|
|
Bugün değilse, yarın...
Devlet, ilgili kurumu eliyle, istediği bankaya el koyma yetkisine elbette sahip; bu bakımdan, iki milyar dolar 'riski' bulunan bir bankaya el konmasında yadırganacak bir yön yok. Oysa, işte görüyorsunuz, Pamukbank'a el koyma operasyonu, bir çok soruyu gündeme taşıyıverdi. İlk soru operasyonun zamanlamasıyla ilgili. En son düzenlemeyle, zor durumdaki bankalar için belli bir süreç öngörülmüştü: Önceden belirlenmiş 'rasyo'nun altına düşmesine izin verilmeyecek, bu durumdaki bankaların ya sağlamlarla birleşerek evlenmesi, ya da yabancı sermaye girişiyle bilançolarını sağlıklı hale getirmesi teşvik edilecek, gerekirse zorlanacaktı... Gazetelerin verdiği bilgiler iyi okunduğunda, Pamukbank'ın, "Otomatiğe bağlandı" denilen sürecin devreye girmesiyle neredeyse eşzamanlı olarak 'riskli' pozisyona düştüğü ve altı aya yakın bir süredir bu durumda faaliyetini sürdürmesine izin verildiği anlaşılıyor. Gazeteler, bunda 'siyasi korunma' arama eğilimindeler. Bu durum ise, "Otomatiğe bağlandığı" ileri sürülen el konulma sürecinin politik kaygılara âlet edildiğini gösteriyor. Siyasi koruma doğruysa, şimdiki el konulma kararında da 'siyasi bir hesap' pekâlâ aranabilir. Bu kaygıyı akla düşüren, el konulan Pamukbank'la aynı grup içerisinde yer alan ve mâlî açıdan sağlam olduğu bilinen Yapı Kredi Bankası'na (YKB) evlilik izni verilmemesi... Oysa, yeni sistem övülürken, evliliklerin önünü açacağı bir 'artı' olarak ifade edilmişti. Bilançolarına bakılıp rasyoları gözden geçirildiğinde, Pamukbank'ın riskini üstlendikten sonra bile, Yapı Kredi'nin 'ayakta kalabilme' özelliğini rahatlıkla sürdürebileceği görülüyor. Birleşme iznini kıskananların, bunu, YPK'nın yüzde 42'lik halka açık sermayesini gözeterek yaptıklarını iddia etmeleri de pek inandırıcı değil; çünkü, korunmak istenen çıkarlar, bu yolla, daha büyük bir tehdide mâruz kalmış oldu. Bir önemli nokta da şu: Pamukbank'la ilgili gelişmeden sadece 24 saat önce, kararı tebliğ eden BBDK, banka bilançolarını açıklayıp "Bankacılık sisteminin sağlam olduğunu" duyurmuştu. Kendi hastalığının vehametinin farkında olmayan bir başbakan tarafından yönetilen bir ülkede yaşamanın ceremesini mâlî sistem de çekmeye başladı. Pamukbank (dolaylı olarak da YKB) ile ilgili karar alınırken, 'otomatik' mekanizma çalışmadığına göre, Bülent Ecevit'in de görüşüne başvurulduğunu düşünebiliriz. El konulma işleminden sadece birkaç saat önce sarf ettiği bazı sözler, Ecevit'in bu kararda dahli olduğunu akla getiriyor zaten. Acaba, hasta başbakanın, böylesine hassas bir konuda karar verirken, en doğru ve sağlıklı sonucu öngördüğü söylenebilir mi? Bugün, Pamukbank'a el konulup büyük bir grubun zor duruma düşmesine sevinenler, aynı sağlıksız ortam yüzünden, yarın benzer bir işleme mâruz kalmayacaklarından nasıl bu kadar emin olabiliyorlar? Bu son soru, bizi, daha büyük kuşkularla doğrudan yüz yüze getiriyor. El konulan bankanın içinde yer aldığı grup, son yıllarda, müthiş bir büyüme içerisine girmiş, cep telefonundan gazete, dergi ve tv kanallarına kadar hemen her alanda at koşturur olmuştu. Grubun patronu M. Emin Karamehmet, Forbes 500 (dünyanın en zenginleri) listesinin en yukarılarda yer alan Türk üyesi durumundaydı. Onun zora düşmesi, hazin ama gerçek, rakiplerinin yüzünü güldürüyor... "Rakipler" dediğimiz kişi ve grupların da hemen her alanda elleri ve kolları bulunuyor; şimdilik ilgisiz göründükleri alanlarda arzu ve hevesleri olduğu da biliniyor. "Bir rakibi daha sildik" diye sevinmeleri, ortaya çıkan yeni durumun, onlara arzu ve heveslerini karşılama imkânı vermesinden... Yanlış yatırımlarını daha iyi değerlendirebilecek, ortaklıklarını pekiştirebilecek, belli alanlarda biraz daha 'tek tabanca' haline gelebilecekler... Oysa, herkesin bilmesi gereken bir gerçeği onlar da kafalarına kazımalılar: Keyfî işleyen sistemler, bugün kendi lehlerine sonuç verse bile, yarın aynı keyfîlik onları da vurabilir. Keyfîliğin kimseye hayrı olmadığını görmek için bu son olay yetmediyse, onların başlarına geleceği hep beraber bekleyebiliriz... Keyfîliği sistemden bütünüyle çıkarmadıkça, daha niceleri tepetaklak olacaklar... Bugün değilse yarın...
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |