|
|
Attila İlhan fenomeni
Üstadı okuyorum, daha doğrusu üstadın romanlarını... Türk şiirinin güçlü ismi Attila İlhan, romanları, senaryoları ve "ihtisas" alanlarına paylaştırıp yayımladığı deneme/makaleleriyle de ünlü bir yazarımız. Sistemler üstü, siyasetler üstü bir yazar. Denilebilir ki, şiir dışında Attila İlhan kimliğinin değer kazandığı yegane alan deneme yazarlığı. "Toplumsal ve tarihsel gerçekliğe" ışık tuttuğu denemelerinde hemen her konuyu ele alıyor, her sorunu çözüyor, meselelere ışık tutuyor, Türkiye olarak "önümüzü görmemizi" sağlıyor, siyasete yön veriyor, dünya meselelerine kalıcı çözümler üretiyor. Cevval ve velud bir yazar. Kültür sorunlarından edebiyata, cinsellikten psikolojiye, ekonomiden kadın meselelerine, iç politikadan uluslararası hukuka, her konuda görüşü var. Sayıları bir düzineye ulaşan romanlarıyla, bir düzine sınırını aşmış deneme kitapları arasında bir koşutluktan, bir akrabalıktan söz edilebilir. Çünkü Attila İlhan'ın romanları ("cinselliğin diyalektiği"ne örnek olarak sunduğu Leman'lı, Haco Hanım'lı romanlarını saymazsak), deneme/makalelerinde tartışmaya açtığı tarihsel toplumsal ideolojik görüşlerini doğrulayan birer araç niteliğinde. Roman yazmıyor aslında. Görüşlerini dikte ediyor. Yığınla meselesi arasında, bir 27 Mayıs meselesi de var Attila İlhan'ın. "Sırtlan Payı" ve "Kurtlar Sofrası", Demokrat Parti'nin iktidarda olduğu yıllarda, Türkiye'nin içinde bulunduğu durumu tartışmaya açıyor. DP yönetimi, tarım politikası, sanayileşme, toprak reformu, Türkiye'nin NATO'ya dahil edilmesi, Kore savaşı, batılılaşma, çağdaşlaşma, liberal ekonominin getirdikleri, kentlerde palazlanan komprador burjuvazi, "batıya parmak kaldıran aydınlar", askerler, devrimcilerin ülkeyi düze çıkarma çabaları... Anılan iki romanla, 27 Mayıs meselesini teşrih masasına yatırdığı "Yaraya Tuz Basmak"ın kahramanları ortak. Ümid, Üsteğmen Demir, Miralay Ferid, Suat, Mühendis Ahmet Ziya, eşcinseller, zıtcinseller, heteroseksüeller, aslında erkek olan kadınlar, aslında kadın olan erkekler, Milli Birlik Komitesi üyeleri, askerler, gazeteciler, işadamları... Attila İlhan'ın 27 Mayıs'a nasıl baktığını anlamak için, Miralay Ferid'in söylediklerine bakmak gerekiyor: "Yaptığınız darbe terkip merkip aramıyor Binbaşı Bey, aciz kanaatim odur ki ciddiî bir tenakuz da ihtiva etmektedir, güya demokrasiyi takviye edecek, irade-i milliye ile gelmiş bir hükümeti ifnâ ediyor, ortada demokrasi mi kalır? Sizinkisi İsmet Paşa'sız bir İsmet Paşa diktası! Böyle bir formül hâlâ itibarlı olsaydı, kırk yılın kurdu İsmet Paşa bırakır da demokrasiyi tatbike temayül eder miydi?" İsmet İnönü, Attila İlhan'da ciddî bir "sorunsal"dır. Bütün "fenalıkların" başıdır çünkü o. Atatürk'ün çizdiği muasır medeniyet hedefini kavrayamamış, tercihini Yunan/Latin kültüründen yana kullanmış ve ülkeyi yabancıların boyunduruğu altına sokmuştur. Sonraki iktidarlar bu gönüllü teslimiyeti taçlandıracak icraatlar sergileyerek Türkiye'yi "iyice" batıya teslim etmişlerdir. Kurtuluş Atatürk'te ve Atatürk'ü doğru anlamaktadır. İşte Attila İlhan'ın birbirinden değerli eserlerinin özeti. (Hece dergisinin "roman özel sayısı"nda yayımlanmak üzere hazırlannmış yazıdan güncelleştirilerek iktibas edilmiştir.)
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |