T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
'Kâbus senaryocuları'nın son dayanağı savaş mı?

Bir 'kâbus senaryosu' lafıdır gidiyor. Hem de ne zamandır? AK Parti'nin kamuoyu yoklamalarında yüzde 20'leri bulduğu anlaşıldıktan hemen sonra başlayan bir kampanya bu.

Nereden kaynaklandığı, nasıl planlandığı ve hangi 'vasıta'larla kamuoyu oluşturulmaya çalışıldığı malum olan bir yönlendirme projesi...

Bazı arkadaşlar 'toplum mühendisliği' diyor buna.

Kendisine demokratlığı yakıştıran bazı kalemlerin diline doladığı bu senaryoya göre, halk yine yanılacak ve 'Beyaz Türkler' denilen ve Türkiye'yi yöneten oligarşik yapının ve onların silahlı güçlerinin tasvip etmediği bir partiyi iktidar yapacak.

Sonra...

Sonrası malum... 'Derin Devlet' böyle bir halk iktidarına yine müsaade etmeyecek.

Öyleyse vatandaşı şimdiden bilgilendirmeyi ve yönlendirmeyi boyunların borcu sayan bazı 'demokrat' kardeşlerimize çok iş düşüyor.

Bu konuyu enine boyuna işlemeleri, 'kâbus senaryosu' adını verdikleri böyle bir demokrasi kazasının önüne geçilebilmesi için her türlü ittifak, işbirliği formüllerini denemeleri gerekecek.

Nitekim bunu yapıyorlar.

Hergün yeni bir senaryo, hergün seçmenleri korkutacak yeni bir hikaye üretiliyor.

Avrupa Birliği'ne girmek için can atan şu memlekete bir bakın...

Seçim öncesinde, kamuoyunun bir bölümünün desteğini şimdiden kazanmış bir partinin hangi yöntemler kullanılarak önünün kesileceği, yani iktidara geçmesinin engellenebileceği tartışılıyor.

AB yanlısı 'demokrat' kalemler halkın yüzde 20'sinin teveccühüne mazhar bir partinin seçimi kazanma olasılığını 'kâbus ' olarak nitelendiriyor.

Ülkenin Başbakanı da, AK Parti'yi ve barajı aşacak gibi görünen HADEP'i alenen suçlayarak, bir yandan bu partilere oy verecek seçmenlere gözdağı veriyor, onları bu partilere oy vermekten vazgeçirmeye çalışıyor, aynı zamanda da bu partileri belli odaklara hedef gösteriyor.

Bir yandan 'yüce' AB hedefi öte yandan 'kâbus senaryoları'...

Aslında AK Parti ve HADEP dışında seçimi gerçekten isteyen parti yok.

DSP'nin parçalanması ile ellerini oğuşturan ve hazır bir mirasa konmayı uman CHP de barajı aşabileceğini umarak seçimden yana görünüyor.

Ama burası Türkiye... Evdeki hesap pazara uymayabilir.

Seçim, AK Parti dışında hiçbir parti için çantada keklik değil.

Bunu iyi bilen Türkiye'nin oligarşik güçlerinin uykuları kaçıyor.

"Ya halk, oylarıyla 1950 seçimlerine benzer bir değişim isteğini ortaya koyarsa ne olacak?"

Şu seçimi ertelemenin bir yolu yok mu acaba?

Yaklaşan Irak savaşı bunun için makul bir gerekçe oluşturabilir mi?

Bütün göstergeler, Türkiye'nin, ABD'nin başlatacağı Irak savaşına tam angaje olduğunu gösteriyor.

Öyleyse bundan daha geçerli bir erteleme nedeni olabilir mi?

Böylece, 'Demokrat Beyaz Türkler' 'kâbus senaryosu' sıkıntısından da en azından bir yıllığına kurtulmuş olacaklar.

Gün ola harman ola.

3 Kasım'a kadar daha çok var.

Sanıyorum 'kâbus senaryocuları' bu süre zarfında ABD'nin Irak operasyonuna başlamasını dört gözle bekliyor olmalılar.

Seçimlerin savaş nedeniyle ertelenmesi şimdilik daha fazla işlerine geliyor olabilir.

Yoksa, eğer halkı korkutamazlar ve AK Parti'ye karşı güçlü bir cephe oluşturamazlarsa, 28 Şubat'ta olduğu gibi yine askere müracaat etmek zorunda kalacaklar.

"İmdat, halk yine yanlış yaptı biz doğrusunu yapalım" diyecekler.

Seçmen vatandaş bu kuru gürültüye pabuç bırakır mı?

Bilinmez...

Dedik ya... Burası Türkiye...

Seçimden tüymek isteyenlerin:

"İyisi mi, bir an önce ABD Irak savaşını başlatsa ve Türkiye de kendini bu savaşın içinde bulsa" dediklerini duyar gibiyim...

Başkan Bush acaba bunların sesini duyacak mı?


12 Ağustos 2002
Pazartesi
 
KORAY DÜZGÖREN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED