Kader, onları böylesine gerilimli bir maça mahkum etmişti. Umudun ötesinde inanç taşıyan, kazanacaklarından asla kuşku duymadıklarI bir maça çıkmışlardı. O nedenle gerilimi yüksekti. Bireysel yetenekleri, terazideki genç-yaşlı ağırlığı ve oyun karakteri açısından agresif takım kimliği, şans faktörünü ön plana çıkaran önemli etkenlerdi. Ama kimse bu tür maçların sonucunu önceden kestirme becerisine sahip olamadı. Zaten bu bilinse biz hangi heyecanı yaşayacağız ki..

İlk yarıda Beşiktaş, Baya ve Ronaldo destekli forvetine fazla pozisyon üretemedi. Çünkü Fenerbahçe, pasif görünen oyun planında çok adamlı savunmasıyla rakibinin hücum gücünü kademe anlayışındaki derinliklerde eritti. O yüzden İlhan ve Ahmet Dursun'un çapraz koşularında bile onları gölge gibi izleyen Ali Güneş ve Mustafa Doğan'la Beşiktaş'ın hücum etkinliğini büyük ölçüde bitirdi.

Fenerbahçe savunmadaki başarısını ofansif oyunda Ali Eren'in kırmızı kart görüşüne kadar gösteremedi. Beşiktaş'ın savunmadaki sigortası olarak gördüğüm Ali Eren çıktıktan sonra Fenerbahçe ofansif oyunda da ağırlığını hissettirdi. Nitekim devre biterken Revivo ile başlayan, Ali Güneş'le devam eden Fenerbahçe kontratağı golle sonuçlandı. Serhat'ın bu pozisyondaki kontrolsüz vuruşu başarılıydı.

İkinci yarıda da oyun mantalitesinden ödün vermeyen Fenerbahçe ikinci yarının hemen başlarında yine serhat'ın kontratağından bir gol daha kazandı. Pozisyonda kaleci Mhyre hatalıydı. 2 farklı öne geçen Fenerbahçe oyunu rolantiye alırken Beşiktaş agresif tavrını biraz daha arttırdı. Ancak ikinci sarıdan kırmızı kartla oyun dışı kalan Ümit'e hakem Boşat'ın haksızlık ettiğini düşünüyorum. İlhan'ın oynamaktan çok konuşmayı sevmesi Beşiktaş'a kırmızı kart olarak yansıdı. Boşat burada haklıydı. Lorant'ın Fenerbahçe'si Beşiktaş'ı saf dışı bırakırken O'na "Dahi Daum" karşısında karıyer kazandırdı. "Kariyeri yok" diyenlere duyurulur. Çünkü maçın dahisi Lorant'dı.

SALİH SEZER

Künye

Temsilcilikler

ReklamTarifesi

AboneFormu

MesajFormu