|
|
Türkiye'de girişimci olmak, akıl işi mi?
Bazıları, Mehmet Emin Karamehmet'in bankalarının elinden alınmasına seviniyor.. Bazılarına göre de, "Türkiye'de safralar atılmalı".. Geride kalan sağlam bankalarla, yola devam edilmeli.. Acaba Mehmet Emin Karamehmet, içinde bulunduğu durum için ne diyor? Ya da, aynı duruma Karamehmet'ten önce düşen işadamları, şu anda ne diyorlar?.. -Oh oldu.. Demek sadece ben değilmişim bankamı kötü yöneten.. Belki böyle sevinenler de var.. Ülkenin Başbakanı olan Ecevit'in, bu konuda ne düşündüğünü merak bile etmiyorum.. Ecevit herhalde yine "zedelenmiş omur"unu düşünüyordur şu anda.. Ben ise "Türkiye'de müteşebbis olmak" denilen bezdirici süreçte rol alanların, son 60-70 yılda başlarına gelenleri düşünüyorum.. Kimi, 1940'larda "Varlık Vergisi" ile yok edildi.. Kimi, 1950'lerde "Milli Korunma Kanunu" ile hapse atıldı.. 1930-83 arasında, kimbilir kaç bin iş adamı, "Türk Parasını Koruma Kanunu"na muhalefetten veya "Toplu kaçakçılık"tan, mahkemelerde süründü.. Geri kalanlar, askeri darbe dönemlerinde "Devrik İktidarın Adamı" olmakla suçlandılar.. Her yeni iktidar geldiğinde de, "Bizim adamımız değil" damgası yediler.. Ayakta kalanlar, ekonomik krizlerle, devalüasyonlarla, servet vergileriyle ufalandılar.. Mehmet Emin Karamehmet de, bu serüvenin içinde, "Türkiye'de müteşebbis olmak" bahtsızlığına uğramış bir kişi.. Karamehmet'le bir arkadaşlığım da yok, ona karşı özel bir duygum da yok.. Ama biliyorum ki, Türkiye iyi yönetildiği zaman, Karamehmet türü girişimciler, ülke kalkınmasında lokomotif oluyor.. Onbinlerce kişiye istihdam sağlıyorlar.. Hiç girilmemiş alanlarda iş yaratıyorlar.. Sermayeyi yatırıma, üretime dönüştürüyorlar.. Ülkenin eğitimli gençleri, bu yatırımlarda rol alıyor, dünya düzeyinde yöneticiler oluyorlar.. Evet.. Bütün mesele ülkenin iyi yönetilmesine, hukukun üstün olmasına, mülkiyet ve girişim gücünün kutsanmasına bağlı.. Yapı ve Kredi, 1984'te çok problemli bir bankaydı.. Özal başbakan olduğu zaman, ilk bir ay, sadece Yapı ve Kredi'nin yapısının düzenlenmesi ile uğraştı.. Çünkü Özal çok iyi biliyordu.. Bir büyük bankanın sarsılması, tüm ekonomiyi sarsar.. Belki İMF'nin veya Dünya Bankası'nın ek desteğini almak için, şimdi Pamukbank'a el koyulması ve Karamehmet'in bankacılıktan tasfiyesi şarttı.. Ama sonuçlara bir bakın.. Türkiye'de, sermaye de, mevduat da, giderek güvenini yitiriyor sisteme.. Yabancı bankalara ve yurtdışına bir kayış var.. Zaten sermaye eksiği olan Türkiye'de, biz Türkler'in tasarrufları, bu şekilde Avrupa'nın, Amerika'nın şirketlerine kredi olarak plâse ediliyor.. Yabancı sermaye beklerken, yerli kaynaklar, yabancı ülkelere sermaye oluyor.. Ve açık, borçlanarak karşılanıyor.. Bankaları elinden alınan Karamehmet, herhalde aç kalmaz.. Diğerleri de aç ve açık kalmadı.. Ama Karamehmet'in yok edilen girişim gücü, Türkiye için bir kayıp değil mi? Yani ülke vizyonsuz ve kötü yönetilmiyor mu?
ŞAKA
AB yerine İMF'ye girelim!..
Kemal Derviş, "2'nci gözden geçirme" ile ilgili konuşmuş..
ACABA İŞLEVİNİN FARKINDA MI?
Karamehmet'in medyadaki varlığı!..
Çukurova Grubu, medya alanına da yaygın biçimde girdiği için, Pamukbank'a el koyulması ile başlayan süreç, bizleri de yakından ilgilendiriyor.. Birincisi, Çukurova Grubu'nun, yazılı ve görsel medyaya verdiği ilanların yıllık tutarı 55-60 milyon dolar tutarında.. Bunu tüm medya hissedecek.. İkincisi, Akşam, Güneş gibi gazetelerle ve Show TV ile, Çukurova Grubu, binlerce basın emekçisine istihdam sağlıyor.. Bunu sübvansiyonlarla da sürdürüyor.. Sanırız bu kuruluşlarda çalışanlar, son gelişmeleri, bazen işten çıkartılarak, bazen maaşları zamanında almayarak hissedecekler. Üçüncüsü, bu grubun "Digitürk" platformu, Türkiye'de dijital yayıncılığın öncüsü.. Ayrıca, Digitürk'ün bir haber kanalı kurma hazırlığında olduğu da biliniyor.. Yani tüketici (veya izleyici), Digitürk'teki gelişme engellenirse, doğrudan zarar görecek. Dördüncüsü de, Karamehmet'in medyada varlığı, eksik olan rekabet ortamına, hiç olmazsa "küçük bir şans" tanıyordu.. Şimdi, bu şans da yok edildi.. Sadece Doğan Grubu ve Uzan'lar var ayakta duran.. Karamehmet basın patronu olarak belki kendi fonksiyonunu bilmiyordu.. İşin acı yönü bu..
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |