|
|
Başörtüsü
ve İnsan Hakları
Siyasetçinin ve özellikle milletvekilinin vazifesi "bütün milletin vekili olarak" ıztıraplara kulak vermek, halkın iradesini parlamentoya yansıtmak, hak ihlallerinin önünü tıkamak için Anayasa'da ve yasalarda gerekli düzenlemeler ve düzeltmelerin yapılması için çaba göstermek midir, yoksa parti kararlarını, lider iradesini, durumdan vazife çıkarmış bazı çevrelerin haksız ve hukuksuz müdahalelerini savunmak mıdır? Türkiye'de bazı vatandaşlar öyle inandıkları için –başkalarını zorlamadan, uygulamalarının genelleşmesini talep etmeden– başlarını örtüyorlar ve böyle yaptıkları için de hem okullardan atılıyorlar hem de kamu kurum ve kuruluşlarında istihdam hakkından mahrum ediliyorlar. Eğitim ve bilgi alma, keza istihdam edilme, vatandaş olarak eşit muamele görme insan haklarına dahil midir, değil midir? Bunlardan mahrum edilme insan haklarına aykırı mıdır, değil midir? Diyeceksiniz ki bunlar alfabe gibi herkesin bildiği, bileceği şeyler; bunları soru haline getirmenin anlamı ne? Aşağıdaki haberi okur da hem hukukçu, hem de milletvekili olan bir zatın bu konularda neler dediğini öğrenirseniz bana hak vereceksiniz: İnsan Haklarından Sorumlu Devlet Bakanı Nejat Arseven, başörtüsü yasağının insan haklarına aykırı olmadığını savunda. AK Parti Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu, insan hakları ile ilgili bir toplantıya başörtülü kız öğrencilerin alınmamasını Meclis gündemine taşıdı. Göksu, insan haklarına aykırı olan bu olay hakkında İnsan Haklarından Sorumlu Devlet Bakanlığı'nın bir işlem yapıp yapılmadığını sordu. Başörtüsüyle kamu kurumları ile okullara girilmesinin kamu düzenine aykırı olacağını belirten Arseven, "Kamu kurumları ile eğitim ve öğretim kurumlarındaki başörtüsüyle ilgili düzenlemelerin temel hak ve hürriyetlereaykırı bir yönünün bulunmadığı gerek BM İnsan Hakları Beyannamesi, gerek Türkiye'nin taraf olduğu insan hakları ile ilgili diğer belgeler ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin kararlarıyla kabul edilen husustur. Dînî inanç nedeniyle kamusal alandaki davranışlar bakımından mutlak bir serbestlik bulunmadığından eğitim ve öğretim kurumlarında laiklik ilkesinin gereği olarak yapılan düzenlemelere uyulması zorunludur" dedi. Sayın Arseven yanılıyor, yanılma sebebi de düşünürken, meseleyi değerlendirirken serbest olmamasıdır. "Başörtüsü ile kamu kurumlarına ve okullara girmek kamu düzenine aykırıdır" diyor. Başkaları bunun yerine "Bu kıyafet ayrımcılık yaratır" da diyorlar. Bir ülkede laiklik "dinsizlik, dini sosyal hayattan dışlama olarak" algılanır ve bu sebeple laiklik adına kamu kurumlarında başörtüsü yasağı konursa o zaman bu yasağı çiğnemek kamu düzenini çiğnemek olur. Amerika'da, Clinton zamanında memurların, inançlarına bağlı kıyafetleri serbest bırakıldı, şimdi onlar başları örtük, hatta bazıları Hind/Sih usulü sarıklı olarak devlet dairelerinde çalışıyorlar; bu ne kamu düzenine aykırı oluyor, ne de ayrımcılık. İnsanlar daire dışında bireyler olarak nasıl farklı iseler daire içinde de öyle farklı oluyorlar (zaten başını açarak aksini göstermek, olduğundan farklı görünmek iki yüzlülük ve takiyye olurdu). İnsan hakları ile ilgili hiçbir belgede Arseven'in söyledikleri yazmaz. Söyledikleri yorumlardır, yazılanlar ise insanlara tanınmış haklar ve özgürlüklerdir. Haklar elbette mutlak değildir, ama başörtüsü yasağı, evrensel olarak tanınmış ve uygulanmış hiçbir "hak ve özgürlük kısıtlama" kriterine uymamaktadır. Bir hukukçunun –eğer gazetede yazılan doğru ise– A. İnsan Hakları Komisyonu ile A. İnsan Hakları Mahkemesi'ni birbirine karıştırması ayıp olur. Bir müracaat ve eksik bilgi üzerine "laik üniversitelerde başörtüsü yasağı konabileceğini, oraya hür iradeleriyle girenlerin de buna uymaları gerektiğini" bir mutalaa olarak söyleyen A.İ.H. Komisyonudur, mahkemesi değil. Mahkemenin böyle bir kararı yoktur. Refah Partisi'nin kapatılmasına yapılan itiraz üzerine AİHM'nin aldığı kararda ise partinin başörtüsünü savunması kapatma sebebi olarak uygun görülmemiştir. Başörtüsü yasağı Türkiye'nin mesela AB'ne girmek gibi bir sebeple mecbur olduğu bir karar değildir. Tamamen iç meseledir, dayatmadır, eğitim, öğretim, istihdam, eşitlik gibi temel insan haklarına aykırıdır, düzeltilmesi de çok kolaydır; ne kanun ister, ne anayasa değişikliği; bir yönetmelik ve bir karar meselesidir. Evet halletmesi kolaydır ama bir şartla: Milletvekilleri milletin vekilleri olmak şartıyla!
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |