Kim ne derse desin, ilk seçimin açık farklı gâlibinin AK Parti olacağı şimdiden belli. Diğer partilerin çoğu, kimi baraj altında kalmamak kimi de AKP karşısında güçlü bir varlık gösterebilmek için, 'ittifak' arayışında. Seçime doğru yol alırken, AKP'nin en ciddi rakibi, yine kendisi: Parti yönetiminde yer alanlar, önlerindeki bir dizi tercihte hiç yanlış yapmamak zorunda; basit gibi görünecek stratejik bir yanlış başarılarını köstekleyebilir...

AKP yönetimi ilk ciddi sınavı önümüzdeki günlerde kesinleştirecekleri 'milletvekili aday listeleri' konusunda verecekler. Politikaya meraklı olanların en fazla rağbet ettiği parti AKP... Eğer haberler doğruysa, AKP'nin 71 il başkanı, yüzlerce ilçe başkanı ve yönetim kurulu üyesi, milletvekili adayı olabilmek için görevlerinden ayrıldılar. Kamu görevinden istifa edenlerin önemli bir bölümü de AKP'den adaylık koyma niyetinde. Başka partilerden bazı milletvekilleri de var AKP'den adaylık kervanına katılanlar arasında. Milletvekili olabilmek için aday adaylığına başvuranların sayısı, AKP sözcülerinin beklediği gibi, 10 bini bulmuş olabilir. 550 koltuktan herbirine en az 20 aday demektir bu...

Sınav da işte bu noktada: Bu kadar çok kişi arasından, AKP, kimleri Meclis'e taşıyacak?

Partililerin buna vereceği cevabı tahmin etmek o kadar zor değil: Önceliğin, elbette, kurulduğundan beri AKP'ye hizmet edenler, hatta hizmetleri AKP öncesini de kapsayanlara verilmesi... Görüştüğüm önemli bir ilin AKP yetkilisi, “Bizim dışımızdakilerin, kökleri bizim ile dayansa bile, adaylık şansı olamaz” dedi. AKP çevrelerinin, özellikle RP/FP çizgisi temsilcilerinin beklentisi, listelerin kendileri gibi adaylarla doldurulmasıdır...

Klasik particilik penceresinden bakıldığında kısmen hak verilebilir bir beklenti bu. 'Kısmen', çünkü, AKP yeni bir parti, bir çok örgüt sadece birkaç ay önce kuruldu. Bu bakımdan, yıllar öncesine dayalı bir hizmet ve bunun bedelini ödetme duygusu AKP için ancak 'kısmen' söz konusu olabilir. AKP, başta Tayyip Erdoğan olmak üzere, sayıları 3-5'i aşmayan isme borçlu bugün beklenti odağı olabilmesini...

Bu durum da, yine başta Tayyip Erdoğan olmak üzere o kişilere olağanüstü bir sorumluluk yüklüyor. Partiyi yalnızca sandıkta değil, sandık sonrasında başlayacak hükümet arayışlarında da başarılı kılabilmenin yolunu bulmak ve o yolda dikkatle yürümek zorunda olan onlar...

AKP, örgütün değil kendisine umut bağlayanların beklentilerine kulak vermek zorunda bu dönemde. 1950 öncesinde DP, 1965 öncesinde AP ve 1983'te ANAP, toplum beklentileri istikametinde davranabildikleri için umulmayan sandık başarılarına imza atabilmişlerdi. Her yeni partinin yöneticileri, örgüt kısıtlaması tuzağına düşmeden karar alabildikleri için, o üç dönüm noktası başarıyla aşılabildi. Örgüt yönetime ağırlığını koyduktan, listeler ahbap-çavuş ilişkileriyle ve eskimiş yüzlerle oluşturulduktan sonra, partilerdeki iniş de kaçınılmaz oluyor...

Liste oluştururken AKP'nin dikkat etmesi gereken en önemli yön, iktidar olma şansı yakalayabildiği taktirde birden fazla bakanlar kurulu oluşturabilecek çapta insanları listesine almasıdır. Şaşaalı bir vitrini olmalı AKP'nin... Bu insanların en önemli özelliği alanlarında çok iyi bir eğitim almaları veya deneyimleri ile temayüz etmeleridir. Göz kamaştırıcı bir liste, çekişmeli geçecek seçim kampanyalarında, AK Parti'yi hedef alacak ithamların önemli bir bölümünü anlamsız kılabilir...

Arzu edilen, partisinin 1. yıldönümü vesilesiyle düzenlediği toplantıda yaptığı konuşmada Tayyip Erdoğan'ın çerçevesini çizdiği 'merkez parti' olma iddiasına uygun adaylarla kamuoyu karşısına çıkmasıdır AKP'nin... AKP'ye oy verebilecek iken yakın tarihte yaşananların tekerrür edebileceği endişesiyle hâlâ tereddüt edenleri bu ikircikli durumdan kurtaracak olan da, AKP'nin 'değişim' iddialarını ciddiye almayanları yeniden değerlendirmeye zorlayacak olan da listelere yansıyacak doğru tercihlerdir.

Listelerde doğru tercih her parti için şart; ama galiba AKP için bu bir 'hayat-memat meselesi'...

FEHMİ KORU

Künye

Temsilcilikler

ReklamTarifesi

AboneFormu

MesajFormu