T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Sivil Toplum Örgütleri, Türkiye'nin vicdanıdır!..

Avrupa Birliği konusundaki kamplaşma, Türkiye'de zaten yoğun olan "Bilgi Kirlenmesi" ortamına, "Sivil Toplum Örgütü" kavramını da çekeceğe benziyor.

Avrupa Birliği'ne karşı olan kesimler, 175 imzalı Sivil Platform'un "Avrupa'ya Evet" bildirisi dolayısıyla, şimdiden Sivil Toplum Örgütleri'ne karşı kampanya açtılar bile..

Türk toplumundaki iletişimsizlik ve medyanın çarpıklığı, zaten bu toplumu "Komplo Teorileri"ne, "Suçlamalar"a, "Karalamalar"a çok açık tutuyor.

Okuma alışkanlığı olmayan, "Tarih"i başbelası bir ezber dersi olarak gören ve yazılı hafızası özürlü bulunan Türk kamuoyu, şimdi, sivil toplum örgütlerini, ülke bütünlüğünün düşmanı, yabancı ülke çıkarlarının sözcüsü, milli çıkarların karşıtı gibi algılamaya yönlendiriliyor.

Türkiye'nin genlerindeki "Kökten-Devletçi" bilgi, zaten "sivil" olan herşeyin ezilmesini, susturulmasını doğal karşılamakta..

Ve yakın geçmişte, kendileri de "Devlet" tarafından ezilen, susturulan, bastırılan sivil örgütler ve kişiler bile, her an, devleti, "sivil toplum"a karşı korumaya hazır..

Bırakın "Örgüt" kavramının, Türkiye'de "tehdit" olarak algılanmasını.. Burada, örgütlenmemiş, bireysel düşünce bile, çoğu zaman, "kalkışmaya geçmiş eylemin kanıtı" olarak gösterilmez mi?

Ve şimdi, iş çığırından çıkmış durumda bunlara göre.. 175 Sivil Toplum Örgütü, Avrupa Birliği için "evet" kampanyası açıyor..

Önceki günkü Pazar, İstanbul Boğazı'nda, 572 sivil toplum örgütünün desteğiyle yapılan "Tanker geçişlerine karşı eylem" vardı. Üstelik bu eyleme, Azerbaycan, Bulgaristan, Gürcistan, Moldavya, Romanya, Rusya, Yunanistan ve Ukrayna'daki sivil toplum örgütlerinden gelen temsilciler de katılmıştı..

Görüyor musunuz işin çapını?

Türkiye'deki hukuksuzluğu veya kokuşmuşluğun kaynaklarını araştıran sivil toplum örgütlerinin, yabancı sivil toplum örgütleri tarafından desteklenmesine, yabancı vakıflar tarafından fonlanmasına ne demeli peki?

Gerçekten "modern, çağdaş ve dünyalı" olmayı, acaba ne zaman tam olarak kabul edeceğiz?

"Devlet"e ya da "Egemen Güç"e karşı, sivilliği ve bireyi temsil ederek tarihe geçen, Sokrat, Gandi, Thoreuzu, Martin Luther King ve benzeri isimler, ne zaman bizim kültürümüzün de parçası olacak?

Acaba ABD'de "Medeni Haklar Hareketi" olmasaydı (Civil Rights Movement), Amerika'da siyah-beyaz eşitliği olur muydu?

Acaba Türkiye'de AKUT'un çalışmaları görülmeseydi, Devlet'in depremde bile ne kadar hazırlıksız olduğu anlaşılır mıydı?

TESEV, İKV, TÜSİAD, Avrupa Birliği için ağırlık koymasaydı, olay böyle kamuoyuna malolur muydu?

ŞAKA

Sondan başlasak ya!..

Fransız Basın Ajansı'na (AFP) göre, Türk Milli Futbol Takımı'nın problemi, maç sonuna doğru konsantrasyonun dağılmasıymış..

Türkler maça hızlı başlıyor, maçın sonunda dağılıyorlarmış..
Bir çözüm önerimiz var..
Maçlara, sondan başlayalım!..

DENİZ BAYKAL DEĞİŞMEMİŞ

Bakanlar Kurulu mu, "Ayak Divanı" mı?

Başbakan Ecevit, Hüsamettin Özkan'a telefon etmiş, -Sayın Özkan, Sayın Bahçeli'ye söyleyin, Sayın Bakanlar Kurulu'nu toplasın, demiş..

Sayın Bahçeli de, bunun üzerine Sayın Mesut Yılmaz'ı aramış.. Bakanlar Kurulu'nun toplanacağını bildirmiş..

Neticede dün sayın bakanlar toplandı. Sayın Ecevit'in sayın koltuğu simgesel olarak boş bırakıldı.. Toplantıya Sayın Bahçeli başkanlık etti..

Buraya kadar herşey ne güzel ve ne kadar sayın değil mi?..

Ama CHP Genel Başkanı Deniz Baykal diyor ki,

-Başbakan'sız Bakanlar Kurulu toplanamaz.. Bunun olması için, Başbakan'ın birine vekalet vermesi gerekir.. Birine "sen git toplayıver" diye yaptırılan Bakanlar Kurulu toplantısı, sadece "Ayak Divanı" olur..

Bu sözlerden anlaşılıyor ki, Deniz Baykal hiç değişmemiş.. Hâlâ "Hukuk", "Anayasa", "Kural" gibi kavramlara takıntılı yaşıyor..

Bu hatayı, 1999 Nisan genel seçimleri öncesinde de yapmıştı..

Banka-medya-siyaset-mafya ilişkilerine isyan etti.. "Kokuşmuşluk ayyuka çıktı" diyerek, Mesut Yılmaz'ın başbakanlığına son vermek için oy kullandı..

Ve Baykal'ın CHP'si, "Hukuksuzluk" ve "Kokuşmuşluk" konusunda tepki koyduğu için, seçmen CHP'yi cezalandırdı..

ANAP "Baraj"ı geçti, CHP geçemedi..

Ben olsam Baykal'ın yerinde, artık farklı davranırım.. Öyle "Hukuk" ve "Anayasa" gibi konulara takılmam..

Burada, herşey olabilir..
Biz bize benzeriz..


11 Haziran 2002
Salı
 
MEHMET BARLAS


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED