T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Mahşer günü nasıldır bilir misiniz?

Bütün dinler, insanların öldükten sonra dirileceğine inanır. İnsanlar, tekrar dirildikten sonra, hesap vermek üzere bir araya gelirler. Bu zamana “mahşer günü” adı verilir.

Kur'an'a göre mahşer gününün iki özelliği vardır. Bunlardan birincisi, “bin ayağın bir ayaklık yere basması”. Diğer özelliği ise, “herkesin kendi telaşına düşmesi” annelerin çocuklarını ve kardeşin kardeşi tanımaması.”

Bu nasıl olacak diye merak edenlerin, bugünlerde Ankara'daki siyasi parti genel merkezlerini görmeleri kâfidir. Aday adaylarının, adeta “bin ayağı, bir ayaklık yere basıyor.” İkincisi de parti yöneticilerine en yakın dostları dahi ne şahsen ne telefonla ulaşamıyorlar. Kardeşin kardeşi tanımadığı gibi...

Bu neden böyledir? Bunun yadırganacak bir tarafı var mıdır?

Yanlışlık nerede?

Mevcut sistem içerisinde elbette bu manzaranın yadırganacak bir tarafı yoktur. Zira her vatandaşın, her partilinin milletvekili olmayı istemesi hakkıdır. Parti yöneticilerinin de kendi adaylık problemleri dururken dostlarının telefonlarına cevap vermemesi de normaldir. Ancak, aday tespiti mekanizmasının bir yanlış tarafı olmalı ki siyasi partilerin önü mahşer yerine dönmektedir.

Siyasi partilerin aday tespit sistemi ülkemizde çok tartışılmıştır. Bugüne kadar denenmiş üç sistem vardır; parti delegeleriyle yapılan ön seçim, partiye kayıtlı üyelerle yapılan ön seçim, parti yönetimi tarafından aday tespiti yöntemi. Bu arada karma bir sistem olarak, listede tercih yoluyla sıralamayı değiştirme sistemi.

Bu sistemlerin hepsi denenmiş, fakat hiçbiri, gerek partililer ve gerekse vatandaşlar tarafından tasvip görmemiştir. Bu yüzden de 50 yıllık demokrasi tarihimiz sistem aramakla geçmiştir.

Tek seçicilik sistemi ve asıl mesele

Bugüne kadar uygulanan aday tespit sistemi arasında en çok tenkit edilen metod siyasi parti genel başkanlarının aday tespitinde tek seçici olmalarıdır.

Bu sistemlerin hangisi demokratik, hangisi anti-demokratik tartışması yapılagelmiştir. Nazari planda hepsi de demokratiktir. Zira en çok tenkit edilen genel başkanların tek seçici olmalarının demokrasiye uygun olmadığı söylenemez.

Bir olayın demokratik olup olmamasının tek kıstası, oyunun kurallarının önceden bilinmesi ve bu kurallara sıkıca uyulmasıdır. Tek seçicilik sistemini kabul eden partiler bu sistemin kuralını koymuşlardır. Demişlerdir ki, “ben istediğim kimseyi aday gösteririm, istemediğimi de aday göstermem. Bunun gerekçesini de açıklamaya mecbur değilim.”

Bir siyasi partiye aday adayı olarak başvuranlar, bu kuralı bildiklerine göre, ilan edilecek listeye de itiraz etmemelidir.

Bunun gibi, ön seçimin delegeler tarafından yapılmasının da, partiye kayıtlı olan üyeler tarafından yapılmasının da demokrasiyle bağdaşmayan yönü yoktur. Ancak neden hâlâ, aday tespiti konusunda bir arayış içerisindeyiz. Bunun sebebi üzerinde durmamız gerekir.

Taş'ta beleş... Kuş'ta beleş...

Bir milletvekilimize seçmenleri sormuşlar; -Ağabey tekrar aday olacak mısın? Milletvekilimizin cevabını beklemeden diğer bir partili cevap vermiş;

-Neden aday olmasın? Taş'ta beleş, kuş'ta beleş... Al taşı yerden, atıver kuşa... belki rast gelir...”

Vatandaşın aday tespitlerine bu şekilde bakışı, demokrasimizin en büyük zaafıdır. Vatandaşımız, olaya bu şekilde bakarken haksız mıdır? Belki yüzde yüz haklıdır diyemeyiz amma, haksız dememiz de zordur.

Bu zorluğun sebebi, sistemin demokratik olup olmadığından ileri gelmemektedir. Hata, sistemin uygulamasındadır.

Nazari olarak düşündüğümüz zaman, en iyi sistemin, genel başkanların tek seçici olmasıdır. Zira siz bir kimseye, sana yetki veriyorum, bu Meclis'e 550 tane layık adamı seç diyorsunuz. Bu yetki, halkın ve partilerin beklentisi doğrultusunda kullanılırsa en azından şikayetler azalacaktır.

Geçmiş tecrübeler

Siyasi olaylar göstermiştir ki, liderlerin çoğu bu yetkilerini iyi kullanmamışlardır. Bülent Ecevit'in 1978 yılında hükümeti kurmak için Adalet Partisi'nden transfer ettiği 11 kişiden 8 tanesi genel merkez adayıdır. Son senelerde baktığımızda, partilerinden istifa ederek karşı partilere geçen milletvekillerinin çoğu da, tek seçicilerin adaylarıdır.

Aynı tenkidi, delegelerle veya partiye kayıtlı üyelerle yapılacak aday tespit sistemi için de yapabiliriz. Bir parti, üye kayıtlarını disiplin altına alamamışsa, kayıtlar sadece ilçe başkanlarının inisiyatifine terkedilmişse veya delege seçimleri masa başlarında yapılıyorsa, elbette bu sistemden de şikayet edilecektir.

Bir partilinin milletvekili olmayı istemesi normaldir. Bir milletvekilinin de, tekrar milletvekili seçilmeyi istemesinin de garipsenecek yönü yoktur. Ancak, anormal olan nokta, kimsenin neyi yaptığı ve neyi yapmadığı takdirde milletvekili olabileceğinin önceden belli olmamasıdır.

Aday tespit şablonu

Birçok partili ve milletvekili, “nasıl milletvekili olunur. Nasıl tekrar seçilebilir” bunu bilmekte güçlük çekmektedir. Bazı partilerin listelerine baktığımız zaman adayları bir şablona oturtamazsınız. Kullanılan kıstas adayların kalitesi midir, verilen görevi yapıp yapmaması mıdır, genel başkana sadakat mıdır, yoksa dürüstlük müdür bu belli değildir.

Bir milletvekili neyi yaparsam tekrar seçilebilirim konusunu bilmezse huzur içersinde görevini yapamaz. Siyasi partilerin adaylık şablonlarını çok iyi tespit etmeleri, demokrasimizin olmazsa olmaz koşuludur.

Dünden bugüne

1980 öncesinde, bazı istisnalar dışında aday olabilmenin kuralları, az çok belli idi. Parti kayıtları, bugünkünden farklıydı. Delege seçimleri, oyları seçmen tabanına yayıyordu. Aday olabilmek için, köy köy, ev ev, delege delege geziliyordu. Bugün böyle bir zorunluluk yok.

Hiç kimse, bir partiyi kendi adaylarını tespit hususunda, belli bir sistemi benimsemesi yönünde zorlayamaz. Ancak, her parti tercih ettiğe sistemin şablonunu önceden açıklamaya mecbur olmalıdır.

Vatandaşımız bir yönüyle haklıdır. Taş'ta beleş... Kuş'ta beleş. Taş'ı yerden al ve kuş'a at... Allah rast getire...


19 Ağustos 2002
Pazartesi
 
CEVDET AKÇALI


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED