|
|
Meclis'in kaçta
kaçı kadın olmalı?
Beni bu yazıyı yazmaya bir gazetenin geçenlerde attığı "Meclis'in üçte biri kadın vekillerden oluşmalı" mealindeki başlığı itti. Aslında kadın haklarını savunuyor gibi gözüken haberin yazarı kadınlara üçte birlik bir kontenjan vererek saygısızlık ettiğinin farkında değildi. Kadınların yüzde 3 gibi çok düşük bir düzeyde temsil edildiği bir ortamda üçte bir teklifi oldukça cüretkar görünüyordu. Ama teklif bana göre sağlıklı bir düşünce ürünü değildi. Benim aklıma, "Madem ki kadın erkek eşitliğinden bahsediliyor öyleyse neden yarısı değil de üçte biri?" sorusu geldi. Sonra da asıl sorulması gereken soruya yöneldim ve "Milletvekilliğini cinsiyetlere dağıtmak zorunda mıyız? Önemli olan kadın ve erkek olmak mı yoksa milletvekilliğine layık ve ehil olmak mı? " diye sordum. Her şeyi sulandırdığımız gibi vekillik konusunda da cinsiyeti öne sürmek gibi bir yanlışın içine düşüyoruz. Bir vekilin sadece dişiliğinin ülkeye bir faydası olmayacağı gibi sadece erkekliğinin de bir faydası yok. Vekilde aranması gereken liyakat ve ehliyet olmalı. Bilgi, birikim, deneyim, cesaret ve dürüstlük gibi vasıflar aranmalıdır. Önüne gelen her yasa teklifine liderinin gözünün içine bakarak oy veren erkek vekillerdense ben ülke yararını gözeten yürekli bayan vekilleri tercih ederim. Eğer milletvekili Nazlı Ilıcak Hanım gibi olacaksa vekillerin üçte biri değil tamamının hanımlardan oluşmasını tercih ederim. Çünkü Ilıcak'ı öne çıkaran kadınlığı değil göreve ehliyetiydi. Bu itibarla siyasi partilerin sırf cinsiyetini düşünerek kadın vekil aramasını son derece yanlış bulurum. Hatta bazı manken ve şarkıcıların sadece güzelliği ve sanatı sebebiyle tercih edilmeleri gibi politikaları popülist politikalar olarak görürüm. Varsa mankenin şarkıcının vekil olmaya ehliyeti elbette ki diğerleri gibi onlar da olmalı. Ama sadece güzelliğin, sadece dişiliğin vekillik için öne çıkarılmasının basit oy avcılığından öte bir anlam taşımayacağını düşünürüm. Ayrıca kadınları ihmal etmekle vekil yapmayı biribirine karıştırmamamız gerekir diye düşünüyorum. Toplumumuzda kadınlar en temel haklarından olan eğitim hakkından tutun çalışma hukukuna kadar birçok alanda ihmal edilmişlerdir. Kimi kılık kıyafet gibi çok ilkel gerekçelerle, kimi düşüncesi ve inancı sebebiyle, kimi sadece kadın olduğu için ihmal edilmişlerdir. Kadınların ihmal edilişi, ihmalin de ötesinde istismar edilişi toplumun her kesiminde kolaylıkla görülen bir büyük eksikliktir. Kendisini solcu liberal diye niteleyenlerden tutun İslamcı diye anılan dindar camiada da bu ihmal ve istismarı görmek mümkündür. Şöyle bir bakın en ciddi müesseselerde bile aynı işi yapan biri kadın diğeri erkek iki çalışanın ücretleri arasında dağlar kadar fark vardır. Erkek daima daha yüksek ücret alır. Hatta erkeklerden daha iyi çalışan ve işini daha iyi yapan bayanlar sıra ücrete gelince sırtüstü yatan birçok erkekten daha az ücret alırlar. Örnekleri artırabiliriz. Şimdi seçimler yakın diye kadın aday erkek aday tartışması yerine layık ve ehil aday demeli ve siyasi partileri kadın hakkında hangi politikaları geliştirdiklerini sorgulamalıyız. Mesela hiçbir parti kalkıp öğrenim hakları ellerinden alınan hanımlar hakkında bir çözüm önermiyor! Mesela ellerinde mesleki yeterliliklerini ispat eden belgeler bulunduğu halde iş imkanı tanınmayan (bulamayan değil tanınmayan!)kadınların sorunları hakkında kimse bir çözüm önermiyor. Ama öte yandan kalkıp vekillerin bilmem kaçta kaçının kadın olmasından dem vuruluyor. Bu da ayrı bir istismar. Hülasa, vekillik kadınlık-erkeklik işi değil liyakat ve ehliyet işidir. Onun için de sadece vekillikte değil her konuda layık ve ehil olanların iş başına gelmesini öne çıkarmalıyız, kadın ve erkeklerin değil.
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |