Türk insanı, Türk sporseveri, pek alışık olmadığı, pek tadını bilmediği bir sevinç havasını yaşıyor bu günlerde...

Milli Takımımız, Dünya Futbol Şampiyonası'nda çeyrek finale yükselince, öncesi olmayan bu sevinç Türkiye sınırlarını aşıp, Türk'ün olduğu her yerde boy gösterip duruyor. "Ne Mutlu Türküm" demenin hazzı, Milli Takımımız ile Dünya'nın, her bir yerinde onur ve gurur verici bir sonuç.

Hal böyleyken, herkes alınan sonuçlarla sevinç yumağı olmuşken, hepimize, sözün kısası her Türk vatandaşına bir görev düştüğünü aklımızdan çıkarmayalım.

Dilerseniz en geriden yani, Milli heyecanı Milli Takım'dan 10 binlerce km uzakta yaşayan Türk insanından başlayalım.

Senegal maçı mutlak bir takımın galibiyetiyle bitecek. Bu rakibimiz de olabilir. Şimdi söylemek istediğimize gelelim. Böyle bir durumda Türk ulusu yaşanılan başarılarla yetinip agresif bir hale düşmemelidir. Dünya'nın ilk 8 takımı arasına girmenin ağırlığı, Türk sporseverleri arasında da yakıştığı gibi taşınmalıdır.

Eğer kazanırsak... Bütün dileğimiz bu... Dünyalar bizim olacak... O halde de yine aynı ağırbaşlılık içinde zaferi kutlamak Türk insanına en yakışır hal olacaktır.

Bu işin arka tarafı

Japonya'ya gidip oradakilere bakıp ve oradakileri yaşayacak olursak... İşte olayın önemli yanı da bu...

Kore ve Japonya'yı adeta birbirine katan zihniyetin, ılıman sularda durulmasını istiyoruz. "Sen bizim sokaktan geçersen ben sana gösteririm" mantığı ve düşüncesi ne yazık ki Japonya maçından sonra da hissedildi. Yine çıkıp kendi reytingi, kendi tirajı ve kendi egosu için atıp tutanlar var. Bu grubun Milli Takım'a ve Türk ulusuna zarar verdikleri aşikar. Başta Haluk Ulusoy'un, sonra da Şenol Güneş'in bu tip hareketlere çanak tutar hale gelmesi işin tehlikeli bir başka yönüdür.

İstiyoruz ve diliyoruz ki şom ağızlar sussun, kara çalan kalemler kırılsın.

Şunun şurası cumartesi 16.30'a kadar. Sonrası mı? Allah kerim.

Şimdi diyecek tek bir söz kaldı "Gelin dostlar bir olalım."

TURGUT KOLOĞLUGİL

Künye

Temsilcilikler

ReklamTarifesi

AboneFormu

MesajFormu