı. Tarihi yok sayarak/atlayarak öze dönmenin imkansızlığı; bir toplum projesi olarak, hafızasız insanlar ülkesine bakarak bugün daha iyi anlaşılıyor.

Köktendinci/fundamantalist olduğu düşünülen Suudilerin zihin yapısı ile modernliği kendinden menkul Türk elitinin zihin yapısı, tarihle kurduğu ilişki biçimi tuhaf şekilde örtüşüyor. Dini biçimlendiren bir tarih yaklaşımının iki farklı uygulaması söz konusu. Suud örneği nasıl din temelli bir tarih reddine örnekse Türk modernliğinde de ideolojik temelli bir tarih reddi söz konusu.

Mekke'deki Osmanlı kalesinin yıkıldığı haberlerine paralel olarak ders kitaplarından divan edebiyatının kaldırılması tartışılıyordu. Bu örnek bile, Türkiye'deki tarih reddine dayalı modernleşme projesinin son versiyonu olarak yeterince ip ucu veren bir örnektir. Divan edebiyatına sahip çıkmayan bir zihniyet Hicaz'daki Osmanlı eserlerini koruyabilir mi!

Biri tarihi yok sayarak köklere dönmeyi, diğeri tarihi yok sayarak modern olmayı deneyen birbirine zıt ama zihin formatları açısından benzer yaklaşım. Biri kutsanmış dünyeviliğin peşinde diğeri profanlaştırılmış diniliğin...Biri taşla toprakla ugraşarak ilkel bir tarih karşıtlığı uygularken diğeri ( bu aşamaları geçtiği için) sanat gibi, şiir gibi bir medeniyetin estetiğini, ürünlerini silmeye çalışıyor. Hangisi daha korkunç?

Tarihi yok sayarak köke dönemeyeceğiniz gibi tarihi yok sayarak modern olamazsınız. Böyle bir kültür ve toplum modeli yok çünkü.


8 Ocak 2002
Salı
 
AKİF EMRE


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED