T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Sarışın Japon futbolcular

Dünya kupasının en ilginç maçlarından biri Rusya ile Japonya arasında oynanan mactı. Bu maçı ilginç, hatta önemli kılan maçın sonucu ve oynanan oyunun kalitesi kadar Japon oyuncuların saç boyası olduğunu söylemem gerekiyor. Zaten Japonya'nın Belçika ile oynadığı ilk maçta Japonların sergilediği Avrupa futbolunu aratmayacak hız ve teknikteki oyunları kadar Japon oyuncuların saçları ilgimi çekmişti. Benzer bir ayrıntıyı Güney Koreli futbolcularda da gözlemlemem göstergebilmsel yoruma imkan açtı. Güney Koreliler de Japonlar gibi Avrupalılar kadar hatta onlardan daha iyi bir futbol oynayabileceklerini gösterdiler. Ama ilginç biçimde Güney Koreli futbolcuların çoğununun da saçları siyahtan başka renklere boyatılmıştı. 'Üstün kuzey ırkı'na benzeyebilmek için saclarını kahvedrengi, kızıl ya da sarıya boyatmışlardı. Ancak Japonlar bu işi iyice abartmış, İngiliz takımında bile bulunmayacak oranda blond denilecek kadar sarıya boyatmışlardı saçlarını. Düz çekik göz ve çıkık elmacık kemikli yüzlerini sapsarı bir saçla kamüfle etmişler. Güney Koreliler o kadar iddialı değillerdi; daha uygun bir renkler, kızılımsı boyaları tercih etmişlerdi.

Japon- Rus maçı Japonya'nın galibiyeti ile bitti. Doğulu bir ulus beyaz bir ulusu yenmişti. Tıpkı 1905 yılında yapılan Rus-Japon savaşının Japonların zaferiyle bitmesi gibi. Ancak Japonların o zamanki galibiyeti başta Osmanlı yönetimi olmak üzere tüm dünyada ve Batılı ülkelerde büyük yankı uyandırmıştı; Doğulu bir ulus Batılı bir imparatorluğu yenmeyi başarmıştı. Bu zafer, Japon mücizesinin ilk habercisi olarak kabul edilecek, Japonların bu işi nasıl becerdiğinin sırrı araştırılacaktı. Hatta bizde, özellikle muhafazakar kesimde, İslam aleminde Japonya'nın bu başarısı ve daha sonra gerçekleştireceği teknolojik ve ekonomik atılım için formüller bile üretilecektir. Ünlü formülasyon nerdeyse yüzyıldır gündemimizden düşmeyecektir: "Batının ilim ve fenni, Doğunun gelenek ve ahlakı." Başarının sırrı gerçekten bu formülde mi gizliydi? Güney Korelilerin ve Japonların yaptığı maçları biraz da bu gözle izledim.

Japon insanını göstergebilimsel açıdan bir okumaya tabi tutan Roland Brathes, olanca doğulu imajına karşılık Japon yüzünün hiçbir ruhsal derecelenmesi yoktur, tümüyle canlı/maddi çağrışımları vardır, der. Bu maddilik/canlılık bir batılı için 'japon filmi' ürünü Japon tiplemesinden, Japon imgesinden oldukca farklıdır. Japonların olanca gelişmişliğine, modernliklerine, hatta kapitalist devrimi gerçekleştirmelerine ragmen batılının gözünde Japon filmi ürünü doğunun silik, duragan, çekik gözlü, siyah saçlı insanlarıdır, samuraylardır. Bizi cezbeden yanları da bu olsa gerek –hem geleneklerini korumuş olmaları, yani "japon filmi" tiplemesine sadık kalarak/tekzip etmeyerek, hem teknolojik ve ekonomik atılımı gerçekleştirmiş olmalarıdır.

Oysa bugünün Japonyası Batılının/Avrupalının gözünde, Kevin Robins'in ifadesiyle, "Belki de kendi modernliğimizin ve ondan duyduğumuz hoşnutsuzluğun bir aynasıdır. Belki de Japonya kendi kültürümüzdeki 'çarpıklıkları' yansıtmaktadır."

Bu noktada şu temel soru önümüzde durmaktadır: Japon mucizesi denilen şeyin özgün bir model mi yoksa Batı tarafından nesne haline getirildikten sonra modern zamanlara girmiş bir doğuyu mu temsil etmektedir? Her ne kadar Japonya gerçekleştirdiği modernlikle batılının kafasındaki doğulu şablonunu bozmuş, bu haliyle batılı zihni rahatsız etmekte ise de bu durum Japon mucizesinin özgünlüğü sorununu ortadan kaldırmamaktadır.

Japon modernleşmesi diye bir şey varsa bunun batı dışı toplumlara özgü modernlik anlamında da, alternatif olma anlamında da özgünlüğü üzerinde yeniden düşünmek zorundayız. Japonlar bir şeyler başarmıştı, ancak bu başarı moderliğin Batıya özgü olduğu tezini sarsmış olsa da modernliğin evrenselliği ve kaçınılmazlığı gibi yine Batı merkezli ilerlemeci teorilere tarihi bir katkıdan başka bir anlam ifade ettiğini söylemek zor. Oysa japon mucizesi denilen kopya mucizeye çok farklı anlam yükleyen İslam alemindeki entelijensiya başını iki elini arasına alıp aradığı alternatif modelin köklerini nerede bulacağı konusunda yeniden düşünmeli.

Evet, Japonlar doğulu bir toplumdan beklenmeyecek derecede hızlı, teknik, hatta estetik futbol oynuyor. 'Japonların geleneklerine bağlı kalarak gerçekleştirdikleri başarı' formülasyonu işte bu noktada suya düşüyor. Çünkü Japon futbolcuların saçları sarıya boyanmıştı!


11 Haziran 2002
Salı
 
AKİF EMRE


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED