T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Sınav

Türkçenin türetme kurallarına aykırı olduğu için "uydurma" sayılan sözcüklerden biri de sınav'dır. Sına- eylem köküne getirilen "-v" ekinin dilimizde bulunmadığı söylenmiş, dolayısıyla bu ekle türetilen türev (müştak), görev (vazife), ödev (vecibe) sözcükleri gibi sınav da yanlış sayılmıştır. Ancak bu dört sözcük de dilimize iyiden iyiye yerleşmiş, hemen herkesçe benimsenmiştir.

Arapça mihnet kökünden türetilmiş olan imtihan kelimesinin imtahan, imtaan, imtiyan gibi yanlış söylendiğine ve yazıldığına siz de tanık olmuşsunuzdur. Eki tartışmalı da olsa, kökü Türkçe olan sınav böylesi yanlışlar yapmaya pek de elverişli değildir. Gerçi sınav ile alay etmek için "mırnav vezninde" diyenler olmuştur ama sınav, yıllardır özellikle okullar-kurumlar düzeyinde sınana sınana dilimize yerleşmeyi başarmıştır. Bu iki heceli kısa kelimeyi, tahtından indirdiği im-ti-han'ın ağırlığından, mehâbetinden uzak bulanların haklılığı nostaljik bir haklılık olarak kalacağa benziyor.

Sınav, günlük dilde biraz da teknik bir işlemin adı olarak sınırlanıp öylece yaygınlaşınca, türetildiği kök olan sınamak eylemini de sanki dilden uzaklaştırmış oldu. Öğrencilerinin bilgilerini sınayacak olan öğretmenler, adayların birikim ve yeteneklerini ölçmek isteyen kurumlar her fırsatta yazılı ya da sözlü sınav yapıyorlar, açıyorlar, düzenliyorlar; sınava alıyorlar, tâbi tutuyorlar. Hemen herkes, çeşitli vesilelerle sınavlara giriyor, katılıyor; sınavlardan geçiyor, geçiriliyor, çıkıyor. Bu hengâme içinde ne sınav yapanlar, "sınadım" ya da "sınadık" kelimelerini kullanıyorlar, ne de sınavdan geçenler "sınandım", ya da "sınandık" diyorlar. Sanki sınav, dayanağından ve amacından soyutlanmış, bağımsız bir kuruma dönüşmüş.

Bir bilgiyi, bir beceriyi, bir yeteneği denemeye ve ölçmeye yaraması beklenen, aynı düzlemdeki kişilerin birikim düzeylerini belirlemede ve sıralamada yardımcı olması gereken sınavın çok resmî ve biçimci bir kurumsallık kazanmış olması, onun geçerliliği ve güvenilirliği konusunda kuşku duymak için yeterli bir zaaf sayılabilir.

Sayıları binleri, on binleri, yüz binleri, milyonları bulan adayları seçip eleme düzeneği olarak işletilen sınavları sınamayı, sınayıp da saçmalıklarından ayıklamayı ne zaman ve nasıl akıl edeceğiz?

A) Üç vakte kadar
B) Çıkmaz ayın son çarşambasında
C) AB üyesi olduğumuz zaman
D) Şimdi değilse ne vakit?
E) Eşref saatte


11 Haziran 2002
Salı
 
İBRAHİM KARDEŞ


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED