|
|
Yolsuzluklar unutuldu, ama...
Hatırlatma yerinde: Bir ara neredeyse hergün yeni bir belge ortalığa saçıldığı için kamuoyunu müthiş meşgul eden 'yolsuzluklar' konusu epeydir gündem-dışı; yayınlar bıçakla kesilmiş gibi sona erdi. Tespit de yanlış değil: "Yolsuzluk operasyonlarının önünü politikacılar kesti, medyanın ilgisizliği ise unutulmaya bıraktı." Bu iki nokta doğru, ama bu doğrulardan çıkarmamız istenen sonuçların neredeyse tümü yanlış... Türkiye'nin yolsuzluklar haritası çok sayıda kitabın konusu. Gazetelerin ilgilerini yitirmesi, çalıştıkları medya kuruluşu tarafından yazdıkları haberlerin değerlendirilmediğini gören gazetecileri, ellerindeki bilgi ve belgeleri kitaplaştırmaya sevk etti. Milliyet'ten Nedim Şener ("Tepeden Tırnağa Yolsuzluk" Metis Yayınları) ile Hürriyet'ten Şaban Arslan'ın ("Hortum ve Cinnet" Om Yayınları) eserleri buna iki örnek. Her iki kitapta da, çeşitli operasyonların savcılarını, sanıklar hakkında mahkumiyet istemeye yönlendirecek yeterlilikte bilgi ve belge bulunuyor. Bir yıl önceye kadar gündemi belirleyen yolsuzluk operasyonları şimdilerde hız kesti. Mahkumiyet kararı çıkan bir tek operasyon oldu; onda da 'esas suçlular'ın yargılama dışı tutuldukları biliniyor. Açılan dâvâların çoğu sürüncemede kaldı. İçleri boşaltıldığı için el konulan bankalarda devletin kaybı 20 milyar dolara yakın; "Borçlar tahsil ediliyor mu?" sorusunu sorun bakalım, sorunun muhatabı olan kurumdan ve ilgili bakandan cevap alabilecek misiniz? Geçmişten bugüne yolsuzlukların üzerine gitmeyi, gidildiğinde sonuç almayı, hukuki sürece başvurulsa bile suçlulara caydırıcı yaptırım uygulamayı başaramamış bir ülke Türkiye... Bunun bir sebebi, yolsuzluk denilen ağın dallı budaklı oluşu. Yolsuzlukların üzerine kararlılıkla gidilirken birdenbire işlerin tersine dönmesi, operasyonların hız kesmesi, örümceğin kollarının hassas yerlere kadar uzanmasıyla irtibatlı. Konuyu sahiplenen bir savcı politikacılar tarafından bunaltıldı sözgelimi; o savcı çareyi şimdilerde kavgasını politik zemine taşımakta arıyor. Olan-bitenleri en yakın bizim gazetenin okurları takdir edecek durumdalar. Yeni Şafak, Türk basınının yolsuzlukların üzerine en ciddiyetle giden gazetesi oldu. Bir çok olay, bizim gazetede başlayan yayınlar üzerine kamuoyunun bilgisi dahiline girdi. Başta şimdilerde mesleğini bir televizyonda sürdüren Murat Kelkitlioğlu ile Ankara Büro'da HÜSEYİN ÖZAY olmak üzere Yeni Şafak muhabirleri, yazarları, ülkeyi soyanlara karşı durmak dinlenmek bilmez bir mücadele verdiler. Sonucu biliyorsunuz: 'Beyaz enerji' konulu 'örümcek ağı operasyonu'na yönelik yayınlarımız sırasında gazetemize baskın yapıldı... Adlarımız, ödül kürsülerinde değil, doğru olduğunu herkesin bildiği haber ve yorumlar yüzünden mahkeme koridorlarında çınlayıp duruyor... Sırf bizleri yazamaz hale getirmek için bu gazeteyi çıkartan sermaye ile bile uğraşıldı, uğraşılıyor... Gerçeklerin takipçilerinin başına gelenler izlendiğinde, yolsuzlukların nerelere kadar uzandığı hemen anlaşılacaktır: Siyasi bağlantılar, onların bürokrasideki uzantıları, gözdağı vermek üzere kullandıkları sergerdeler, şebekenin medya boyutu... Bunlara bakarak, Türkiye'nin 'yolsuzluk elkitabı' yazılabilir. İşin cidden hazin tarafı, yolsuzluklar konusunu 'zafer bayramı' gündemine taşıyanların, eleştirilerini seslendirdikleri kendi mekânlarına, yakındıkları konuda sâbıkası olanları dâvette zorlanmamalarıdır. Gelecek seçimde ilk iki sırayı paylaşacağını herkesin kabul ettiği AKP ve CHP kadroları ile yolsuzlukların yılmaz takipçisi Yeni Şafak'ın 30 Ağustos'ta görmezden gelinmesi ne anlam taşıyor? Yolsuzluklar konusunda duyarlı olmak iyi de, gerçekten duyarlı olanların temel tercihlerini yeniden gözden geçirmeleri gerekiyor.
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |