T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Senaryo, spekülasyon, tahmin, tahlil...

Adını ister 'senaryo', ister 'tahmin', ister 'spekülasyon', ister 'tahlil'; ne koyarsanız koyun; Ankara'da 'siyasi mehafil'de yaygın bir başka kanaat şu:

Bunlar (yani hükümeti oluşturan üç parti) bu 'karambol'a fazla dayanamayacağı için, Meclis'i pek yakında 'yaz tatili'ne sokacaklar ve Eylül sonuna dek, ne ölüm cezası, ne anadilde eğitim ve basın-yayın konularında birşey beklemeyin. Türkiye'nin AB'den 'tam üyelik müzakereleri' için bir 'tarih kopartma girişimleri ve umutları' ise Aralık ayındaki Kopenhag Zirvesi'ne dek sürecek. Yine bir başka tayin edici mesele olan Kıbrıs ise zate'daki bir başka merkezden 'clearance' alınmadan hükümetin ve partilerin tavrıyla doğrudan yönlenecek ve sonuçlanacak bir konu değil.

O yüzde'da olup-biten ve her bir siyasi partinin diğerine karşı manevra yaparak, kilitlenmiş siyaseti daha da kilitlediği, kilit üzerine kilit vurulan durum, 'yaz tatili'ne çıkarılacak. Ve, sonbaharla birlikte, muhtemelen, 2003 Nisan'ı için 'erken seçim' kararı alınarak, 'siyasi belirsizlik' aşılmaya çalışılacak.

Elbette, tüm bu hesaplar büyük ölçüde Başbakan Bülent Ecevit'in sağlığına ilişkin, Oran sitesi ya da Başkent hastanesinden sızan 'bilgiler'le de irtibatlı. Başbakan'ın sağlık durumunun 'geri dönüşü' mümkün gözükmüyor. Zaten, 3 Mayıs'tan bu yana Türk kamuoyu habire bir hafta sonra-iki hafta sonra diye avutulmaya ve kandırılmaya çalışılıyor. Hani Ecevit, dün DSP grup toplantısına katılacaktı?..

Parlamentoda temsil edilen siyasi partilerin genel başkanlarını Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer topladı. İran'a Sezer gitti. AB'nin Sevilla Zirvesi'ne de. Ekonomiyle temel kararları da –Pamukbank kararında siyasetle son derece doğrudan ve yakın ilişkisi görüldüğü gibi– Kemal Derviş, Ecevit'i hasta yatağında ziyaret ederek alabiliyor.

Dolayısıyla, Ecevit'le gittiği kadarıyla gidilecek ve gidilemeyeceği vakit, muhtemelen bir 'geçici hükümet'le 2003'te seçime gidilecek. Bu nedenle, şu sıralarda partilerin asıl üzerinde durdukları konular, 'Ecevitsiz dönem' gözönüne alınarak 'mevzilenmeler' ve ne olur ne olmaz kabilinden 'seçim hazırlıkları'.

Bu senaryo, spekülasyon, tahmin, tahlil vs. her neyse; şu sırada Ankara'da ölüm cezası ve anadilde öğrenim, basın-yayın konularında cereyan eden partilerararası itiş-kakışın da büyük ihtimalle fazla bir anlamı yok.

Peki ya bu senaryo, spekülasyon, tahmin, tahlil vs. her neyse; doğru değilse?

Farketmez. Şu dönemde, Ankara'ya ilişkin 'gerçek' diye bir durum yok. Ne söylense, bir senaryo, spekülasyon, tahmin ya da tahlil. Gerçek değil. Gerçek, müthiş bir dağınıklık ve bununla paralel bir siyasi kilitlenme. Ve, bu dağınıklık ve siyasi kilitlenme, 'siyasi belirsizlik'e; siyasi belirsizlik ise ekonominin belirsizlikle sakatlanmasına yol açıyor.

Bu 'iki belirsizlik' yani siyasi ve ekonomik belirsizlik, bir de Türkiye, yıl sonunda AB'den bir 'tarih kopartamaz' ise, 'ekonomik felaket'e yol açma tehlikesini beraberinde getiriyor. 2003'ün bir 'seçim yılı' olması kadar, bir 'ekonomik felaket yılı' olması ihtimali de söz konusu.

Bugünlerde Ankara ve İstanbul'da cirit atmaya başlayan yabancı yatırımcılar ve yabancı mali analistlerden, Türkiye'nin AB aday üyesi olmaktan gayrı bir 'adaylığı'nın söz konusu olduğunu sık sık duyar olduk: 'İkinci Arjantin adayı'.

Türkiye, 'ikinci Arjantin adayı' olmakta yapayalnız değil. Yanıbaşında Brezilya var. 'AB kuyruğu'nda sıranın en sonunda ama 'ekonomik kriz kuyruğu'nda Brezilya ile omuz omuza, Arjantin'in bir boy gerisinde.

Bugünkü tablo devam ettiği takdirde, Türkiye'nin 'Arjantin'in akıbeti'ne uğramasını engelleyecek tek şans, Amerika'nın milyarlarca doları yine Türkiye'nin kasasına akıtması olarak gözüküyor.

'Irak operasyonu'nun muhtemelen yılbaşından sonra, 2003'e sarkacağı gözlemini yapanlar, bunun da 'pekala mümkün olduğu'na işaret ediyorlar.

Daha önce de altını çizmiştik: Türkiye'nin AB'den uzaklaşması; ABD'nin 'bölgesel üssü' haline gelmek demektir. AB'ye karşı sözde 'onur' ve 'milli bağımsızlık mücadelesi' verenler; aslında Türkiye'yi ABD'ye tümüyle bağlama mücadelesinin, içerdeki uzantılarından başka birşey değildirler...


21 Haziran 2002
Cuma
 
CENGİZ ÇANDAR


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED