T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Abdullah Öcalan 'in' Salih Mirzabeyoğlu 'out'

Artık "Avrupa Birliği Süreci", "Avrupa Birliği Uyum Yasaları" gibi lafları ciddiye almıyorum.

Zaten ciddiye almıyordum.

Ortada Avrupa Birliği konusunda bir "irade beyanı" yokken, biz hem burada kendi kendimize gelin güvey oluyoruz, hem de kimbilir hangi karanlık odaklarca kotarılmış "hainler-vatanseverler" zımni ayrışmasına kalemimizle katkıda bulunuyoruz.

Tabiri amiyane ile, artık yemiyoruz.

*   *   *

Konumuz ne?

Konumuz bu defa idam.

Hazret, Abdullah Öcalan'ı ipten kurtarmak için olmadık atraksiyonlar yapıp Meclis'in uhdesinde bulunan infaz kararını Bakanlar Kurulu'nun yetki alanına taşıyor, yani "göstere göstere anayasa suçu" işliyor, "Bu apaçık anayasa suçudur, yetki gaspıdır" diyen gazetecilere de Cumhuriyet Savcılığı'nın yolunu gösteriyor.

Vukuat sebil...

Daha önce de birkaç kez işlemişti bu cürmü.

İlkinde, Meclis kürsüsünü işgal ederek seçilmiş bir milletvekilinin yeminine mani olmuş, ikincisinde "Anayasa suçu işte böyle işlenir" dercesine "gizli" olması gereken Anayasa değişikliği oylamasını aleniyete taşımıştı. Oylarının rengini belli etmeleri için de milletvekillerine baskı uygulamıştı.

İdamı kaldıracaklarmış.

Hayır, Apo'yu kurtarmak için değil.

Avrupa Birliği normlarına uymak için.

Zaten bir tek kişi için anayasa değişikliği yapamazlarmış.

Çağdaşlaşmak, ilerlemek, muasır medeniyetler seviyesine çıkmak için idamın "tecziye yöntemi" olmaktan çıkarılması şartmış.

Ama bu, "asılmasında sakınca bulunmayan" mahkumlar için geçerli değil.

Örneğin, Salih Mirzabeyoğlu için.

Nasıl mı?

Gazeteden okuyalım:

"Hükümet ortakları, teröristbaşı Abdullah Öcalan'ın idam dosyasını Başbakanlık'ta bekletirken, İBDA/C'nin lideri olduğu öne sürülen Salih Mirzabeyoğlu'nun idam dosyasını Meclis'e gönderdi. Meclis Başkanlığı'na gönderilen Başbakanlık Tezkeresi'nde Mirzabeyoğlu hakkında verilen idam cezasının yerine getirilmesi istendi."

İstanbul 6 No'lu Devlet Güvenlik Mahkemesi, asıl adı Salih İzzet Erdiş olan Salih Mirzabeyoğlu'nu TCK'nın 146. maddesinden idam cezasına çarptırmış, bu karar 18 Nisan 2002 tarihinde Yargıtay tarafından onaylanmıştı.

Hükümet, Mirzabeyoğlu'yla birlikte, Hasan Aydoğan ve Türkan Özen isimli iki hükümlünün dosyalarını da Meclis'e gönderdi.

Peki, Meclis Başkanı ne yaptı?

Ne yapacak?

Hiç bekletmeden, üzerinde çalışma yapma gereği dahi duymadan "olduğu gibi" TBMM Adalet Komisyonu'na havale etti.

*   *   *

Salih İzzet Erdiş, Hasan Aydoğan ve Türkan Özen asılacak, ama hükümetimiz "idamın tecziye yöntemi olmaktan çıkarılmasını" istediği için Abdullah Öcalan kurtulacak.

Niçin ciddiye almıyoruz acaba "Avrupa Birliği Süreci", "Avrupa Birliği Uyum Yasaları" türünden lafları?

Niçin ülkeyi bu çorbadan, bu kargaşadan, bu çürümeden, bu mevzun çöküşten çekip çıkaracaklarına inanmıyoruz?

Niçin zaman zaman acıklı bir güldürü, zaman zaman çirkin bir melodrama dönüşen bu oyunda yer almak istemiyoruz?


21 Haziran 2002
Cuma
 
MEHMET E. YAVUZ


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED