T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Marmaris-Bodrum Rodos hattı

Politikayı politikacılardan daha yakından izleyen dostum zaman zaman ortadan kaybolur... Son olarak sesini Türkiye'nin güney sahillerinden işittim. Yatıyla etrafı kolaçan etmiş... "En son Rodos'taydım" dediğini işitince, "İki gün daha kalsaydın da, Aydın Doğan ile Özer Çiller'in temaslarına da tanıklık etseydin ya" deyiverdim...

Rodos son zamanlarda 'beyaz Türkler'in yol geçen hanı yaptıkları bir ada. Bir aralar İstanbul sosyetesinin 'in' mekânıydı Rodos; cakaya ihtiyacı olanın "Rodos'tan geliyorum" demesi yeterdi. Şu sıralarda ise, Washington ile Ankara'yı birleştiren bir politik buluşma noktası Rodos... Perle, Wolfowitz hatta Clinton gibi isimlerle Kemal Derviş ve İsmail Cem'in ajandalarına bir göz atılsa, son altı ay içerisinde, çeşitli vesilelerle Rodos'tan geçtikleri görülecektir...

Bir zamanlar Bodrum da öyleydi. Küstürülene kadar, Ahmet Ertegün, eşi Misha ile görkemli villasında verdiği yemeklerde, ABD'lileri, İngilizleri, Yunanlıları, bu arada 'beyaz Türkleri' çok sık biraraya getirdi. Aynı işlevi şimdi Rodos üstlenmiş görünüyor... Yunan asıllı Amerikalı zenginler, dikkat çekmeyeceğini bildikleri buluşmaları orada gerçekleştiriyorlar...

Ülkemizin en büyük medya patronu ile seçime kadar başbakan olmayı kafaya koymuşa benzeyen DYP liderinin eşi, salı günü, Rodos'ta olacaklar... Önümüzdeki hafta sonundan itibaren politikada hızlı değişimler yaşanırsa, bilin ki, onların ada gezisi verimli geçmiştir...

Türk politikasını etkileyecek buluşmalar Rodos'ta gerçekleşse bile, Bodrum-Marmaris hattı hâlâ önemini koruyor. O hattın son ürünü Sabah gazetesinin içinin boşaltılması operasyonu oldu. Yatı Marmaris'e demirli bir patron ile yazı Bodrum'da geçiren Zafer Mutlu ve arkadaşları, birlikte planladıkları operasyonu, İstanbul'a hiç ayak basmadan adım adım uyguladılar... Sonucu da, Hürriyet, Milliyet ve Radikal'de bütün Türkiye'ye duyuruldu. Hürriyet, "Basında 'yeni oluşum' hareketi" diye verdi olanı... İsmail Cem ve arkadaşlarının politik çıkışları kadar Sabah'ın çökertilmesini de önemsemiş göründü Hürriyet...

İster inanın ister inanmayın, Sabah'ta yaşananlar, hemen her ayrıntısıyla, bir yıl öncesinden biliniyordu. Dinç Bilgin Kartal'dan çıkıp Nişantaşı'ndaki makamına döndüğü gün, "Zafer Mutlu, Milliyet'e geçecek" haberi kulaklara ulaşmıştı. Söylenen, Aydın Doğan'ın Milliyet'i Zafer Mutlu'ya teslim edeceğiydi. "Kimler Zafer'le gider, kimler Sabah'ta kalır?" sorusuna cevap olarak, Hürriyet'in "Yeni gazetenin kadrosu" diye tanıttığı isimler neredeyse bir yıldır veriliyordu... Milliyet değil de 'yeni bir gazete' tercih edildi sonunda...

Dinç Bilgin'in 'kader arkadaşı' bilinen Güngör Mengi'nin kararı önemliydi; Güngör Bey de, 'yeni oluşum'u tercih etti sonunda. Hürriyet'e göre, "Sabah'ın bütün ağır topları ayrıldı veya ayrılacak..."

Sizlerin "Ne alâkası var?" diyeceğinizi bilsem de, ben, DSP'de yaşananlarla Sabah'ın başına gelen arasında müthiş bir akrabalık görüyorum. Medyanın baskılarıyla Ecevit çiftini "Lânet olsun, ne haliniz varsa görün" noktasına getireceklerini umanlar, Bülent Bey çetin ceviz çıkınca, 'B Planı' olan "DSP'nin içinin boşaltılması" ile yetinmek zorunda kaldılar... Medya operasyonunda, uçan kuşa borçlu, büyük alacaklısı Turgay Ciner olan Sabah'ı ele geçirmektense doğrundan içinin boşaltılması tercih edildi... DSP'nin Hüsamettin Özkan'ı Sabah'ın Zafer Mutlu'su, bu tamam... DSP'nin Güngör Mengi'si kim? Kemal Derviş mi?...

Bu tür operasyonlarda, senaryonun müellefine hayranlık duymamı getiren bir özellik var: Her şey muazzam bir doğallık içerisinde olup bitiyor; komplonun muhatabı künhüne tam vâkıf olamıyor... DSP'ye yönelik operasyonu düşünün: Her şey o kadar iyi planlanmıştı ki, Bülent Ecevit bile, artık iş göremeyecek kadar hastalandığına inanmaya başlamıştı; iki ay istirahat verildi diye evine kapanıyor, hekimlerin dediklerini yapmadığında utanıyordu...

Şimdi bile, "Hastalığımı âlet edip partimi ele geçirmek üzere bir komplo kurdular" diyemiyor Bülent Bey; bütün yapabildiği, ANAP'lı Erkan Mumcu'nun "Siyasi komplolar yapıldı" cümlesine işaret etmekten ibaret... Öyle sanıyorum ki, Sabah gazetesine trilyonlar aktaran Turgay Ciner de, dostlukların "Pazara kadar değil mezara kadar" olduğuna kendini inandırmış Dinç Bilgin de neye uğradıklarını şaşırmışlardır...

Projeler gerçekten usta işi...

DSP'yi bölenler, 'yeni' diye takdim edebilecekleri ve istedikleriyle güçbirliği içine sokabilecekleri bir parti oluşturdular... Medyadaki operasyon da, bir dönemin en etkili gazetesi olan, son zamanlarda istikametini kaybetmiş görüntüsü verse de satışı iyi Sabah'tan bir 'yeni gazete' çıkartmayı amaçlıyor... Marmaris-Bodrum hattında kotarılan operasyonu sahneleyenler, 15-20 gün içerisinde, karşımıza 'yeni' bir gazete ile çıkacaklar...

Politikacılardan fazla politikaya yakın dostumun, "Bari iki gün daha kalsaydın da, Aydın ve Özer Bey'lerin Rodos'taki temaslarına tanıklık etseydin" takılmam karşısındaki düşünceli halini görseydiniz, siz de benim gibi, "Şu sıralarda Rodos'ta kim çadır kurdu acaba?" sorusunu sorardınız...

Kiminle görüştüklerini öğrenemesem bile birlikteliklerinin yol açacağı değişiklikleri izleyebilirim...


11 Ağustos 2002
Pazar
 
TAHA KIVANÇ


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED