|
|
"Efsane geri döndü"
Muhakkak sizin de dikkatinizi çekmiştir, dünkü sayılarında Başbakan'ın konutunun bahçesinde verdiği "basın partisi"ni manşete çeken büyük basının basbayağı "tornistan" ettiği gözlenmiyor muydu? "Olacağı buydu!" diyenleri duyar gibiyim. Başbakan'ın son dönemde yaşadığı sağlık sorunlarını önce "Önemli değil canım, sadece gaz sorunu!" diye yorumlayan; sonra Hürriyet'ten Sedat Ergin'in "Gösterir misiniz, sırtınızı tam olarak nereye vurdunuz?" soru/cevabıyla başlayıp "Camdan Başbakan" nitelemesine kadar varan "İstemiyoruz, gitsin!" kampanyasıyla devam eden yayınlar "basın partisi"nden itibaren "tornistan" ederek tekrar başa sarmaya başladı bile. Milliyet'in dünkü sayısında Hasan Cemal'in yorumunu çok aradım ama bulamadım... Bir hafta önce iki yıl öncesinin başbakanına "parmağıyla kitap imzalatan" Cemal'in dünkü "parti"den sonra ne diyeceğini doğrusu çok merak ettim. Dün Sedat Ergin'in yorumunu da okumak isterdim. Hürriyet'in dünkü sayısı manşetten Başbakan Ecevit'in 12 gün sonra gazetecilerin karşısına çıktığını ve koalisyonda kriz yaratan idam ve Kürtçe konusuna "el koyduğunu" bildiriyordu. O derece net ve nötr bir haber ki, bu ülkede haftalardır konuşulan gelişmeler sanki hiç yaşanmamış! Başbakan gazetecileri topladı ve meseleye "el koydu"! Doğrusu Radikal gibi "muhalif" bir gazetenin manşeti de tuhaftı: "Ecevit havayı yumuşattı". Manşetin hemen altında yer alan şu ifadeyi de hatırlayalım: "Başbakan Ecevit, umut aşıladı." Madem söz Radikal'den açıldı, gazetenin genel yayın yönetmeninin yazısından birkaç satır aktarmayı da unutmayalım: "Şahsen ben Başbakan Bülent Ecevit'in dünkü basın toplantısında gösterdiği performanstan çok etkilendim. Bir kere Başbakan'ın dinlendiği anlaşılıyor. Gözlerinin parlayışında bile bir değişiklik vardı. Sonra yaptığı siyasi açıklamalar ve kullandığı ton da Türkiye'nin bu durumdayken bile neden hâlâ Ecevitsiz yapamadığını anlatır gibiydi"(!) Hepsi bu kadar değil; "tornistan" vaziyetinin gerektirdiği performansta başka cümleler daha var ama bu kadarı yeter herhalde... Tahmin ettiğiniz gibi, bahçedeki "basın partisi"nin en çok sevindirdiği köşeyazarı Milliyet'i temsilcisi Fikret Bila'ydı. Bila, nasıl sevinmesin; günlerdir kendi gazetesinde bile hakkında söylenmedik söz kalmayan (Hasan Cemal'in aktardığı "imza" hikayesini hatırlayın) Başbakan nihayet tekrar siyaset sahnesindeydi... Bila'nın üç yılını birlikte geçirdiği Başbakan'ın son açıklamalarına ilişkin yorumu şöyleydi: "Ecevit tansiyonu düşürdü". Yazısının sonunda şu tespitini okurlarıyla paylaşmayı da unutmayarak: "Ecevit'in deneyimi ve uzlaşmacı yaklaşımı, üçlü koalisyonu sıcak bir krizden döndürmüş durumda." Hadi hayırlısı... Bu arada bir diğer Milliyet yazarının, Derya Sazak'ın da yorumunun da çok ilginç bulduğumu söylemek isterim. Ancak Sazak'ın yorumunun nasıl yorumlanması gerektiği hususunda doğrusu tereddütlüyüm. Sazak, bu yorumunda ciddi mi, yoksa işin şakasında mı karar veremedim. En iyisi bu yorumdan da birkaç satır aktarayım da siz karar verin: "Günlerdir ortalarda görünmeyen, DSP'li milletvekillerine çıkmayan Başbakan, tam da Seul'deki maç başlarken 'Efsane geri döndü' dedirtircesine ayağa kalkıyor. Ecevit ayakta, Şenol Güneş yatakta!" İşte böyle.... Buraya kadar iyi de, gördüğünüz gibi şu soruya hâlâ bir cevap bulmuş değiliz: Büyük basının Başbakan'ın sağlığına ilişkin yayınları niçin "bir ileri iki geri" adımla gidiyor? Önce "önemsiz bir gaz sorunu" diyerek durumu idare etme çabası; sonra (Ergin'in röportajıyla) Başbakan'ı "gözden çıkarma" politikası; ve nihayet "tornistan" yaparak tekrar başa dönüş... Bu süreçte büyük basının asıl derdi neydi? Keşke bu soruların cevabını bilsem de sizinle paylaşsam! Sizi bilmem ama ben işin içinden çıkabilmiş değilim... Olup bitenleri ne zaman gözden geçirsem, aklıma "Hüsamettin Özkan faktörü"nden başka bir açıklama gelmiyor! İddialı değilim, belki de ilgisi yoktur; ama benim aklıma başka bir açıklama gelmiyor....
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |