T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
“Habertürk”, “Levent Kırca T.V.”, “Vatan” ve “Sabah” gazeteleri!.

Girişimcilik, biraz “Hesap” ister, çok miktarda da “Cesaret” gerektirir girişimcilik..

Yeni gazetelerin ve televizyon kanallarının yayın hayatına atılmaya hazırlandığı bu günlerde, tabiî ki “Medya Girişimcileri”ni dikkatle izlemek durumundayız..

Son yıllarda bu girişimcilerden Ufuk Güldemir'in başarılarını, dikkatle ve kıvançla izledik..

Televizyonlarda “Haber Müdürü” ve gazetelerde “Genel Yayın Yönetmeni” olarak başarılı bir sınav veren Ufuk Güldemir, bir internet haber sitesi olarak başlattığı “Haberturk”ten, sonunda bir televizyon kanalı üretti..

Hepimiz, bu kanalı özgür ve çok sesli medyanın bir örneği olarak, dikkatle izliyoruz..

Yani Güldemir, başarılı oldu..

Şimdi sırada Levent Kırca var..

Yıllardır Türk seyircisini, hem tiyatroda, hem sinemada, hem de televizyon programlarında (Olacak O Kadar) peşinden sürükleyen Levent Kırca, şimdi kendi televizyon kanalını kuruyor..

Hem Digitürk platformunda, hem de kablolu yayında izlenecek olan “Levent Kırca T.V”, kendi yapımı olacak yerli ve yabancı dramalarla, komedi dizileriyle, farklı haber programları ile, en geç ekim ayında, ekranlara çıkacak..

Yazılı basında ise, Zafer Mutlu ve Sabah'tan ayrılan arkadaşları, “Vatan” gazetesini çıkartmaya hazırlanıyor..

Anlaşıldığı kadarıyla, “Vatan” gazetesi “Sabah” esintisi taşıyan, Haldun Simavi'nin “Günaydın”ının ekolünü temsil edecek bir gazete olacak..

Bu satırların yazarının, ne Sabah'ın sahibi Dinç Bilgin'e, ne de “Vatan”ın sahibi olacak Zafer Mutlu'ya, bir muhabbet duyması mümkün değil..

Özgür, özerk ve bağımsız ve çok sesli “Sabah”ın, 28 Şubat sürecinde, militarist, devletçi ve Ankara bağımlısı oluşunu, içinde yaşayarak gördüm..

Ama bu süreç, “Sabah”ın sahibini ve yakın kadrosunu, sonu kötü biten serüvenlere sürükledi..

Basının gördüğü en seçkin ve en rekabetçi patronlardan biri olan Dinç Bilgin, “Etibank”ın rüzgarında, müstehak olmadığı durumlara düştü..

“Sabah”ı Sabah yapan isimlerin başında gelen Zafer Mutlu, “Gazete” yerine “Şirketler”i düşünmeye başladı..

Gazeteci kimseden korkmaz..

Sonunda Sabahçılar, Devlet'ten, bakanlardan, savcılardan, BDDK'dan korkar oldular..

Herhalde bugünler geride kaldı ki, hem “Sabah” kadrosunu güçlendirmeye çalışıyor, hem de Sabah'tan kopan Zafer Mutlu ve arkadaşları, “Eski Sabah” gibi ve Haldun Simavi “Günaydın”ı kadar bağımsız bir “Vatan” kurmaya uğraşıyorlar..

Benim içten dileğim şu..

Hem “Sabah”, hem “Vatan” gazeteleri, hem “Haberturk”, hem “Levent Kırca T.V”, başarılı olmalılar..

Kişilere dönük öfkelerin, kan davalarının, kişilerle birlikte yok olduğunu bilenlerdenim..

İsmet İnönü-Celal Bayar kamplaşması bile, bugünün siyasetini etkilemiyor neticede..

Ama kurum olarak basın (veya medya) mutlaka çok sesli olmalı, rekabete dayalı yaşamalı ve gelişmeli..

Türk basını önce kartelleşme, sonra da tekelleşme ile küçüldü, kısırlaştı ve güven yitirdi..

Bu yeni kanallar ve gazeteler, hem bizim meslekte nefes alma alanını genişletecektir, hem de okuyucu ve izleyici, daha özgürce, alternatif medyalar seçebilecektir..

ŞAKA

Oya gibi işliyor!.

Eğer basındaki haberler doğru ise, Kemal Derviş, CHP lideri Baykal'dan bazı isimler için milletvekili kontenjanı isteyecekmiş..

Ben Derviş'in yerinde olsam, Baykal'ın sadece Oya Ünlü'yü milletvekili yapmasını isterdim..

Çünkü Türk solunun tarihi gelişiminde, bugüne aktarılan en büyük birikim Oya Ünlü'dür..

İsmail Cem de, sağcıdır!.

NE OLDUM DEMEMELİ

Baykal, Derviş'in havasını alıyor!.

Kemal Derviş ne kadar Kemal Derviş ise, Deniz Baykal da o kadar Deniz Baykal neticede..

Nitekim önceki gün NTV'de Ali Kırca'nın karşısında görüşlerini açıklayan Deniz Baykal, kendini olduğundan daha önemli gören ve herkesi satmayı normal bulan Kemal Derviş'in havasını, “Biraz” aldı..

Baykal dedi ki özetle..

-Biz, ittifaka değil iltihaka çağırdık.. Amaç evcilik oynar gibi partiler arasında uzlaşma aramak değildir..

Deniz Baykal, Derviş'in “Ağırlığı”nı da şöyle vurguladı..

-Derviş'in YTP'ye yönelik bir tercih yapması, CHP'yi büyük bir siyasi güç olmaktan çıkartmazdı..

Bu sözler ne anlama geliyor dersiniz?

Demek ki, Kemal Derviş, Türk siyasi partiler sistemi içinde CHP'ye girerse, “Kurumsal Bir Kimlik” taşıyamayacak..

Derviş de, diğer partililer gibi, Genel Başkan'ın emrinde bir “Nefer” olacak..

Yani Koalisyon'daki “4'üncü Parti” konumu bitti artık..

Artık Derviş de, sayı ile kendine gelir diye ümid ediyoruz..


19 Ağustos 2002
Pazartesi
 
MEHMET BARLAS


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED