|
|
Güzelçamlı'da sayılı günler...
Geçen temmuz ayının son on gününü, ailece, Türkiye'de Avrupa Parlamentosu tarafından "Çevre Ödülü" verilen üç yerden biri olan Kuşadası'nın Güzelçamlı beldesinde geçirdik. Eksik olmasın, değerli dostumuz ve ağabeyimiz Hüseyin Hızal, bizi, Güzelçamlı'daki yazlığında misafir etti; Ege'nin denizi ve güneşinden ziyadesiyle yararlanmamıza ve dolayısıyla kararmış bir ten, dinlenmiş bir zihin ve hâtıralarla Bursa'ya dönmemize vesile oldu. Hüseyin Hızal Bey'i 20 yıldır tanırım. Kendisi, inşaat mühendisidir. 80'li yıllarda, İ.Ü.Fen Fakültesi'ndeki Yapı İşleri bünyesinde sürdürdüğü görevini -ben o yıllarda, Edb. Fak. öğrencisiydim ve zaten tanışıklığımız iki fakültenin birbirine açılan koridoru sayesindedir biraz da-, 90'lı yıllarda Kuşadası Belediyesi'nde tamamladı. Hüseyin Bey, bir inşaat mühendisi olarak Kuşadası'nın yapılaşmasında ve dolayısıyla gelişip, modern bir kent kimliği kazanmasında önemli pay sahibidir. Kuşadası'nda Bel-Koop I ve II (1800 konut), 2 okul ve 2 cami, 1 sağlık ocağı, Kuşadası Garaj ve Stadı'nın yanı sıra, pek çok park-bahçe, köprü-menfez, mikro bölgeleme ve jeofizik deprem etüdü çalışmasında da Hüseyin Hızal imzası vardır. Ayrıca, 4000 konutluk Kuşadası Uydukent projesinin içinde de yer alan Hüseyin Bey; inşaatı hızla süren Güzelçamlı'daki 670 konutluk Kaynakkent yerleşim bölgesinin sorumluluğunu da taşıyor. Tüm bu hizmetlerinden sonra, Hüseyin Bey'in, gerek oturduğu Selçuk'ta, gerekse Kuşadası'nda sevilen ve sayılan bir isim olduğunu söylememe gerek yok sanırım. Hoş bir tatil imkânı bulduğumuz Güzelçamlı beldesinin kış nüfusu, 6-7 bin iken; bu sayının, yaz aylarında 30-40 bine çıktığı söyleniyor. Bunun anlamı çok açık: Güzelçamlı'nın özellikle kıyı şeridindeki yerleşim bölgesi, yazın, nüfus yoğunluğunun olağanüstü arttığı ve buna paralel olarak en temel medenî yaşama ihtiyaçlarının da o derece çoğaldığı bir yer. Takdir edilir ki, bunların karşılanması kolay bir iş değil.. Oysa, "Çevre Ödülü"yle de onurlandırılan bu turistlik bölgemiz, gerçekten de ödül almayı hak edecek derecede başarılı bir faaliyetin neticesini görmüş durumda. Doğrusu, Güzelçamlı'da, insan unsurunun merkeze alındığı bir zihniyet eşliğinde, temiz, yaşanılabilir bir çevre için tabiatı tahrip etmeden yapılaşmaya giderken, çok çeşitli ihtiyaçların karşılanıp meselelerin çözüldüğünü görmek, bir Türk vatandaşı olarak insanı gururlandırıyor. Alt-yapı ve çevre düzenlemelerinin yanında, gerek mavi ve yeşil dokunun titizlikle korunması, gerek her türlü bakım ve onarımın sürekli kılınması, gerekse yörenin sessiz, sakin bir tatil ve dinlenme alanına dönüştürülmesi hamlesinde, elbette belediyenin çaplı hizmetlerinin payı büyük. Güzelçamlı Belediye Başkanı Bayram Bayaözlü, kendini beldenin imârı, inşâası, güzelleşmesi ve çevrenin/tabiatın korunmasına adamış çok çalışkan ve hayırsever bir halk gönüllüsü. Duyduğuma göre, ömrünü bu işe adamış.. Kendisi muhtarlıktan gelme ve üç dönemdir 'Belediye Başkanı' seçilmesi de gösteriyor ki; belde halkı Bayram Bey'in belediye çalışmalarından memnundur. Söylemek bile fazla: Tüm bu bölgeler, bir rant alanı anlamı da taşıyor. Dolayısıyla, Güzelçamlı da, mafya tipi organizasyonların gözünü hiç ayırmadığı yerlerin başında geliyor. Ancak, Bayram Bey'in, örneğin "şemsiye mafyası" gibi havadan para kazanma örgütlenmelerine bile göz açtırmadığı, sahilin imkânlarını doğrudan halkın kullanımına hasrettiği yörenin sakinlerince bilinen-gözlenen bir olgu. Güzelçamlı'nın sahil şeridi, Kuşadası bölgesinin en temiz ve sıhhî deniz suyunu barındırıyor. Dilek Yarımadası'nda, Millî Park sınırları içinde yer alan Kalamaki Koyu'nun, uluslararası haritalarda "Mavi bayrak"la taçlandırılması da bunun en açık ispatı olsa gerek. Gerçekten de, Kalamaki Koyu'ndaki deniz suyu son derece temiz, berrak ve pırıl pırıl bir görüntüye sahip; âdeta, insanın içeceği geliyor!. Şunca yıldır denize girerim, ben böyle temizlikte ve berraklıkta bir deniz suyuyla hiç karşılaşmadım.. Millî Park, kelimenin tam anlamıyla bir tabiat harikası ve aynı zamanda yörenin en hareketli ve verimli turistlik alanı. Yeşille mavinin iç içe olduğu bu nefis yeri, Orman Bakanlığı işletiyor. Tüm bölge koruma altında ve kesinlikle yapılaşma müsaadesi yok. Güzelçamlı'nın turistlik bölgelerinden olan Zeus Mağarası ve Kanyon ile yine Millî Park'taki "Mavi bayrak"lı Aydınlık Koyu ve İçmeler Koyu'nu da anmakta unutkan olmamalıyım.. Hüseyin Hızal Bey'in, bize ısrarla tanıtmak istediği ve eskiden, kimse gelmesin diye adına "Çirkince" denilen Şirince'den de söz etmeliyim biraz. Şirince Selçuk'a bağlı, Rumlar'dan kalma eski bir dağ köyü. Halkını, mübadele sonucu Kavala'dan gelenler oluşturuyor. Otantik/tarihî doku ve yapılaşması olduğu gibi korunmuş; bunun en tipik örneği, eski Rum evleri.. Şirince'de, restorasyon dışında herhangi bir yeni yapılaşma izni yok.. Bu da, köydeki evlerin daha bir kıymetlenmesine yol açmış tabii olarak. Özellikle yabancı turistlerin ilgisi gözle görülür bir düzeyde.. Öte yandan, yaz aylarının, Selçuk gibi yerleşim bölgelerinde nasıl bir hararete neden olduğu düşünülürse, bir dağ başındaki Şirince'nin nispeten serin atmosferinden yararlanmanın çekiciliği daha iyi anlaşılır, sanıyorum. Turistlik bir yer olması dolayısıyla, köy hayatında görmeye pek alışık olmadığımız bir çarşısı bile var Şirince'nin.. Zeytinlik ve üzüm bağlarıyla çevrili olan Şirince; buz gibi suları, yaşlı ağaçları, munis sakinleri ve tabii ortamıyla, adı üstünde, gerçekten "şirin" bir yer.. Diyebilirim ki, Güzelçamlı'daki sayılı günlerin tadı damağımızda kaldı. Hüseyin Bey, içtenliği, yakın ilgisi ve misafirperverliğiyle bizi mahçup etti.. Bakıyorum da, bizim çocuklar, önümüzdeki yazı şimdiden iple çekmeye başladılar bile.. Kısmet...
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |